|
|
|
Genç Yazarlarımız |
|
Reklam |
İMAN ETMEDİKCE CENNETE GİREMEZSİNİZ, BİRBİRİNİZİ DE SEVMEDİKCE İMAN ETMİŞ OLAMAZSINIZ!
H.z. Muhammed
Adrese Git |
|
|
|
EKONOMİMİZ EKONOMİK Mİ? |
EKONOMİMİZ EKONOMİK Mİ?
ÜRETİM VE TASARRUF DIŞINDA Kİ KAYNAKLAR KAYNAK MIDIR?
ÜRETMEDEN HİZMET EDİLEMEZ
ÇALIŞANLAR NEREDE ÇALIŞIYOR?
Evet ekonomiler ekonomi bilmine göre degerlendirilir, liberal piyasalar arz talep dengesine göre çalışır, sosyalist piyasalar ise ihtiyaca göre üretim ilişkileri üzerine şekillenir. Yalnız reklam, magazin, bencil insan, kayırmacılıklar bunun böyle işlemesine izin vermez… Bu nedenle sosyalist ekonomiler atalete düştü ve gecici başarısızlığa uğradılar. Gecici umut ediyorum cünki insanlığın siyaseten ve ekonomik olarak alternatifler üretebilmesinden yanayım… Cün ki demokratım…
Bizim ekonomiye geldiğimiz de ise ne liberal, ne sosyalist nede sosyal demokrat olduğunu görüyorum, bizim ekonomiye bir ad vereceksek tüketivist denilebilir. Yalnız şunu da görebiliyorum adaletsizlik üzere kurulmuş, ister vergilendirme de, ister üçretlendirme de ben adaletsizliğin olduğunu düşünüyorum, bu nedenle de ekonomik olarak toplumun sosyal adalete ihtiyacı var olduğunu idia ediyorum bunun için de bulunduğum ortamlar da bu eksikligi dile getirmeye çalışıyorum. Asgari üçretli kadar vergi vermeyenler olduğunu duyuyorum, işçisine en düşük maaşı verirken bile maaşı zamanın da ödemedigi halde en pahalı, lüks arbalara binen patronlara tanık oluyorum. Devlet burada nere de durması gerektiğini iyi tahlil etmeli ve vergi vermeyip de lüks harcamalara yönelen, toplumun ferdini calıştırıp, toplumdan kazandığı paraları lüks tüketimle o malın alındığı ülkeye verilmesine gönlüm razı olmuyor. Devletimizin toplumun paralarını ithal mallara verenlere karşı mücadeleye başlaması lazım gerektiğini düşünüyorum. Ayrıca vergi vermeyenlerin de daha ciddi takibatlar ve denetimlerle vergi vermeye zorlanması gerektiğini görebiliyorum… Adam işçisiyle paylaşmadıığı, vergi olarak vermediği paraları, bu toplumdan kazanılan para nispeten toplumun parasıdır, toplumun paralarını lükse yatırarak başka toplumlara vermektedir. Bu ekonomik degildir, adil de degildir sürdürülemez...
250-300 kişinin çalıştığı bir inşaat şirkettin de iki patron var, işçiler genel olrak 1200-1500 lira arasın da maaş alıyorlar, teknik personel ise 2000-4000 lira arasın da maaş alıyor. Yani ortalama maaş 2000-2500 lirya bile gelmiyor cünki 2000 lira ve üzeri maaş alan sayısı çok az… Bu patronlar zaman zaman işçilerin maaşlarını geciktiriyorlar, işten çıkartıklarının bir yolunu bularak ihbar tazminatlarını da vermiyorlar, kıdem tazminatlarını ise en düşük verebilmek için her türlü alavere dalavereyi yapıyorlar. Yaptıkları daireleri 150-200 bin liraya maletmelerine rağmen 500-600 bin liraya satarak fahiş bir kazanç elde ediyorlar. Ekonomik ve adil degil sürdürülemez…
Ona rağmen batıyorlar neden mi? İki patronun ikisi de 700 biner liraya peej alıyor şaşırmayın jeep ters yazılınnca piiij oluyor da hoşuma gitti… Kendilerine yetmiyor çocuklarına karılarına medreslerine derken çalışanına ücret ve vergi vererek topluma hizmete gidecek paralar patronlar tarafından piij ediliyor… Maliye izliyor, çalışma bakanlığı izliyor, hatta Soma da olduğu gibi denetliyor numaraları yaparak izliyor, garajın önünden gecerken vergi denetmenleri 12-13 milyar eski parayla tirilyonluk araçları görmüyorlar bile… Defteri incalanse son on yılda ödediği vergi lükse harcadığından daha az olduğu görülecek… Be utanmaz, sıkılmaz o lüks araçlarının üçretleri kadar bari vergi ver… Bu lüksse birçok patronun da dayanamadığı ve iflas ettiği görülüyor… Ekonomik ve adil degil sürdürülemez…
Üretim tüketim ilişkisine geldigimiz de ise durum daha vahim nereden çıkarıyorsun diyorsanız son 20 yıllık dış ticaret acıgına bakın, ne kadar mal satmış ne kadar mal alımşız…??? Dış ticaret iyi bir göstergedir üretip üretmediğimizin… Son yıllar da 60-70 milyar dolar acık veriyor dış ticaretimiz. Gemiş de 20-30 milya dolar verdiğini düşünelim ortalama son on yolda ortalama 50 milyar dolar acık vermişsek 500 milyar dolar yapar ki elimizde, avucumuz dakini bu acıgı kapatmaya harcarız, yetmez elimizde ki kurumları satarız yetmez ve borçlanırız öyle olmuyor mu??? Ekonomik degil sürdürülemez…
Kulladığınız ürünlerin menşeini hiç merak etmezminiz, dogalgaz nereden geliyor, mazot, benzin nereden geliyor, bilgisayar ve cep telefonları nereden geliyor, ilaçların ve silahların menşei nedir??? Soralım arkadaşlar soralım ki önlem alabilelim ve de siyasetcileri bu konuda önlem almaya zorlayalım, yoksa bu şekil de üretmeden tüketmek ekonomik degik sürdürülemez.
Ekonomiler de iki kaynak vardır tasarruf ve üretim bizde iksinin de zayıf olduğunu görüyoruz. Bunun nedenninin yanlış yatırımlar, sürekli yol ve bina yapmak gibi toplumun parasal sermaysenin atalete düşürülmesidir. inşaat alanı çok maliyetli olurken aynı zaman da sadece inşaat sürerken iş imkanı sağlar.. ;şte bu nedenledir ki işsizligin ve gizli işsizligin olduğunu düşünüyorum, bir kamu kuruluşu düşünün ki sırf vatandaşlara iş verebilmek için işçi alıyor. Ben bunlara gizli işsizler diyorum. Toplumun tamamını böyle iş sahibi yapsak ekonomik mi davranmış oluruz… Üretmeyen ister işsiz olsun, ister gizli işsiz olsun ne fark eder derseniz gizli işsiz daha çok tüketir çünki geliri olmuştur. Bu tür yatırımlar ve iş sahibi yapmalar ekonomik degildir devamın da ekonomik sıkıntılar baş gösterir… Üretime ve tasarrufa dayanmayan kaynak kaynak degil borçdur. Üstelik de bu kaynakları hovardaca harcadığımızı görüyorum ki bu daha başka sorundur. Kendi işini görürüken kendi mumunu, devlet işini görürken devletin mumunu yakan H.z Ömer’in takipcisiyiz derken böyle davranmıyorsak, 3-4 yaş arabaları ve mobilyaları eski diye degiştiriyorsak ve alanlar da hep bu büyük zatları örnek verekrek konuşuyosak yarın huzuru mahşer de onlar bizden davacı olmaz mı? Üretmeden tasarruf etmeden borçlanırsak bu kaynak iler de ürettiğiniz de ödemek üzere aldığımız paralardır, ya üretime geçemiyorsanız ya daha çok, daha çok tüketiyorsak… Ekonomik degildir sürsürülemez…
Polis üretmez üreteni korur, doktor üretmez üreti sağlıga kavuşturur, öğretmen üretmez üretecek yetiştirir, şöför üretmez üretecek olanları iş yerine taşır, komisyoncunun zaten üretmek gibi bir derdi yoktur, memur rüetmez üretenlerin kamu işlerini yapar, reklamcı ise tüket, tüket cıgırtkanlığı yapan üretmezdir, esnaflar üretmez üretenlerle tüketenlere aracılık eder, akademisyen düşünce üretir kullanılmazsa düşünsel atalete düşülür. Çok az sayıda çiftci(tarım ve hayvancılıkla uğraşanlar) yine az sayıda işçi sanayide ve şantiye de çalışanlar, sosklar da temizlik yapanlar ise hakir görülür, cazip mesleklerin dışına atılır. Üretmeden topluma hizmet edilemez, ekonomik ve adil degildir, sürdürülemez…
Ben Güngör Uras’ın bir makalesin de şunu gördüm ve şaşırdım… 76 miyon nufusun sadece 26 milyonu çalışıyor, bu 26 milyonun da 13 milyonu hizmet sektörün de, kuaför, esnaf, doktor, hemşire, öğretmen, polis, memur, asker vs…vs geriye kalan 13 milyonun da yarısına yakını 5 milyonu inşaat da çalışyor yapılan inşaatler fabrika degilse üretime katkısı olmaz, 1/3 tarımda çalışyor geriye kalanı da sanayi de… Hepimiz nutuk atarken bilimden bilimsellikten, katma degeri yğüksek mal üretmekden bahsederiz ama sanayi de nufusumuzun ancak 1/10 da biri çalışır ki bu gercekce degil diyenlere 26 milyon çalışanın ancak 1/5 biri çalışır ki bu bizi gelişmiş üleler seviyesine sokmaz, sokamaz. İşte bu nedenledir ki bu ekonomik model sürdürülemez… Bu rakamlar üzerine umutsuzluğa kapılmadan düşünerek… Acilen bir ekonomik dönüşümle sanayide çalışan sayısı çalışanımızın yarısına ulaşmaştırılmalıdır, bu da yetmez… Çalışanların, üretenlerin cazip hale getirilmesi için bu iş kollarının cazibesinin artırılması gerekir ki bu da bellidir, takdir edersin, ekonomik olarak tatmin edersin, hiyararjik olarak ilerleme imkanı sunarsın kısacası biraz olsun adil davranılır çalışanlarımıza… Çalışanlarımız nerede çalışıyor bizi yöneten biraz olsun merak etsin… Bu yeter mi yetmez…
Ar-Ge (araştırma geliştirme) ye önem vererek yeni içatlarla katma degeri yüksek sanayi ürünleri üretmeliyiz ki dış ticaret acığının da temel nedenlerinden biri enerji ithali, digeri ise tekonolojik ürün ithalidir ki ancak üreterek işin içinden, kötüye gidişden sıyrılarak normal bir ekonomiye doğru dönüşü becerebiliriz. Çalışanlarımızı hizmet sektöründen sanayiye, Ar-Ge ve tarımsal failiyetlere yönelendirmedikce ilerliyoruz, büyüyoruz derken gerileriz ve küçülürüz… Ekonomimiz ekonomik mi düşünmek dilegiyle…
Her türlü olumsuzluga rağmen sevgilerimiz de sevdalarımız da saygılarımız da ekonomik davranmamak dilegiyle selam ve sevgilerimle…
Fikri Adil – www.vatandasfikri.com - EYLÜL 14
|
|
|
Bu Üyenin Diğer Yazıları |
|
|
|
Reklam |
“Din lüzumlu bir müessesedir. Dinsiz milletlerin devamına imkân yoktur."
M.Kemal Atatürk
Adrese Git |
|