YASALAR/YASAKLAR
(Kaynaksız, Rızasız Keyfi, Yasa, Yasak Konulamaz!)
Yasakların kaynağı nedir diye bir soru ile başlarsak, ben hangi yasaklar derim, dini yasakların kaynağı kutsal kitaplar, hukuki yasakların kaynagı ise anayasadır, yani kaynaksız yasak olmaz, keyfi yasa koyamazsınız... Bunun için bugün bu konu üzere düşünelim mi?
Yasak; Bir işin yapılmasına karşı olan yasal veya yasa dışı engel, örnegin İçki yasağı, Av yasağı, Kırmızı ışıkta geçme yasagı neden konmaktadır... Dini olarak düşünüldüğün de yapılmaması istenmiş olan, haram olan yasaklar... Kısacası hukuk, din, töre kuralları bakımından uygun görülmeyen, reddedilen şeylere yasaklar diyebiliriz... Yasakların mantığının kaynagı nedir?
Hukuki yasaklar yasalara dayanır, yasalar ise ortak iyi için, ortak yaşamın iyi işlemesi içindir, bunlar akla, dine, töreye, yazılı kaynaklara daha da önemlisi demokrasilerde vatandaşların rızasına dayanır...
Dini Yasaklar ise, dinlerin kutsal saydığı kitaplarının ve Peygamberlerinin, önderlerinin ve takipcilerinin öğretilerine dayanır..
Töresel Yasaklar; toplumun geleneksel tecrübelerine dayalı olarak, iyi, kötü, çirkin, güzel olarak isimlendirdikleri davranışlardan kötü ve çirkin, kişisel ve toplumsal olarak zarar verdiği düşünülen yasaklara dayanır, dayanması beklenir..
Temel olarak yasaklar, toplumsal yaşam da, ortak alanlar da ortak alanın , ortak iyilige neden olacak şekilde kurallarla düzenlenmesine dayanır... Dini yasaklar ise ortak iyiligi içersede kaynagı, ya tanrıdan, yada öğretiden gelir, ortak iyilige neden olacak mı sorusu, sorulsada bir hikmet vardır diyerek, iyi olana neden olması veya olmaması beklenmeden uyulur...
Yasal: Yasalara uygun, kanuni, legal olan, kamu adına hareket eden kurumlarca vatandaşlardan bir şey yapılmaması veya yapılması istiyorsa, bunu vatandaşların onayından, rızasından almak zorundadır... Yani yasayı yapan ya doğrudan vatandaş meclisleri olur, yada vatandaşı temsilen oluşturan yasama meclislerinde vekilleri aracılığıyla yasalar yapılır... Bizde bu durum biraz aksak işler neden? Bizde yasama üyesi vekilleri, genelde parti liderleri seçer, bu parti liderlerinden en çok oyu alan lider yürütmenin, hükümetin başı olur... Yürütmenin başı, yasamadaki üyeler üstünde bu kadar etkili olursa, erkler/güçler ayrılığı ilkesini sakatlar.. Yasayı yapanla, yürütmeyi yapan arasında ayrım yapılamaz olmuştur... Hatta durum kanıksanmış, yürütmenin başı olan kişiler meclisten adeta yasa yapmalarını ister hale gelmiştir... Hükümetler/yani yürütme, yani yasalara göre hizmet edecek olan kurumları yöneten, hizmet emede kendi kurallarını yapar hale gelirse, yasaları kendileri yaparsa, yasa ortak iyilgi degil, hükümet grubunun iyiliği için çıkmaya başlar ve hükümet dışında kalan vatandaşlar toplululuğu kendini toplumdan dışlanmış hisseder... Bölücülük kötü derizya en büyük bölücülük bu bölünmeyi tetikleyecek ortamı yaratmak olsa gerek... İşte bunun içindir ki yasaları yasama hükümetten bagımsızca yapabilmesi gerekir, yasa yapıcıların vatandaşın temsilcisi olduğuna göre genel olarak rızaya ve genel olan iyilige neden olacak yasalar yaparsa... Bu yasalar hem hükümeti, hemde suca egilimli vatandaşı denetlemiş olacaktır... Yoksa yasalar sadece yasak üretme aracı olur, yasalar sadece hükümetin istemlerine göre yapılırsa toplumsal huzursuzluk, bölünme cıkma ihtimali artar...İşte bu nedneledir ki...
Vatandaşın referandumlarla, vatandaşın vekillerinden oluşan yasamanın, yasanın, kamu vicdanının doğru bulduğu, vatandaşların rızasının alındığı, yasalara uygun, kanuni olanlara yasal diye bu nedenle denriz... Yasakların keyfi olmatan uzak ortak yarar için konması, yasaların bir grubun çıkarına göre degil ortak kamu çıkarlarını içerir bir şekilde çıkarılarak, ortak iyilige neden olması, dilegiyle... Selam ve Sevgilerimle...
Fikri Adil -- 10.7.2020 – vatandasfikri.com
|