ŞU, KADARCIK DÜŞÜNMEMEK!!
Bu ifade ile sık sık karşılaşıyorum, herkes karşı tarafı düşüncesizlikle, fikirsizlikle, suçluyorlar, suçluyoruz, nedendir diye, üzerine düşünmeden devam edelim mi? Bir defa düşünmemek mümkün değil, acıkırsın ne yiyeceğini düşünürsün, tuvaletin gelir tuvalete gitmeyi düşünürsün, bunlar bizim bir nedene dayalı düşünmelerimiz, yani gayri ihtiyari, düşünmenin en asgarisi…. Acaba biz birbirimizi düşüncesizlikle suçlarken, bu seviyede mi düşünüyorsun, demek istiyoruz?
Bu düşüncesizlik suçlamasını genelde siyasal grupların, kendini sadece siyasetiyle ifade eden kişiler, birbirine bu suçlamayı yapıyorlar, onun lideri, siyasi düşüncesi gibi düşünmüyorsan, onun dini yorumuna uygun düşünmüyorsan, sen, siz, onlar, onun dışında ki herkes düşünmeyen, düşünemeyen birileri, işin garibi karşıdaki de onun için öyle düşünüyor, bu biline…
Neden düşüncesizlikle suçluyoruz birbirimizi, benim gibi düşünmediği için mi, yoksa gerçekten de düşünmediğimizden mi? Düşünce nasıl ortaya konur, başta anlattığımız gibi sonuç üzerine düşünmek düşünmekmidir? Düşünce nasıl oluşur, düşünce bilgiyle oluşursa ki öyle, konu nedir, dindir dinin kaynağı nedir Kurandır, bu kitabımızı biz kaç defa üzerinde dura, dura okuyarak ne kadar bilgi edindikse… İşte bu konu da, o kadar gerçek düşünceye sahibiz demektir, ya bilgisizsek!!! Şimdi siyaseten birbirlerine “şu kadarcık düşünmüyor” diyenlerimize gelince…
Siyasi düşünceler nasıl oluşur, dünyada belli başlı siyasi ve ekonomik teoriler vardır, mesela sosyal demokratlar nasıl bir ekonomik paylaşım modeli benimserler, liberaller, nasıl muhafazakarlar nasıl, sosyalistler nasıl, bunlar üzerinden bilgi ve düşünce yoksa… O zaman siyasal tercihlerimizde düşünmeden tercihler de bulunmuşuz demektir… Hangi siyasal düşünce neyi önceler, mesela muhafazakarlar, aile birliğini, mevcut düzenin muhafazasını, dini duyguları önemser… Aynı derece de demokrasiyi de önemsemeleri beklenir… Milliyetçiler devlet, millet öncelikli siyaset yaparlar, sosyal demokratlar da işçi, çalışan ve vatandaş haklarını önceleyerek siyaset yaparlar… Biz bu siyasal düşünceleri okur, öğrenir, bu bilgilere dayalı siyasal tercih yapmış olursak…. Edinilen bilgiye dayanarak, düşünerek tercih yapmış oluruz… İşte o zaman kimse kimseyi düşüncesizlikle suçlamaz…
Başka bir birbirimizi anlayamama durumu ise şundan kaynaklanır, kişi kişisel çıkarına dayalı siyaset yapar, oğlunu, kızını işe vermek için siyasette yer alır? Bu kişiye göre, şu kişi düşüncesizlik içindedir… Siyaset toplumsal sorunların çözüldüğü yerdir, bunun için siyasiler toplumsal öncelikli düşünme ve uygulama içinde olmak durumundadır… Yoksa kişisel çıkar odaklı siyaset, ahlak ve adalet sınırlarını aşarak ayrıcalıklılar grubu yaratır, bu durum da toplumda fitneye neden olacaktır… Şimdi hangisi düşüncesizlik içindedir, siyaseti kişisel çıkarı için mi, toplumsal fayda için mi yapan? Başka bir örnekle yazıya son verelim mi?
Biri yapılana sonuca bakar, diğeri onun maliyetine ve nedenine, ne işe yaradığına bakar, biri bak ne güzel ülke gelişiyor der, diğeri bu gelişmenin kaynağı nedir, kaynağı biz mi yarattık faizle borçmu aldık diye düşünüyorsa… Şayet borçla yaptıysak, bu borcun faizine değecek mi, üreterek aldığımız borcu ödeyecek bir yatırım mı, diye önlü, arkalı düşüneni ya düşüncesizlikle suçluyorsak!!! Elimizde ki sınırlı, üstelikte bıçlanarakortaya konan kaynagı nereye harcıyoruz, bu kaynagı nereye yatıracağız, ibadethane mi, yol mu, köprü mü, baraj mı, fabrika mı ar-ge atölyesi mi yapacagız? Bunları düşünüyorsak düşünüyoruz, düşünmüyorsak, düşünüyormuyuz? Ayrıca daha akılcı düşünenle, daha duygusal ağırlıklı düşünenlerde birbirini suçluyorlar… Oysaki birbirimizi suçlamak yerine, dinlesek, belki de birbirimizin ne düşündüğünü anlamış, tamamlamış olacağız… Sorunlarımızı daha kolay çözeceğiz, çözülmeyen sorunların nedeni ya düşünmemektir, ya da ayrı ayrı düşünmektir, veya birbirimizin düşüncesini dikkate almamak, olmasın sakın… Bilerek düşünmek, karşılıklı birbirimizi, bilgi kaynağı ne, ne düşünüyor, neden, nasıl düşünüyor, siyasal mı, dinsel mi, toplumsal mı, kişisel mi, akılcımı, duygucumu yoksa anlık ihtiyaca dayalımı düşündüğümüzü anlamaya çalışarak yaşamak dileğiyle… Selam ve Sevgilerimle…
Fikri Adil – 16.7.18 --- vatandasfikri.com
|