HUKUK FIKIH ADALET İLİŞKİSİ
Biz fıkıhı sadece dini uygulama sanırız, oysaki aynı zamanda dini kaynaklı hukuktur toplumsal düzen kurmaya çalışır… Ayrıca laik sistemlerde pozitif hukuku insanlığın bilgi birikimine, buna kutsal ve felsefi, siyasi metinler de dahildir, dayalı olarak akılla her ikisi de toplumsal düzen için kural ortaya çıkarırlar…. Hangisi iyidir derseniz adaleti sağlayamıyorsa iki de kötüdür derim…
Bunu derken ben hukukun kaynağına bakmam, çıktısına bakarım, efendim bu ilahi kaynaklıdır, evet olabilir, kadın erkek ilişkilerin de, devlet vatandaş, yöneten yönetilen ilişkilerin de, işçi Patron ilişkilerin de, vatandaş, vatandaş, insan doga ilişkilerin de, adaleti sağlıyor mu ona bakarım… Dini olduğunu söyleyen sistemlere bakarım, seküler olduğunu söyleyen sistemlere bakarım onların onlarcasını incelerim, tarih de yaşanılanları incelerim… Kendi dinim adına yönettiğini iddia eden yönetimlere bakarım, başka dinlerin adına yönettiklerini iddia edenlere bakarım ki, ne kadar dini? Toplumsal düzenleri, adaletleri aracılığıyla insanlarına mutluluk ve huzur devamın da refah verebilmiş mi? Yok diye rahat, rahat diyebilirim… Hemen savunusu yapan arkadaşlar arsı saadetti yok mu sayıyorsun diye seslendiklerini duyar gibiyim, sen asrı saadet döneminde Müslümanların ne kadar nüfusta bir topluluk olduğunu, ne kadar ahlak ve adalet değerlerini içselleştirdiklerini, onların sosyolojik yapısını, tarihi yani zamanı yok saydığını, mekanı, araç ve gereçlerini yok saydığını günümüz toplumlarıyla o toplumların hayatı nasıl algıladıklarını yok sayarak o gün ki uygulamaları bugüne taşırsan benim sorunuma cevap üretemezsin…. Sorunum neydin ben sistemin dinlisine dinsizine bakmam adalet üretip üretmediğine bakarım dı…. Din adına hareket ettiğini söyleyen hukuk sistemleri neyi korur, neyi inşa etmeye çalışır, pozitif hukuk, laik hukuk dediğimiz sistemler neyi korumaya, neyi inşa etmeye çalışırlar? İkisi de adaleti inşa ettiklerini iddia ederler, edebildikleri ölçüde… Bana kalırsa asıl sorun ifade özgürlüğün de çıkıyor, neden derseniz?
Fıkıh da otorite ulemadır, ulema genel de göbeğinden kutsal metinlere değil iktidarlara bağlıdır, bağlı olamayanlar ya susturulmuş, susmayanlar da öldürülmüştür… Oysaki bir kulağı kutsal kitap da, bir kulağı halkta, bir kulağı ise iktidar sahiplerinde olması gerekirken… (iktidarı kim kullanacak tartışması ise ayrı bir bahistir) Genelde iktidarı dinlerler, ne yazık ki kitaba bile muhalefet etme pahasına, adaleti yok etme pahasına, fitneyi yok etmek, fesattan sakındırmak, toplumsal düzeni adaletle değil baskıyla sağlamak gibi bir anlayışla içtihatlar yapmışlardır, Günümüzde de devam etmektedir… Beni eleştirenlerden ricam bana adalet örneği gösterin, günümüzden ve yakın tarihten… Bakın asıl sorun adaleti sağlamada bunlarken, fitne özgülük dengesi, fesat hak dengesi, otorite düzen, ifade dengesi kaçırılırsa ki ben genelde Müslüman toplumlar da hatta olaylara, toplumsal düzenlerine söz de dini görünüm, veren ortadogu toplumlarında desek daha iyidir, ne dini ne de gerçek dindarı suçlamamış oluruz.. Bunlar kendi otoritelerini korumak adına adeta dine karşı yeni bir din icat etmişlerdir… Bu taa Muaviye, kerbela vakası zamanında başlamış, din iktidarların tekeline alınmıştır diyebiliriz… Bu alınmayla birlikte ifade özgürlüğünün önü tıkanmış bu geleneğin uygulanması, ulemanın içması, kitabın emrinin yorumlanması, bunların kıyası sen bunlara kulluk edeceksin, itiraz etmeyeceksine indirilmiştir… Efendim ben Allaha kulluk etmekle sorumluyum, adaletsizlik karşısında tepkimi nasıl ifade edeceğim, siz beni, size karşı geldiğim de, adaletsizliğinize zulmünüze tepki gösterdiğim de Dine, Allaha karşı gelmekle suçluyorsunuz, ben zulüm karşında nasıl susarım ve Mümin olarak kalırım… Peygamberimiz de yok ki “O kadının sesini Allah duydu” diyen ayet gibi, o mazlumun sesini Allah duydu denilen ayet tecelli etsin… Dini hukuk kaynağı olarak kabul eden fıkıhın kabaca sorunları bunlar, sonuç olarak adaleti sağlayamamaktadır…
Laik Hukuk Düzenin Sorunu Nedir Derseniz?
Ben hukuk sistemlerine kaynağı acısından bakmadığımı çıktısı acısından baktığımı söylemiştim, örneğin Suriye de laik olduğunu iddia eden bir yönetim toplumuna zulmediyor sa…. Adaletsizce davranıyorsa… Laikligi kutsayalım ve aynı bazı dindarların, aslında ben onlara iktidarların tuzağına düşmüş dindarlar diyorum, hatta şunu da diyebilirim… Adaletten uzaklaşmış iktidarlar şeytanileşmiştir, şeytanileşmiş iktidarların tuzağına düşenler ise, buna tepki göstermeyen, belki de baskılardan dolayı gösteremeyen, şeytanın tuzağına düşen iktidarların tuzağına düşen dindarlardır… Biraz karışık bir daha okuyun… Anlaşılır olması için “zulme sesiz kalan dilsiz şeytandır” düsturunu hatırlayın… Neyse biz laik, yada pozitif hukuk dan bahsedecektik, tekrar dini hukuk alanına döndük… Dini hukuk alanında daha çok sorun var ve bende sorunların üzerine üzerine gitmeyi seviyorum ya ondan olabilir… Pozitif hukuk sistemlerinin de sık sık düzen için vatandaşların hakkını ihlal ettiklerine tanık oluyoruz, ama hiç olmazsa bu Allah’ın emri tepki gösterirsen kafir olursun demiyorlar… Buna uyarsan, bir şey olmaz uymazsan cezalandırılırsın diyorlar… İşe kutsiyet bulaşmadığından reformlar daha kolay yapılabiliyor, az, çok demokratik sistemler ve devletler, iktidarlar halkını, vatandaşını dinlemek zorunda kalıyorlar ve vatandaşının beğenmediği yasaları kutsamıyor, değiştirebiliyorlar… Bizim ülkemizde insan, vatandaş, kişi hakları kutsanmadığı için, yasalar kutsanıyor ve bizim toplum laik hukuk sistemiyle sorunla yaşadı, yaşıyor… Pozitif hukuk sistemin de kutsal olan, vatandaş için düzendir, bu düzen de hakka, hukuka, adalete dayanır.. Dayanmıyorsa biz vatandaşlar suçluyuz, yeteri kadar yasaları hazırlayanlara, iktidarı kullananlara tepki göstermiyoruz demektir… Pozitif hukuk da yasalar vatandaşların tepkileriyle reform edilirler, onların istedikleri adalete göre şekillendirilirler… Tabiki aklın ürünüdür, vatandaş da toplumsal düzenleri için akıllıca şeyler istemekle mükelleftir…. Sonuç olarak…
İster Dini Hukuk Fıkıh olsun, İster Laik Pozitif hukuk olsun amaçları ortaktır, adalet, değilse ki ikisini de at gitsin çöpe… Bana adalet vermeyen hukuku ne yapayım… Size Hem Fıkıhçı, Hem de Hukukçularımızdan bazılarını izlemeye, dinlemeye okumaya davet ediyorum.... Yaralanmanız için üç hukukçu öneriyorum Biri genç Hukukçumuz Emir Kaya, Diğeri ise tecrübeli hukukçumuz Sami Selçuk, son olarak da akademisyen Ersan Şen, gerçi üçü de akademisyen ya… Fıkıh ve Dini Bilgi Konusun da Prof. Dr. Hayri Kırbaşoğlu, Tuncer Namlı, Prof. Dr. Ali Bardakoğlu, Prof. Dr. İlhami Güler... Prof. Dr Ş. Ali Düzgün'ü izlemenizi, dinlemenizi, okumanızı öneririm... Benim Dinim Adil ve Ahlaklı Olmayı Emrederken Biz neden Adalete ve Ahlaka Bir türlü Ulaşamıyoruz? Bana hukuk kadar fıkıh kadar adalet de lazım, hey adalet neredesin, gel artık, insanlık ve ben bunaldık… Selam ve Saygılarımla..
Fikri Adil --- 23.12.17 --- vatandasfikri.com
|