BİZE DÜŞÜNSEL ANAYASA GEREK
Düşünce yoksa neden diye sormamız lazım, düşünce yoksa düşünce anayasamız, bilgi yok demektir, bilgiyi işleyecek zihinsel özgürlükler yok demektir, acaba ülkemizde öylemi? Ülkemiz de ne tam yasak var, nede tam özgürlük, bunun nedenleri üzerine tartışsak diyorum, sonra herkes itiraz ediyor, yazıların uzun oluyor, 140 karakter cağında yaşıyoruz diyorlar, haklılar, 140 karakterle nasıl düşünülür bunu düşünmüyorlar, söylemiyorlar…
Özgürlükler üzerine kısaca durarak düşünce anayasası ne demek ona gecelim…. Düşünce özgürlüğünü engelleyen beş ayak düşünelim…
Bir, kendi duvarlarımız, içine doğduğumuz toplum, kendi kültürel kotlarını oluşturmak için gelenek dediğimiz, mahalle baskısı dediğimiz bir durumdur… Biz başka ülkeye gidince oraların yaşadıkları yaşam tarzları tuhafımıza gider, işte bu yaşam tarzlarının bir kültüre, yani doğuştan edinilen bilgiye dayanmasıdır. Bu bilginin düşünsel anayasa da olumlu olumsuz katkıları olabilir.
İkinci ise bilgi kaynaklarının kontrolü, bazı alanların bilimsel olarak kapatılması, bazı alanların diplomaya bağlanması, yani o diplomayı almamışsanız o alanda düşünemezsiniz denemsi gibi… Bilgiyi kontrol eden bilgi tekelleri, bu bilgilerin kasalarda saklanması toplumların bilgiye ulaşarak düşünce inşaa ederek, düşünce anayasası ortaya koyamamasına neden oluyor…
Üçüncü ise baskılar, öğrenilmiş çaresizlik diyorlar ya, bize bir sınır çiziliyor, otorite ne yaparsa onun meşruiyetini sağlayacak düşünceler üretme görevi… Bu görevi alan akademisyen, hukukçu, gazeteci düşünüyor, düşünce üretiyor edalarıyla, yazıyor, çiziyor ekranlarda boy gösterir… Otoritelerin bugün ak dediğine ak, yarın kara dediğine kara diyerek düşünüyormuş gibi yaparak, takipçilerini de yanıltırlar…
Dördüncüsü, Özgürlüklerin kısıtlılığı ise medya ayağı ile yapılır, reklam, magazin, her türlü ikincil mesaj içeren yayınlar toplumu sanal düşünmeye iter, bu sanal düşünme insanları gerçek hayatın düşüncelerin en koparır, sanal bir dünya kurarlar, işte bu sanal dünyayı gerçek sananlar, sanal düşüncelerini kabul etmeyen tarafı da ajan, hain, fitneci ilan ederler… Sanal düşünenler toplum ve dünya gerçeklerini yok sayarak düşündükleri için bulundukları ortamlarda sürekli fitne nedenleri olmaktadırlar…
Beşinci düşünsel fesat nedeni ise, din alanında daha çok tarikatların, tahrikleriyle ve bazı mesheplerin sürekli kin, nefret, acı, düşmanlık üzerine inşaa ettikleri söylemleriylel, duygularla hareket eden yığınların neden olduğu sanal ötesi, adeta, dünya gereceklerini yok sayan düşünce sanrıları, vehimler, uyuşturucu kullananların yaşadıkları halisilasyonlara benzer tavırlar düşünsel anayasa oluşturmamızı engelleyen dururumlardır… Bunu aşabilmenin yolu ise, dünyada yaşayan, mevcut her bilgiyi, her düşünceyi, yetmez, her canlıyı dikkate alarak, kendimizi dünya üzerine konumlandıracak düşünce anayasası oluşturmaktır… Oluşturulabilir mi evet..
Baktık yazı uzadı bu nedenle yazıyı ikiye bölüyoruz, düşünsel anayasa için diğer yazıya bakmanız gerekiyor… Yarınların düşünce anayasası olması demek gelecekle ilgili dünyayı, bölgemizi, ülkemizi, içine doğduğumuz toplumu ve de tabiki bizi daha iyi yaşatacak düşünceler inşaa etmemiz demektir.. Edebilmek ümidiyle, selam ve sevgilerimle…
Fikri Adil -- 4.4.17 – vatandasfikri.com
|