DÜNYA BÖYLE DEVAM EDEMEZ!!
Dünyanın Fabrika Ayarlarıyla Oynamak!!!
Dünyada bir siyasal düzen, buna bağlı olarak ekonomik bir düzen var, bunun adına kapitalist, liberal ekonomik düzen deniyor… Bu düzen ülke içinde vatandaşlar arasın da olduğu kadar ülkeler arasında da ciddi adaletsizlikler içeriyor… Bu adaletsizliğe dayalı toplumsal modeller, kapitalistler de dahil olmak üzere hepimizi mutsuz ediyor… Bu mutsuzluğun temel nedenleri arasında iktidar/güç ilişkisi bulunuyor, bu ilişki hepimizi etkiliyor… Şöyle düşünelim, iktidara gelenler ne için gelir, keyiflerince yaşamak, iktidar nimetlerinden yararlanmak için mi? Yoksa seçen vatandaşları temsilen devletin gücüyle hizmet etmek için mi? Biz iktidar güç ilişkisine dönelim mi?
Devletlerin güçleri vardır, bu aslında vatandaşların ortak kamu hizmetleri yapılması için vergilerle oluşturulmuş bir güçtür… Bu gücü kullanacak olan iktidarlar, bu gücü ne için kullanacakları bellidir, hem geleneklerde bellidir, hemde hukuk kurallarında hemde siyasal kaidelerde… Bu güçle ne yaptık, ne yapılıyor, vatandaşa hizmet yerine bu güçle başka işlere mi bakılıyor? Şimdi ister bizim devlette, ister başka devletler de yönetenler, üstelikte krallıkları, devleti kendi mülkü sayılanları da geçelim.. Demokratik bir seçimle gelmiş hükümetlerin bile keyfi davranışlarını toplum adına nasıl engelleriz onu düşünelim mi? Sonra şunuda düşünelim, dünyanın etkin devletlerinin dünya yaşamın da neye mallolduklarını düşünelim… Tabiki teknik ve ekonomik imkanlarına dayalı olan bu gücün ne kadarı güçsüz ülkeleri sömürmekten geliyor? Bunu da düşünmek gerek… Şimdi dünyada mevcut sorunlardan beslenen etkin devletlere, bakalım mı?
AB (İngiltere, Fransa, Almanya) ABD, Rusya, Çin bu ülkeleri yönetenlere sesleniyorum, dünyanın her neresinde bir sorun yaşanıyor ve siz bunu çözmek yerine ekonomik ve siyasal çıkarlar için çözümsüzlüğü tercih ediyorsanız… Dünyamızı karartıyorsunuz demektir… Tanrı, inancınız varsa, bunun ahirette bir yaptırımı olacağına da inanıyorsunuz demektir… Yoksa, dünyada ki yaşamla yaşam sınırlı sayıyorsanız, bu kadar önemli bir yaşamın içine neden ediyorsunuz? İnsanı yok sayarak, çevreyi yok sayarak, varsa yoksa ekonomik ve siyasal çıkarlarınız için yaşam nedenlerimizi, kaynaklarımızı yok ediyorsunuz… Bu hızla, bu yok ediş devam ederse insanlık kendi eliyle kendi yaşam mekanı olan dünyayı yok etmiş olacak… Buna insanlığın intiharı diyebiliriz, yalnız bu intihara sizin hırslarınız neden oluyor bunu da biliyoruz… Sizde biliyorsunuz değil mi? Şu soruya gece yastığa başınızı koyunca verin, Dünyanın ekonomik kaynaklarını kontrol etmek için, sömürü sisteminizi devam ettirmek için, intihar etmeye değer mi? Hadi siz değer dediniz, biz değmez diyoruz ama sizinle aynı mekanda yaşadığımız için biz de intihar etmiş sayılacağız, kim sayacak, yaşayan birileri kalırsa… Diyelim ki hırslarınız bir nükleer savaşa neden oldu, kim kazanır belli mi?
Mutlaka bir varsayım da, bir öngörüde bulunmuşunuzdur… Kimsenin kazanamayacağını ben size şimdiden söyleyebilirim… Bir nükleer savaş kim başlatırsa başlatsın insanlığın darağacındaki sandalyesine tekmeyi atan O, olacaktır… Bu sorumsuzluğu yapmayı kim göze alır ki?
Konu neydi çok mu dağıldık, Dünya böyle devam edemez, durdurun dünyayı inecek var desek nereye ineceğiz? Acaba bu siyasal ve ekonomik hırslarıyla hareket edenler, uzayda yaşam arayışlarını bunun için mi çok önemsiyorlar? Burayı yaşanmaz hale getirince oraya mı taşınacaklar? Aklımızı başımıza alalım, dünyanın fabrika ayarlarıyla oynamayalım, bu oynayış, biz insanlara, dünya yaşamına yarın, çok büyük zararlar verebilir… Dünyamıza sahip çıkmak dileğiyle, selam ve sevgilerimle…
Fikri Adil --- 12.4.18 – vatandasfikri.com
|