GENELLEMELER/DÜŞÜNMEMELER!!
Hepimiz biliriz ki, iki kardeş bile farklı karakterdedirler, bu millet şu, bu millet bu, şu ilden olanlar o, onların aşireti şu, bu sülale bu, gibi genellemeler her zaman yanıltıcı olur, oluyor… Neden? Bir cemaati ele alın, ister dini olsun, ister siyasal olsun hepsine aynı şekilde bakabilir, yaklaşabilir miyiz? Yok… Herhangi bir ilkel kabileyi ele alın, herhangi baskıcı bir topluluğu ele alın, topluluğun ortak özelliği hırsızlık olsun, hırsızlığın yanlış olduğunu iddia eden biri içlerinden çıkar ve topluluğa itiraz eder, yalan konuşmanın normal olduğu toplum da biri çıkar yaptığımız yanlıştır der…
Aynı şey dini cemaatlerde de olur, dini cemaatin lideri dini ilkeler konusunda bir yorum yapar, en doğru yorum bu der, genel olarak hepsi kabul eder.. İçlerinden biri veya bir kaçı, bunu şüpheyle karşılar, o öyle olmayabilir der ve muhalif olur… Siyasal olarak durum aşağı yukarı böyledir…
Uygulanmakta olan bir siyaset vardır, bu siyaset sermaye ve devlet güçlü olursa toplum bir olur, zengin olur der, bunu uygular ve toplumun fertleri, hem sermaye, hem de devlet için fedakarlık yapmaya başlarlar… Bir müddet sonra bu politikaların eksik yanları ortaya çıkar, ya uygulayıcılar kişisel zenginleşme peşine düşebilirler, yada sermayedarlar ve kamu yöneticileri aşırı lüks yaşadıkları için yatırım ve üretime gidecek olan kaynaklar lükse gider yatırımı yapamazlar… Lüks tüketim içinde yaşarken patron işçisini önemsemez, kamu yöneticisi vatandaşı önemsemez ve sonuç muhalefet güçlenir politikalar ve iktidar değiştirilir… Sonuç onların yanlışlığını iddia eden yeni bir siyasal muhalif grup çıkar… Bu grup yönetime talip olur, demokrasi varsa seçim olur, mevcut iktidar seçilemezse, toplum politika değişikliği istiyor, istemiş demektir…
Felsefede durum daha da farklıdır, felsefe insanlığın toplam sorunu üzerine düşünür, varlık nedir, iyi/kötü nedir, ahlak/etik nedir aralarında fark nedir, daha iyiye nasıl ulaşılır? Felsefi düşünce üzerine çalışan Filozoflar, ne hakkında ve niçin düşünürler… Amaç sadece düşünmek mi, yoksa insanlığın daha iyi, daha güzel, daha adil, daha ahlaklı, daha mutlu oluşuna neden olacak yeni düşünceler mi ortaya koymak mıdır? İnsanların Tanrı anlayışının farklılıkları ve mevcut Tanrı algısının neligi, nasıllığı, akıl, düşünce ve inanç, kişisel ve toplumsal kimlik… İnsanın kişi olarak, toplum olarak serbest iradesinin gerekliliğinin nedenleri, moral/ahlaki, etik sorumluluğunun nasıl olması gerektiği… Ahlakın davranışa, hukukun adalete nasıl yansıması gereği gibi konuların üzerinde felsefenin yardımıyla filozoflar düşünür, düşünceler ortaya koyar… Felsefenin, filozofların başka bir amacı ise düşünme yeteneklerimizin gelişmesini sağlamak, yani düşünce ve düşünme üzerine düşünmektir… Felsefenin kişiye ve topluma bir başka katkısı ise genel düşünceleri, yargıları, tenkit edici bir düşünce, görüş oluşturma ve iyi ve doğru olanı genel yargılar karşısın da savunma yeteneklerimizi geliştirmektir… Yani genel yargıları yargılayarak doğruluğunu/yanlışlığını düşünsel çalışmalarla değerlendirmektir… İşte felsefe konusunda zayıf toplumlar doğru ve yanlışları üzerine, ahlaklılık ve ahlaksızlık üzerine, adalet ve zulüm üzerine çok düşünmezler, genel yargılara teslim olmuşlar ve onu ön yargılı bir biçimde kabul etmişler, farklı bakış acılarını da ön yargılı bir biçimde yanlış kabul ederek… Kendi inanç yorumlarını, kendi kültürel doğrularını en doğru kabul ederek aynı ülke vatandaşları arasında bile çatışmaya neden olacak şekilde davranmaya devam edegelmişlerdir… İşte bu nedenle ki, her farklı düşünce yanlış değildir, her genelin düşüncesi doğru değildir, üzerinde düşünülmesi gerekir….
Nasıl ki babanın/ananın sucundan dolayı oğul/kız sorumlu tutulamazsa, nasıl ki on kişi doğru diyor da, bir farklı diyor diye düşünce yanlış veya doğru olmazsa… Toplum genel olarak böyle düşünüyor, sen topluma göre düşünecek ve inanacaksın gibi genel yargılarda aslında insan düşüncesini, iradesini ve sorumluluğunu yok sayan ve yok eden genel yargılamalardır… Hak ve adaleti kişide önerse, toplumda önerse, zenginde, fakirde önerse, güçlüde, güçsüz de önerse fark etmez… İyi iyidir, doğru doğrudur, güzel güzeldir, mutlu, mutludur.. Amaç iyi ve güzel olanla mutlu olmak ve yaşamaksa muhaliflerin ne dediğine dikkat etmeliyiz, çünkü onlar olanın, mevcudun, genellemelerin dışın da bir şeyler önermekteler, söylemekteler… O zaman şu soruyla bitirelim mi, genel yargılar her zaman yanlış mı olur, yok doğru da olabilir, ama üzerine düşünülerek yargılama az yapıldığından, şüpheyle karşılanmadığından, doğruluğu mekana ve zamana bağlı olduğundan, doğru güncellemesi yapılmadığından… doğru yanlış demek yerine, üzerine düşünülmelidir der…. Genel yargılar, muhalif duruşlar üzerine yeniden, yeniden düşünmeye davet ederek… Haydi hep beraber daha nasıl iyi yaşarız düşünmesine… Selam ve Sevgilerimle…
Fikri Adil – 19.11.18 – vatandasfikri.com
Kaynak: http://www.acikders.org.tr/course/view.php?id=114
|