YÖNETİMLER DE, GÜÇ ZEHİRLENMESİ
Yönetimler, büyük organizasyonların ve kurumların gücünü kullanırlar, bu kadar büyük güç insan üzerinde ciddi baskı yapar, güç çevreyi değiştirme gücü, yapabilme kuvveti, çevreyi doğayı, kurumları, değiştirdiği kadar insanın kendini de değiştirir… Buna tüm siyaset bilimciler, sosyal bilimciler, psikologlar dikkat çekmiştir… Bizde güçsüzlükten şikayet edeni gördük ama güçten zenginlikten, lüksten şikayet edeni görmedik, o zaman bunun sınırı olmalı, bu nedir hukuktur, bu nedir sitemdir, bu nedir toplumsal kurallardır, geleneklerdir, değerlerdir, ilkelerdir… Ben öyle otoriter babalar gördüm ki, haklı mı değil, adaletli mi değil, akla yatkın mı yaptığı iş, değil ama baba otoritesine dayalı olarak yapıyor adam… Kim zarar görüyor, mutluluklarından kim vaz geçiyor, kimin huzuru bozuluyor aile kaç kişiyse onların… Belki de baba bunların yanlışlığını bilerek yapmıyor, kendin de hak görüyor, olabilir.. Bu tür otoriteyi devlet yönetimine taşırsak, kim zarar görür o devletin tüm ailesi sayılabilecek vatandaşlar… İşte bu güç zehirlenmesi olmasın diye devlet gücü güçler ayrılığı ilkesi gereği bölünmüştür…
Yasa yapma gücü başka bir kuruma verilmiştir, yargılama güçü başka bir kuruma, yürütme hükümet etmek gücü başka bir kuruma… Bizim demokrasimizde öteden beri güç merkezi hükümetler olmuştur…
Sivil toplum örgütleri yeteri kadar gelişmediği için yürütme üzerinde bir baskı oluşturamamaktadır..
Muhalefet partileri, en azından ana muhalefet partisi, laikçi, dinci geriliminde laiklikten yana tavır koyduğundan, politik söylemlerin de dini söylemlerle desteklemediği için topluma verdiği mesajlar toplum da yeter seviyede etki etmemektedir… Demokrasilerde muhalefet denetimi ve baskısı iktidar üzerin de etkili olması gerekirken bizde bu da olamamaktadır…
Yargı kurumlarının denetim gücünün zayıfladığıyla ilgili düşünce beyan eden sayısı artmaktadır… Denetim iktidarların keyfi yönetim sergileme ihtimalleri artmaktadır… Keyfi yönetimler ise hizmet etmekten daha çok yönetme keyfini yaşamaya bakarlar ki…
Vatandaşların ihtiyaçlarından daha çok lüks, gösterişe yönelik yatırımlar yaparlar ki, güç zehirlenmesinin devlet yönetimine etkisi böyle olur…
Devleti yöneten grubun içinde güçlü lider var ise bu liderimizi biz öz eleştiriyle eleştirecek bir mekanizma kurmamışsak, kararların kamuoyunda tartışılarak, doğruluğu, yanlışlığı, yatırımların maliyeti faydası, gerekliliği, uygun yatırım olup olmadığı tartışılamıyorsa… Bu grup bizim grupsa, bu fark edemeyecek kadar grubun sloganlarının etkisindeysek, lider güç zehirlenmesi yaşıyorsa, bizde lideri kayıtsız şartsız takipçisiysek, sorunu görmemiz ancak büyük zararlarla mümkün olabilecektir…
Bize güç zehirlenmesini gösterecek olan medya ise el değiştirmelerle ve hükümet, lider denetimleriyle sürekli liderden bahsediyorsa, onun her hareketinde bir keramet, hikmet arar ve buluruz, bulunur… Kendi dini tarikatlarımıza bakabilirsiniz, siz içindeyseniz farklı bir etkilenme yaşarsınız, inançlılar farklı görür, inançsızlar farklı görür… Bu durumlarda inançlı laiklerden düşünce alınırsa size etkinizin abartılı olacağını söyleyeceklerdir… Her neyse bu güç zehirlenmesi her toplumsal organizasyonda yaşanabilir, her toplum için soruna neden olabilir… Bu güç zehirlenmesine giden bir cemaat olarak 15 Temmuz kalkışması örnek gösterilebilir… Tüm tahrikat sinsileleri, cemaatleri mutlak itaate bağlı bir örgüt ve örgütlenme sistemi içinde yapılandırılmışlar ve bu yapıyı, bu gücü sorgulayanları ta baştan ya cemaate alınmaz ya da fark edildiğin de cemaatten itibarsızlaştırılarak atılırlar… Burada kalanlar gücün hikmetli güç olduğuna inanmış kimselerdir… Gücün yanlışlarına engel olamazlar, çünkü onlar emir erleri olmuşlardır…
Nasıl aile fertleri otoriter babanın yanlışlarına, aileyi ekonomik olarak zarara uğratmasına engel olamıyorsa, tahrikat liderinin yanlış içtihatlarını bile hikmet sanabiliyorsa insan… Seçimle dahi gelmiş olsa güçler ayrılığının iyi işlemediği toplumlarda lider ve yönetici kadro güç zehirlenmesi yaşayabilir ve topluma yanlış kararlarıyla, yanlış ekonomik tercihleriyle zarar verebilir… Bunlar insanlığın tecrübeleriyle sabittir…
İşte bu nedenle devlet gibi çok güçlü bir kurumun gücünün kişide veya sadece devletin bir gücünü oluşturan hükümette toplanır da… Devletin kurumlarına dağıtılarak, bu kurumların da birbirinden bağımsız olmalarına rağmen anayasaya, yasalara bağlı olarak uyum içinde vatandaşlar için daha iyi olan hizmetlerin yapılması, yaşanmasına neden olacaktır… Vatandaşların daha iyi yaşaması olacağından, umarım bu güç zehirlenmesi denen yönetim sorununa toplumuz maruz kalmaz, maruz kalırsa da, tez kurtulunur.. Son söz…
Şu söz konuya ciddi anlaşılır kılmaktadır: Lord Acton, "İktidarın yozlaştırma eğilimi vardır; mutlak iktidar ise mutlaka yozlaştırır." Peki, liderler bu gücü yozlaşmadan nasıl kullanacaklar?
Bu soruya cevap vermeye çalıştım, bu kolay cevap verilmiş olsaydı güç zehirlenmesi yaşayan liderlerin peşinden kaosa gitmezdi toplumlar… Aman lider kadrolar uyanık olsun, aman onların yanındaki danışman kadrolar, bu durumu fark ettiklerin de lideri uyaracak mekanizma kursunlar, aman biz vatandaşlar uyanık olalım, iki dönemden fazla yönetime aynı lideri getirmeyelim ricasıyla, bazı toplumlar bunu baştan anayasalarına koymuşlar sanırım bidede üç var keşke iki olsaydı… Selam ve saygılarımla..
Fikri Adil -- Vatandasfikri.com --8.12.2020
Kaynaklar
1*https://www.psikolojisozlugu.com/omnipotence-tumgucluluk
|