İKTİDAR SİNEKLERİ
Sinekler genel olarak rahatsız edicidirler, karasinek kan emmez ama zaman zaman aç kaldığında bir ısırık aldığı olur. Ama sivrisinekler ise genel olarak kan emicidirler, sivrisinek ve eşek arısı iktidar sinegi familyasındandır.
İkinci sinek grubundan bal arası ve eşek arısını degerlendirirsek eşek arısı da iktidar sineklerindendir.
Bu iki sinegi degerlendirerek iktidar bataklığından üreyen ve iktidarları bu bataklığa çeken sineklere dikkat etmek öncelikle iktidarların görevidir.
Neden derseniz, benim çevremdeki sinek gidip komşuya zarar vermez, öncelikle bana zarar verir de ondan. Şimdi bu sineklerin nasıl zarar verdiğini anlamaya çalışalım.
Önce sivrisinek çok yaygın olduğu için ona bakalım. Bu sinek türü, bir bakmışsın bürokratik ilerlemede ortaya çıkmış, bir bakmışsın siyasi ilerleme de ortaya çıkmış, öyle bir vızırdıyorlar ki !!
Bunları ortamlarda çok kolay tanırsınız, elleri çalışmaktan degil alkıştan nasır tutmuştur, bunların aynı sinekler gibi beslenecekleri yerlere yakın ellerde alkış vızıltılarıyla dolaşırlar. Daha beslenecekleri yerlerden doğru söz de yanlış söz de çıksa alkışlarlar. Alkış dışında bir iş yaptıklarını kimse görmemiştir, bu nedenle alkış sonucu paylarına düşenle genel olarak razı yaşarlar, bazen aralarında sen çok kan emdin ben çok ememedim tartışması olsa da, besleyicilerin huysuzlanmasından korktukları için genelde razı numarası yaparlar. Bunu yüzlerinde ki sahte gülücüklerden anlayabiliriz. Ama her şeye rağmen bunlar işlerini çok amatörce yaparlar, bu nedenle verdikleri zarar, 1 sivri sinek, birkaç zarar verebilir. Ama diger bir sişnek türü olan eşek arıları…
Eşek arılarına geldiğimizde, ben yıllardır çalıştığım kurumda izledim, çok müthiş bir taktikleri vardır. İş yapacakları makamı markaşlarına alırlar, makam her gittiği yerde bunları, bunların alkış tufanını, dalkavukluklarını görür. Kısacası makamı, ister yerel, ister genel iktidarları onların iteatkar taraftarları, adamları diye inandırırlar. Bir iş yapılacağı zaman yönetimlerin güvenini kazanan bu adamlar ihale komisyonları ile de bu ara da iyi ilişkiler gercekleştirir. Kısacası iktidarı olanların güvenini her taktiği kullanarak kazanırlar. Bu noktada normal arılar işlerini güçlerini yaptıkları için, yorgun düşerler, bu alavere dalaverelere zaman ayıramazlar. Bu nedenle eşek arıları gibi sesleri gür çıkmaz, giyim kuşamları na dikkat edemezler. Yorgunlukları kendileri ve içinde yaşadıkları toplumları için üretmekten gelir. Eşek arıları ise makamlara yalakalık ve yagcılık, dalkavukluk yaptıkları için(işleri zorda olsa) çok yorucu degildir. Kısacası bal arılarının ürettiklerine çökmek için bal kovanını(hazineyi) sürekli izlerler.
Bu izleme iletişim imkanları ile daha kolay hale gelmiştir, bütün antenler bu fırsat gününe çevrilmiştir. Özelleşme mi, yapılacak, en becerikli eşek arıları buna çöker, ihalenin en ballısını bunlar alır. Hatta çok kafam basmadı ama, aldıkları ihaleyi ihaleyle satıkları olurmuş. Ben şahit olmadım çok duydum, elin yalancısıyım. Taşoron diye bir eşek arısı ile bal arası arasında bir cins iktidar sinegi daha türemiş. Artık bal arıları bal kovanlarını hem eşek arılarına karşı, hemde onların taşoronlarına karşı korumak zorundalar. Allah ürettiklerimizden oluşan, bal teknemiz olan hazinemizi bunlardan korusun, bal arılarına yardımcı olsun.
Şimdi bu sinekler öncelikle hazineye zarar verirler, bu belediyede ve kurumlarda kasadır. İktidarlar ise bu hazineyi ve kasaları korumakla vazifelendirilmiştir. Buralardan nemalanan, bu kasaları talan edenler öncelikle buraları korumakla görevli olanlara zarar verir, burayı iktidar korumakla görevlidir demiştik ya, ilk zarar iktidara yazılır. İktidar bunları fark eder, kimi ile o kadar kol kola girmiştir ki, eşek arıları ile bal arılarını karıştırır, hatta bazen, çok zaman eşek arılarını yok etme operasyonlarında bal arıları telef olur. Her bal arısı telef edilmesi iktidarı yorar, siyaset bilimciler buna iktidar yorgunlu derler. Bir ara eşek arıları iktidarın yorulduğunu zayıfladığını görürler. Hemen onlar da iktidarı destekleyerek ömrünü uzun etmeye çalışırlar. Ama onların destekleri, üretimden degil de, genel de nemalanmadan olduğu için destek sayılmaz, iktidar güçlensede bal arılarından olan üretici toplum zayıflar.
Bu üretimin düşmesi demektir, bu toplumun fakirleşmesi demektir, bu ekonomi piyasalarına krizler diye yansır. Krizlerde fedakarlık yine bal arılarından beklenir, çünkü eşek arıları fedakarlıga alışkın degillerdir. Hemen yer degiştirirler, gelecekte iktidar olma şansı gördükleri alanlara kayarlar ve eşek arılığına devam ederler. Bu nedenle bal arıları çok üretmek zorunda kalır, bu oranı ünlü kitabı "Mukaddime"sinde İbni Haldun, bir bal arısının on eşek arısına yetecek kadar bal üretmesi gerektiğini hesaplamıştır. Belki hesap 610-615 yıl öncesine göre degişmiştir. Şimdiki eşek arıları daha çok lüks içinde yaşadıklarından benim tahminim, bir bal arısı 15 eşek arısına yetecek kadar bal üretmek zorundadır.
Kültürel yozlaşma bal arısı saysını azaltmakta, eşek arısı saysını çogaltmaktadır. Bu oran önümüzdeki yüz yıl içinde 1 bal arısı 40-50 eşek arısına yetecek kadar üretmek zorundadır. Zaten çalışmalar da bu yöndedir. Bal arılarının daha çok üretmesi için onların genleriyle, bitkilerin genleriyle oynanmaktadır. Bal arılarına yeni üretim teknikleri öğretilmektedir, çalışma şartları bal arılarının günden güne zorlaşmaktadır, bütün yaşam enerjilerini üretime ayıran bal arıları sanki sadece eşek arılarını beslemek için üretmekte yaşamaktadırlar. Bu durum ne zaman kadar böyle gider derseniz, bal arıları sadece üretmek yerine bu ürettiklerimiz ne oluyor sorusunu sorduklarında degişecektir.
Evet bal arıları, üretmeye devam edin, yoksa toplumsal düzen tehlikeye düşer, üretimden başınızı kaldırın iktidar sinekleri olan eşek arıları, sivri sinekler ürettiklerinizi talan ediyor. Bu benim ömrünce gördüğüm süreç içinde devam ediyor, siyasi tarihi okudum, sanki insanlık tarihi eşek arıları ile bal arılarının mücadele tarihi olduğunu gördüm. Bu sadece ülke içindeki iktidarların yaptığı bir şey degil. Dünyada güçlü olan devletlerin de, güçsüzlerin kanını emerek, sömürerek güçlendiğini gördüm. Ne yaman çelişki ki, güçsüzler güçlüleri besliyor.
Ürettiklerimizin eşek arıları arısında degil üretenlerin ve ihtiyacı olanların arasında paylaşıldığı daha sosyal adaletli bir toplumsal düzene ulaşma umuduyla selam ve sevgilerimle….
Fikri Adil - www.vatandasfikri.com – Ankara
Yararlanılan kaynaklar:
1- Mukaddime- İbni Haldun
2- Dogu Batı Arasında İslam- Aliya İzzetbegoviç
|