|
|
|
Genç Yazarlarımız |
|
Reklam |
İMAN ETMEDİKCE CENNETE GİREMEZSİNİZ, BİRBİRİNİZİ DE SEVMEDİKCE İMAN ETMİŞ OLAMAZSINIZ!
H.z. Muhammed
Adrese Git |
|
|
|
TOPLUMSAL GÜVEN |
TOPLUMSAL GÜVEN
Kimse, kimseye güvenmiyor, eskiden güvenili kimseler vardı onlardan bilgi, düşünce alır ona göre hareketimizi yapardık. Bu adam yalan konuşmaz, bu adam adaletsizlik yapmaz, bu adam kendi çıkarına ters bile gelse adalet içinde tanıklık yapar derdik. Neden bizim din olarak kabul ettiğimiz İslamın fertleri Müminin en önemli özelligi onların, elinden, dilinden, belinden dost ve düşman herkesin emin olmasıydı. Yani kimseye iftira atmaz, kimseye karşı adaletsizlik yapmaz, kimsenin işini ne eliyle nede diliyle bozmazdı. Bunu kendi dindaşları olan ümmeti için yaptığı kadar, diğer insanlar içinde karşılıklı anlaşmalara, sözleşmelere uyuldukca, yaşam tarzlarına sayğı duyuldukca barış içinde yaşarlardı.
Şimdi öylemi, vay efendim şu nasıl olduda bunu yaptı, o karaborsacı, beriki rüşvetci, digeri alavereci, öbürü dalaverici bu bahsettiklerim ayrıca Müslüman olduklarını idia ediyorlar.
Adam bir dini yaşamı özendiren ve yaşanması için teşvik etmesi gereken Tahrikatın ileri gelenlerinden, ama ihale işi mutlaka bizim mensuba gitsin diye düşündüğünde ne kadar müslüman kalabilir? Toplumsal güven erozyonuna hizmet etmiş olmaz mı?
Adambir cemaatin ileri geleni, bu adam bu makama atanmalıdır, bizim adamımız diyorsa ve mesleki yeterlilikden çok bizim adam olup olmadığını önemsiyorsa, toplumsal güveni yok ediyordur. Bu dini cemaatlerin mensuplarının bu adaletsiz davranışlarının görünürde kendi cemaatlerinin dışındakilere zarar verdiği düşünülsede asıl dinimizi iyi temsil etmedikleri için dinimize zarar vermektedirler. Bu bilinç yoksulu kişilerin tekelinden dinimizi kurtarmamız lazımdır ki dindara karşı duyulan eski güven tazelensin.
Bir siyasetci bu kadrolar benim siyasi düşüncedaşlarım içindir diye düşünüyor ve bu yönde uygulamalar yapıyorsa siyasetcilere karşı, haksızlığa uğrayan liyakat sahibi insanların ne düşünecegini bilmiyor demektir. Bu bilginin es gecilişi toplumsal güvenin dinamitlenmesi demektir. Kendi üç-beş taraftarı için siyaset kurumuna güvensizlige neden olan bu aymazlarla toplum olarak mücadele etmeliyiz. Bu aymazlıkların kaynağı olan yerlerde görev alarak oralara adalet getirmeliyiz ki toplumsal güven bunalımı aşılabilsin.
Güven bunalımı yaşıyoruz, eskiden mahalle bakkalına güvenirken, şimdi toplumsal işleyiş içindeki güven katsayımız çok düşmüş ve kimseye güvenmiyorsak bu güven bunalımı içinde huzurlu bir şekilde yaşayabilirmiyiz? Cevap hayır, huzur için en gerekli şeyler, sağlıktır, güvendir, devamında ise güvenliktir.
Dünya genelinde yapılan değerler araştırmasının güven kat sayısı bölümünü anlatan rakamlar aşağıdadır, üzülerek belirtiyim ki güven duygumuz çok zayıf olduğunu söylüyor araştırma, ülkemizin nüfusu dikkate alınınca araştırmaya katılanların sayısı çok az olmasına rağmen ben kendimden de biliyorum ne kadar güvenirsem güveneyim bir yanılma payı bırakıyorum ki süpriz olmasın.
Şimdi araştırma rakamlarına bakalım, bu rakamlar acilen önlem almamız gerektiğine işaret ediyor. Üstalik rakamlar başka ülkelerle kıyaslanarak veriliyorki bizim durumumuz dha net ortay çıkıyor.
Araştırma sonuçlarına göre Türkiye, dünyada kişilerarası güvenin en düşük olduğu ülkelerden biri. Türkler, aileleri, yakınları ve birebir tanıdıkları dışında kalan insanlara güven duyamıyor. Ancak, 1990’dan bu yana, genel olarak insanlara güvenebileceğini söyleyenlerin oranı %8-%10 dolayında iken, son araştırmada bu oran %15'e çıkmış. Bu iyileşme devam etsin istiyorsak, Bizim yazarlarımızda Fikri Adil’in şu özdeyişini hergün görecegimiz bir yere asalım.
“Kişisel çıkarlarımız için, toplumsal olayları yamultmayalım”.Fikri Adil
Başka dinden bir insana güvenenlerin sayısı yüzde 38, başka milletten bir insana güvenenlerin sayısı ise yüzde 39 olarak çıkarken ilk kez tanıştığı insana güvenenlerin sayısı yüzde 24. Bu oranlar İskandinav ülkelerinde yüzde 70'lere kadar çıkıyor.
Şimdi Türkler şöyle böyle diye övüneceğiz, müminin en önemli özelliği can, namus, mal konusunda güvenebileceğimiz kimseler olmaları gereğini bileceğiz, ne mümin kardeşimize nede Türk kardeşimize güvenmeyeceğiz de kime güvenecegiz. Neden güvenemiyoruz soruu üzerinde biraz durup düşünelim, bizim katkımız varmı, bu yarğılamada adil olalım olabildi kadar, katkımız varsa nerelerde olmuş, helalleşme imkanı varmı, telafi imkanı varmı, varsa geriye dönüş mümkünse gidip helalleşelim ve bir daha böyle davranmayacağımız konusunda kendimize ve yaratıcıya söz verelim.
Başka bir güven erozyonuda, toplumsal sorumluluklarımızı yerine getirirken hepimiz tembelleşmesidir. Bu kamu görevlilerine karşı ve toplumsal sorumluluklarını yerine getirmesi gereken vatandaşlar ile kurumlara olan güvene zarar vermektedir. Siz kurumsal işleyişin bir parcası olan bir görevlisiniz, ya görevi ihmal ettiğiniz için, yada rüşvet ilişkisine girdiğiniz için içinde bulunduğunuz kocaman bir kurumun güvenilmezlik kat sayısını artırıyorsunuz. Başka bir bakış açısda görevini yapmak güvene bir katkı sunarken, yapmamak üç güvensizlige katkı sunduğudur. Görevini yapmak normal bir işleyişken, ilgisi yokken ama görevini yapmadığından dolayı aldığın rüşvet anormal bir durum olduğu için daha çok ilgi çekmekte ve güven kaybına neden olmaktadır. Buna göre basit bir çıkar için kurumsal güvenin kayıp olduğunu unutmayalım, bir anlık tembelliğin bütün kamu çalışanlarının işlerini düzgün yapmadığı izlenimine ve sonuçda kamu görevlilerinin görev anlayışı güvenine zarar verdiğini düşünerek o tembelliği üzerimizden atmalıyız ki parcası oladuğumuz topluluğa karşı olumsuz izlenimler, oluşmasın veya ortadan kaldırlabilsin.
Ticari ilişkilerimizde, kar için, alım satımlarımızda malımızı satmak için yaptığımız ayak oyunlarının içinde yaşadığımız milletin birbirine karşı güvensizlik katsayısına katkısı ne oluyo diye hiç düşünüyormuyuz. Ettiğin üç kuruşluk kar ve rant yüzünden toplumsal güveni hiçe saymak, hepimize zarar vermektedir.
Öyleki, Doktorun hastanede yatan hastadan muayene ücreti almasının doktorluk meslegine nasıl zarara verdigini düşünemiyorsak, paraya endekslemişsek düşüncelerimizi, bir gün sizde bu güvensizliğin verdiği zararla tanışırsınız derim.
Bunu her alanda, küçük büyük her toplulukta yaşadığımız bencilliklerin katkısıyla toplumsal güvenin nasıl içine ettiğimizi görme vakti geldide geçiyor bile.
Küçük, küçük çıkarlar için toplumsal güvenin temeline koyduğumuz dinamitleri imha etmeden, patlamış olanların verdiği hasarları onarmadan zor güveniriz birbirimize.
Ümmete güvenemezsek, millete güvenemezsek kime güvenebiliriz ki. M. Akif Gökalp
Güven bunalımına katkı sunanları kınıyor, bu karkılarından dolayı tanrının cezasını göreceklerini hatırlatarak yazımıza son veriyoruz.
Güvenebilmek için, yıprattığımız güveni yeniden ve daha sağlam inşa etmek dileğiyle. Selam ve saygılarımla.
|
|
|
Bu Üyenin Diğer Yazıları |
|
|
|
Reklam |
“Din lüzumlu bir müessesedir. Dinsiz milletlerin devamına imkân yoktur."
M.Kemal Atatürk
Adrese Git |
|