SOSYAL/KÜLTÜREL SİYASET
Siyaset bir kültür işimidir, evet, ama Ahlak, Adalet ve Demokrasi kültürü işidir, yoksa sen bu meshepden, ben şu meshepten gibi kültürel değildir, kültürün sabiteleri vardır, duruma göre değişmez, kültür bir şeye iyi derken buradan bir fayda beklemez, kültür kendi içimizde dayanışma aracıdır.. Birlik ve beraberliğin hamurudur, bunu siyasete taşırsak ne olur… Siyaset bir çelişki ve çatışma üzerine kurulmuştur, siyaset aslında bir üretim/paylaşım aracıdır… Bu kültür hamurunun mayasını siyasileştirerek bozarız, bizim için iyiliklere güzelliklere neden olmaz kültürel siyaset kutuplaşmalara neden olur… Tam bu arada biz, siyasetten bu çatışmaları uzlaştırmayı beklerken, bir de ne görürüz, onlar bu değerlerin üzerinden toplumu kutuplaştırıyor, en büyük kutupa dayanan daha çok oy alıyor ve politika üretmek zorunda kalmıyor… Kültürel olarak farklı olan ama sayıları az olanlar da tepkisel davranıyor, bu topluluk, toplumun bir parçası olarak kendini göremiyor, bu toplumsal yapıyı bilen yabancılarda bizi buradan avlıyor.. Şimdi sosyolojik yani kültürel kotlar üzerinden siyaset yapmanın bize ne kazandırdığını, ne kaybettirdiğini görelim mi? Bir parti var, liberal politikaları savunuyor, başka bir parti daha var sosyal demokrat politikaları savunuyor… Dünya ya baktığımız da liberaller sermayeden yada, Türkcesi patrondan yana, sosyal demokratlar da emekten yani çalışandan yana.. Biz hangi partiyi destekleyeceğimiz burada ki politika farklılıklardan olması gerekmez mi? Biz ne yapıyoruz, asgari ücretli olan benle, patronum aynı partiye oy veriyoruz.. Ben patronun 300.000 liralık arabasına sahip olabilmem için kaç yıl çalışmam lazım hesaplayalım 300.000 lira araba fiyatını 1400 lira asgari ücrete bölersek kaç ay çalışmamız gerektiğini, bunu da 12 aya böldüğümüzde kaç yıl çalışmamız gerektiğini buluruz.. Ben bu hesabı yaptım 214 ay, 17 yıl maaşımızın tamamını biriktirebilirsek ki, bu mümkün değil zaten yetmiyor, patronun arabasına ancak sahip olabiliriz… İşte sosyal demokratlar patronun lüksünden kısarak, bu kısılan lüksü işçiye doğru yöneltmek isteyen bir siyasal düşüncedir, bu adaletsiz paylaşımı düzeltmek isteyen siyasal gruptur… Bunlar aynı zaman da kültürü de siyaseten kullanmazlar, bunlar bu adaletsizliğin siyasal olarak bizi uyarmasına yeteceğini düşünür… Ama liberal partiler toplumu kendilerine ıy vermesi için her şeyi kullanırlar.. Bu kadar paylaşım sorununu normal gören bir partiyle, ben patronumla aynı partiye oy veriyorsam, nedeni nedir? Din, vatan, bayrak, meshep, etnik(soy) gibi bizi kültürel olarak bir arada tutması gereken sosyolojik nedenlerle yapılan siyasetin benim oy verme tercihime yansımasıdır...
Bu durum bizi siyasilerin kullanımına acık hale getirmektedir, ben şu meshep’e mensupsam şu partiye, sen o etnik gruba mensupsan bu partiye… Bu partilerin ekonomik proğramları ya bizim bulunduğumuz kişilerin aleyhineyse… Olsun canım bizimkilerin partisi kazanıyor ya… İyide ben asgari ücrettin vergi dışı bırakılmasını istiyorsam bizim kültürü savunan parti beni savunması gerekmez mi? Ya savunmuyorsa? İşte sorun bu… Bu kadar da kalmıyor birbirini firen eleyecek sosyolojik ve siyasi yapılar kutuplaşmaları körüklüyor ve birbirini gazlıyor… Toplum geriliyor, taraf oluyor taraf oldukça geriliyor ve liderlerin, partilerin daha fanatik taraftarı oluyoruz, hiçbir hatasını göremiyoruz, öte yandan da, karşımızdakiler de bizim için en tahammül edilmez insanlar oluyor… Siyasi gerilimlerin sosyolojik fireni, sosyolojik gerilimlerin siyasi fireni olması gerekirken… Bir araba düşünün sadece gazı ve debriyajı var, nerede nasıl duracağımıza karar veremeyiz değil mi, bizde şu an öyleyiz… Topluca hatalar yapıyoruz, bu hatalarımız da birbirimizi uyarmak yerine, bu hatalarımızı alkışlayarak yapıyoruz, alkışlamayan, bizi uyaran, muhalefet eden zaten bizden olmadığı için de uyarılarını dikkate almıyoruz, sorun yaşanıyor maliyetini çekiyoruz, acısını yaşıyoruz… Bu acıları da bir gerekceyle kutsuyoruz, yada başka sorumlular buluyor sorumlulukları onların üzerine atıyoruz.. Nereye kadar, valla ben 50 yaşındayım yani yarım asırlık adamım hatalarımızdan ders alamadığımızı görüyorum… Neddeni bunlar bizim adamlar yanlış yapmazlar, ya hata yapıyorlarsa? Şimdi buraya kadar bilinen kutuplaşmaları belirttik, ama bir araştırma var ki bu araştırma kutuplaşmanın o kadar da olmadığına işaret ediyor, sevindirici haber… Önce siyasilere küçük bir uyarı…
“Toplum KürtTürk, AleviSünni, sağcısolcu diye ayrışmış durum dayız, şimdi bunlar siyasete yansıyacak bir de Evetçiler–Hayırcılar olarak bu ayrışmanın üzerine seçim yapacağız… Yine kutuplaşmamızı sağlayacak propagandalar duyacağız, bizi duygularımız ve kültürümüz üzerinden mi tercihe zorlayacaksınız, siyasilerimizden ricam kültürü siyaseten kullanmayın, politikanızı anlatın, bu politikalara, insanlara muhalefet etme hakkı tanıyın, insanlar hangi meshebiz, hangi etnik grubun üyesi olursa olsun bir T.C vatandaşı olarak size oy versin… Bizi kültürümüzle siyasetten avlamaktan vazgeçin… Sonra kutuplaşanların haline bakarak devam edelim mi?
İhsan Aktaş’ın başkanı olduğu GENAR tarafından yapılan, ‘Kutuplaşma ve Uzlaşma Araştırması’na bakmasına bakarak yazımıza son verelim… Ekim ayında tamamlanan araştırma 27 ilde 3 bin 650 kişi üzerinde yüz yüze görüşme yöntemiyle yapılmış olan bu araştırmada çıkan sonuçlar aşağıdadır…
Toplum iki küme olarak ele alınmış.
1. küme milliyetçi, muhafazakâr, dindar, eğitim düzeyi daha düşük, daha genç.
2. küme Atatürkçü, demokrat, milliyetçi, eğitim düzeyi daha yüksek, daha yaşlı.
Bu araştırmaya katılan 3 650 kişiden ortak değerlerle ilgili araştırmasından çıkan sonuç, şöyledir…
Deneklerin %24.5’i kendini milliyetçi, %20.1’i muhafazakâr olarak tanımlarken, Atatürkçü olarak tanımlayanların oranı ise %20.0 çıkmıştır…
Kutuplaşmayla ilgili başlıklarda ise, ön kabullerimizi yıkacak bir sonuçlar olduğunu görüyor ve seviniyoruz… Kutuplaşma değil tam aksine ortak değerler ön plana çıkıyor %25’le milli ve manevi değerler ilk sırada geliyor, İkinci sırada ise %24.9’la Türkiye vatandaşlığı (Ben bunu çok önemserim bizim sigortamızdır) Onu %23.6’yla din birliği izliyor. Toplumu etnik ve mezhepsel kimlik üzerinden okumaya çalışanları hüsrana uğratacak bir sonuç var. Etnik kimlik 1.4, mezhep ise 0.9 çıkıyor. İslam dünyasının etnik köken ve mezhep savaşlarıyla kavrulduğu bir dönemde 1.4 ve 0.9 oranları çok önemli… Bu araştırmanın sonuçlarına göre, Siyasal ayrışma her ülkede olduğu kadar, siyasiler biraz daha üsluplarına dikkat etse daha da iyi olabilir.. Korkular üzerinden yapılan siyaset ise, sosyolojik kutuplaşma algısını besliyor ama vatandaşlar siyasilere rağmen kutuplaşmıyor…
Bu araştırmayla ilgili daha çok merak ettikleriniz varsa, Adulkadir Selvi’nin yazısına kaynakta ki bağlantıdan ulaşabilirsiniz. Baştaki kaygılarımıza bu araştırma biraz olsun su serpti ama, ben siyaseten tercih yaparken partilerin ekonomik politikalarını dikkate alalım uyarısıyla…. Artık T.C vatandaşı olarak, demokrasimize sahip çıkalım diyerek yazımıza son veriyorum.. Siyasilerimizden rica ediyorum toplumun gösterdiği hassasiyeti sizde gösterin, toplumu sosyolojik ve siyaseten germeyin… Selam ve sevgilerimle…
Fikri Adil – 26.1.17 vatandasfikri.com
Kaynak: http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/abdulkadirselvi/kutuplasmaanketindennecikti40343559 1/2
|