KÜLTÜR HAVUZUMUZ
(((Kültürel Uyum Teknesi)))
Her kültürün bir kendi kültür havuzu olur, buna kültürel özgünlük diyebiliriz, bir de kültür havzası vardır, yani yakın akraba kültürler… Bunlardan kültürel etkileşim alış/verişle, kültürümüze destekler alınırken, başka kültürlerden alırken dikkat edilmesi gerekir bunu biliriz ve buna dikkat etmeliyiz…
Şimdi ne oldu da, daha çok kültürel havzamızın dışından etkilenir olduk? Bunun nedeni yoğun iletişim, ulaşım, bilgi alışverişinin, haber akışının bizlere her an ulaşması ve bizim de bunlardan etkilenişimizdir, diyebiliriz… Kültürlerin kendilerini koruma refleksleri olmalı, bu refleks öyle bir oranda, ölçüde olmalı ki dış etkilerden az etkilenelim derken kendimizi evrenselde gelişen teknolojiye, kültürel ekilişime, bilişime de kapatmamalıyız… Yapılabilir mi, evet… Ama nasıl?
Kültürümüzün dilimizle, dinimizle hayata verdiği cevapları geleneksel olarak günün içinden okumalarla yaşatarak… Sonra kültür havzamız olan dil ve din birliği, geçmiş karşılaşmalar da birlikte yaşamalardan etkilendiklerimizle daha bir uzlaşarak… Bizim olana ve artık bunlar bizim olmuş dediklerimize daha bir sahip çıkarak, atalarımızın, aynı dili konuştuğumuz Türk Cumhuriyetlerinin, batıyla entegrasyonu sağlamış Hun Türkleri olan Macarların, aynı dini paylaştığımız demokratik, laik bir düşünüş ve yaşayız tarzı oluşturabilmiş ümmetten düşünürlerin düşünceleriyle… Düşüncemizi, kültürümüzü destekleyerek, kültürel varlığımızı devam ettirmeliyiz, ediyoruz… Bunun yeterli olmadığını görüyoruz, eksiklik nerede? Tabi ki bizde.. Neden?
Birinci neden kendi kültür havuzumuza alamadan önce yabancı bir kültürün ögelerini kendi kültürümüze uyuma neden olacak bir eritme kabı, teknesi oluşturmamız ve bunu birçok alana uygulamamız gerekirken yapmayışımız olabilir… Bu uygulama şöyle örneklendirebiliriz, bir yeni buluş olan compitür, bizde bu eritme teknesinde eriyerek bilgisayar olduysa, başka şeylerde bu eritme teknesinden bizim maya ile bizim un ile, karılarak, iyice yoğrularak bizim kültürümüze uyumlu hale getirmeliyiz.. Yeter mi yetmez, bir kültür, başka ne yapmalı dersek?
Bir kültür bir toplumun yaşam aracıdır, onun o olarak yaşamasına yardımcı olandır, bunun için maddi kültürümüz bizim teknik, teknolojik araç ve gereçlerimizi de üretmelidir.. Üretebiliyor mu? İstenilen seviyenin çok altında, bir araba modelimiz, cep telefon, bilgisayar, helikopter, uçak modellerimiz, füze sistemlerimiz dünya piyasalarında ilk onda var mı? İlk 20 de var mı, ilk ellide var mı?? Bunu şöylede yorumlayabiliriz, manevi, soyut kültürün, maddi, somut kültüre yansımaması, kendi içinde iki kültürümüzün birbirini desteklememesi de diyebiliriz..
Tartışılan konulara ve tartışmacılar bakıyorum da… Onların derdi savcılık ve avukatlık makamı gibi yargılama, savunma oysa bize kültürel tartışmalar, eksikliklerin tespiti, bunların nasıl tamamlanacağı, bunu hangi kurumların yapacağı, hangi işletme mantığıyla hareket edileceği… Toplumun kaynaklarının, hatta aldığımız borç kaynakların nasıl sadece fiziki yatırımlar heba edildiğini, oysa teknik, teknolojik alanların eksikliğinin görülmesi gereği.. Yine bir kültür ve kültürsüzlük işi…
Diyeli ki bir sorun var, bu soruna sorun, bir eksikliğe eksiklik bile diyemeyen tartışmacılarla akademisyenlerle… Nasıl bir eritme teknesi oluşturulacak bu tekneden tartışmayla, eleştiriyle, eksikliklerin giderilmesiyle, maddi ve manevi kültürel sorunlar, nasıl aşılacak? Bunlar üzerine filozoflarımız, felsefecilerimiz, entelektüellerimiz, fen bilimcilerimiz, bilim insanlarımız, ilahiyatçılarımız, teknenin başına geçmeli, bizim kültür hamurumuzu iyi yoğurmalı, katkılar sunmalıdır, diye düşünür, diler, umut ederim… Selam ve Sevgilerimle..
Fikri adil – 6.3.19 – vatandasfikri.com
|