ÇEVRE
Doğal/Sosyal Çevre
İnsanın yerel olarak birkaç çevresi vardır, ekonomik çevre, siyasal çevre, dini çevre ve bunların geneli olarak düşündüğümüz bir sosyal çevre içinde yaşarız… Bunları da kapsayan bir çevre daha var ki buna da doğal çevre diyoruz, bu da dünyayı kapsıyor… Bunun içinde hava, su, toprak ve bunların doğal yapısı içinde doğal halleri ve işleyişleri var… Hangi çevre önemlidir derseniz, bende siz hangi çevre önemsizdir ki derim..
Sosyal çevre önemlidir de, doğal çevre önemsiz midir? Hayır öyle bir ilişki vardır ki, coğrafyanız kaderimizdir sözü belki de bunun için söylenmiştir, bu coğrafya bizim doğal/sosyal çevremizdir.. Şöyle örneklendirmek gerekir se, ne neyi kapsar, örneğin hayvanlar alemini incelerken hepsine hayvan diyoruz değil mi? Ama içlerinde memeliler, memesizler, kanatlılar, sürüngenler gibi ayrımlar yapıyoruz, aslında çevrede öyle bir şey doğal/sosyal çevre, köyümüzden, mahallemizden, ilçemize, ilçemizden ilimize, oradan da ülkemize ve bölgemize derken tüm küreyi, yani dünyayı kapsar değil mi? Öyle görünüyor…
Hatta sosyal çevre o hale geldi ki aynı doğal çevre gibi tüm küreyi/dünyayı kapsar hale geldi değil mi?? O zaman bir değerlendirme yapacağımız zaman nasıl tek bir bakış acısıyla, tek bir alanla yapabiliriz ki? Çevre, doğal çevre kirleniyor, kim kirletiyor sosyal çevre, doğal çevre, sosyal çevreyi öyle etkiliyor ki, hem yerleşim, hem refah, hem iklimsel/meteorolojik o zaman bu kadar karşılıklı etkileşimin olduğu çevreler nasıl ayrı değerlendirilebilir ki? Belkide biz insanlar burada hata yaptık, her şeyi daha iyi anlayabilmek için küçük küçük parçalara böldük, bu anlama çabası acısından anlaşılır bir şeyken, doğanın, coğrafyanın, havanın/oksijenin, suyun/yağmurun, beslenmemizi sağlayan toprağın bunlardan haberi olmadı… Haberi oldu şöyle oldu, bunların doğal yapısını bozacak kadar bunları kirlettik, bunlardan yararlanırken onların doğal yapısını, onların kendi içlerinde de, bizimle de hep birlikte sosyal/dogal yapı olduğunu düşünemedik… Biz bilimleri sosyal bilimler ve fen/dogal bilimler diye ayırdığımızda onlarında, bizimde onlardan ayrılacağımızı düşündük… Oysa hayat öyle bir etkileşim içinde ki, hiçbir ayrım tanımıyor… Son örnek biz insanlara bunu gösterdi..
Hava soğuk, hatta soğuk bile sayılmaz 15 derece, hemen ısıt, hava sıcak, sıcak bile değil 30 derece, sen hemen onu soğut, 25 dereceye indir… Öyle şehirler yap ki doğayla ilişkini kopar, öyle duvarlar örki doğa beni göremesin, öyle steril yaşa ki sanki ameliyata girecek cerrah gibi, tüm dezenfekte yöntemlerini kullan… Her yere arabayla git, belki toplumun mikrobu bulaşır diye kendini öyle izole etki… Ne toplum senle, nede sen toplumla olabil, böyle bir sosyal hayat olur mu, olur, nerede olur, sadece sosyal medyada… Gelelim şu örneğe, korona denen bu virüs bize doğayı, doğamızı, doğanın gücü anlattı, işte sonuç bizi ördüğümüz duvarların içine hapsetti… Oysa antibiyotikler bu kadar kullanılmasaydı, bu virüs bu kadar etkili olabilirmiydi? Belkide olamazdı, belkide her şeyi abartan insanlar bunu da abartıyor, yılda kaç işçi kazada ölüyor, iç çatışmalarda ölenler, savaşlar da ölenler, göç yollarında ölenler, olanlar aslında virüsten daha beter durumlar… Dünyanın tüm parasını 20-25 aileye ver, bizim toplumda da hızla trilyonerimiz artarken, ortalama vatandaş aynı hızla fakirleşsin, dünyanın bazı bölgeleri tüketim çılgınlığından, lüskten şaşırırken, şımarırken bazı bölgelerinde insanlar açlıktan ölsünler… Aşırı tüketimin neden olduğu çevre kirlilikleri çevre faktörlerini tehdit eder hale gelsin, küresel ısınma başlasın, dünyanın dogal meteorolojik dengesini sağlayan buzullar erimeye başlasın.. Bu ısınmayı benim gibi elli yaşlarında olanlar gözlemleyecek kadar, görünür olmasına rağmen toplumlar bunu göremesin… Biz insanlar doğadan, dogal hayattan bu kadar kopunca mutlu olacağımızı varsaydık, ne yazık ki görünen o ki, tersi oluyor.. Oysa ister kutsal kitap, ister evrimciler, bize diyor ki, siz bir damla sudan olduğunuzu, topraktan, çamurdan olduğunuzu, bunu unutmamamız gerektiğini, bunu unutursanız doğanızı, fıtratınızı, sosyal/dogal çevrenizi, dolayısıyla kendinizi unutmuş olacağımızı sürekli anlatırlar… İnsanın kendisini unutması demek insanlığını inkar etmesi demektir… Ne kendimizi, ne sosyal, nede doğal çevremizi unutmamak dileğiyle, selam ve sevgilerimle..
Fikri Adil – vatandasfikri.com – 21.4.2020
Kaynaklar
1* Sosyolojide Temel Kavramlar -Anthony Gıddens – Phıkıp W. Sutton
2* TDK sözlük
|