SİYASAL İSTİKRARSIZLIK
Demirtaşdan başlayalım, o en istikrarsız davranan adam, bunu kendileri acısından Türkiye siyaseti acısından söylüyorum, yasal bir partisin, illegal silahlı unsurları savunuyorsun… Türkiyeliyiyim diyorsun işin güçün dogu, fakirlik, yoksullukdan bahsediyorsun, ama ülkücülerin ceplerinde dolmuş parası olmadığını söylüyorsun fakirlikle mücadele ederken neden sadece Kürt fakiri savunuyorsun… İşçi işçidir Kürt işçi, Türk işçi olur mu, sömürülen sömürülendir soyu sopu fark eder mi? Şimdi soy sop işine girmişken benim bu konuda ki fikirlerimi söyleyeyim ki, sizin de yazıyı okurken bizinm tarımız hakkında düşünceniz olsun…
Önce benim milliyetcilik anlayışımı anlatayım ve sonra Demirtaş’ın gafı üzerin de duralım… Benim milliyetçilik anlayışım biyolojik veya genetik degil kültürel temellidir ve Kürtlerle kültürel temelli anlayışa dayalı milli kültürel birlik için de olduğumuzu da rahat rahat söyleyebilirim…
Çün ki din, birligimiz ve on asırı geçkindir aynı çoğrafyada yaşamanın ve bu çoğrafyaya kültürel ev sahipliği yapmış eski kültürlerden beslenmenin de verdiği kültürel algı farklı degildir… Yani din algımız, ahlak algımız, namus algımız, az farkla aynıdır… Yani Kürtlerle dil dışında vatan, bayrak, din algılarımızda da Pkk nın bu kadar zorlamasına rağmen hala aynı kültürel algı içindeyiz…
Gel gör ki, Demirtaş eli Molotof kokteyli, makineli tüfekli, el bombalı Kürt gençlerini de bunun ceplerinde ki paraları ve parasızlıkları görmüyor da… Onlarca şehit üzerine tepki veren gençleri görüyorsa, onların parasızlıklarıyla dalga gecen bir eerezyona uğramış sosyalistse, ekonomik eşitsizliklerle mücadele ederken sadece Kürt gençlerin yoksulluklarını ve parasızlıklarını gündeme taşırken dil sürtmesi ile Türk gençlerin de parasızlıktan dolmuşlara binemediklerinden bahsediyor… Yani yanlışlıklada olsa doğruyu söylüyor… İnsaf Demiştaş, insaf…
Sen bir vatandaşın saldırmasıyla düşman olacaksan, kim saldırmıyor, kim saldırıyor, kimin saldırıları meşru, kimin ki gayrimeşru… Bunu tartış siyaset tahliller yap ama, iki gün de 30’u aşan şehit gelince tepkileri de anlayışla karşıla, tehdit etme, edeceksen askerleri öldürenleri de tehdit et, canları yananları es geçiyorsan her canı es, tepkileri es geciyorsan her tepkiyi es geç, samimiyetine inanılmasını istemiyorsan.. İşte bütü bunları üst üste koyduğumuz da siyasal iki yüzlülüğün siyasal istikrarsızlığı ortaya çıkıyor.
Ama ben samimi bir şekil de daha olaylar olmadan Kürtler bizim neyimiz olur diye bir yazı yazdım, T.C vatandaşlık bagından dolayı vatandaşımız, din bagından dolayı ümmetdaşımız dedim… Ama şehitler geldikce tepkiler geliştikce Beypazarında ki Kürt amcam ben 25 yıldır buradayım size ne yaptım diyordu haklı olarak, amcam oradaki capulcularla bir ilgim yok, ama ben yinede onlarla aynı dili konuşmama rağmen bu yapılanın yanlış olduğunu onlara analtamadığım için senden özür dilerim.. Sen orada Kürt siyasal hareketinin yanlış kararları sonucu suçsuz yere hedef oldun, seni hedef edenlere de, senin suçluluğuna, suçsuzluğuna bakmadan saldıranlara da lanet edelim, askerlere senin adına kurşun sıktığını söyleyen ve seni hedef edenlere de el birligiyle lanet okuyalım karşı duralım… <Bunlar öldürmekten saldırmaktan başka bi şey bilmezler…
Biri der kültürel sorunum var, biri de dil sorunum var der, biri bölünme riskimiz var der, ama Beypazarın da ekmek için gelen çalışanlara saldırılar, onların yoksulluk sorunu bu siyasal kavga arasın da güme gider… Beypazarında ki adama saldıran adam, askere pusu kuran adam, yanlış yaptığınızın farkına Vardığınız da sorunun aşılmasının da önü acılmış olacak…
Birimizi ne için öldürüyoruz, biz vatanımız bölünecek diyoruz, siz önce devlet kuracağız diyordunuz, şimdi kültürel baskılar falan diyorsunuz, özerklik diyorsunuz, yerinden yönetim diyorsunuz… Bunları silahlı şiddete dayanmayan yöntemlerle demek gerekmezciydi… Biz Türkiye vatandaşları HDP’nin oy oranlarında ki artması şiddet siyasetinden demokratik siyasete doğru evrilecegini düşünmüştük ama…
Gördük ki yine aynı terhaneler, sokakları kazarak kendi silahlı unsurlarıyla bir alan oluşturarak burarlı adeta devlet otoritesinden ayrı kendilerine otorite alanları devşirmişler kendi silahlı gücleri, ile topluma terör ve şitdet aracılığıyla baskı yapıyorlar. Kah yaşam haklarını ihlal ederek canlı kalkan olamaya zorlanıyorlar, kah farklı düşünenlere abluka uygulayarak( Orada ki Dindar Kürtlere) yaşam alanlarını kısıtlıyorlar adeta bu silahlı grupların kontrolünde ki yerler acık cezaevine dönüştürüyorlar… yani vatandaşlarımızı yaşarken öldürüyorlar… Orada iş makinalarını hizmet etmek için degil vatandaşın hayatını zorlaştırmak için kullanan yasa dışı eşkıya, illegal silahlı grup, terörist faaliyet içinde olan, vatandaşın gececegi yollara mayınlar döşeyen bubi tuzakları kuran bu kişilere devletin nasıl gözlerini kör etsin görmesin istemek ne demek Demirtaş bey… Siz Mecliste bu vatandaşın temsilcisi mi yoksa elinde silahla yol kesenlerin, vatandaşları canlı kalkan olarak kullananların mı temsilcisisimisiniz? Karar verin ya orada ya buradasınız, ya emekten yanasınız, ya sermayeden, ya illegal şiddet yanlısı siyasetten yada demokratik siyasetten… Artık şunu gördük, bak bu yaşananlar halklara zarar veriyor ve daha da verecek gibi görünüyor… Şunu da belirterek yazımıza son verelim..
Barış istiyotmuyuz, evetse onun gerekleri bellidir, sokaklara tuzaklayanlara durun çocuklar bu yaptığınız yanlış demektir… Bütün Kürtler çocuklarına sahip çıksın, durun çocuklar bu ülke, bu polis, bu yok, bu şehir, bizim biz sahip çıkmazsak kim sahip çıkacak demek gerek kş barışı devamlı kılabilelim…
Selam ve sevgilerim…
Fikri Adil…. Eylül 15 – www.vatandasfikri.com
|