|
 |
 |
Genç Yazarlarımız |
|
Reklam |
İMAN ETMEDİKCE CENNETE GİREMEZSİNİZ, BİRBİRİNİZİ DE SEVMEDİKCE İMAN ETMİŞ OLAMAZSINIZ!
H.z. Muhammed
Adrese Git |
|
|
|
HUKUK, KAYNAĞI OLARAK FIKIH |
HUKUKUN KAYNAGI OLARAK FIKIH
(Hukukun Kaynağı mı, Hukukun Adalete Neden Olması Önemlidir?)
Toplumların hukuku toplumların kültürel kaynaklarına ve evrensel doğrulara dayanır, dayanmalıdır bunlar genel kavramlardır, genel doğruları da yansıtır.. Ama olayların çoğu yerel bile demeyeceğimiz, hatta neredeyse kişiseldir, iki ve üç dört kişiyi ilgilendirir… Bir bu durumu nasıl toplumsallaştıracağız, yani kişilerin yaşadığını toplumsal algılara göre nasıl düzenleyeceğiz? Bu soru kenarda dursun, bunu şimdilik gecelim, ortalama doğrular inşaa etmek zorundayız diyelim… Bunun için gelin birlikte düşünelim…
Toplumsal yaşam için sosyal kurallar gerektiği konusunda hepimiz hemfikiriz, bazı anarşist gruplar buna da gerek olmadığını söyleselerde, onlarda minumum da olsa kuralın gerekliliğine inanırlar..
O zaman bu kuralları nasıl oluşturacağız, bizim toplum, insanlığın evrensel olarak bir toplumsal yaşam kural tecrübesi oluşmuş durumda ve bundan yararlanarak günümüze uygun kurallar oluşturarak devam etmemizin gereğini düşününce anlıyoruz… Yalnız sorun şurada başlıyor, genel kurallar, genel kabullere dayanmalıdır, iyide genel kabullerin dışında kalanlar ne olacak, bu kurallara kuralım nasıl diyecek? Genel doğrular ne kadar doğru? Hadi diyelim aynı dinin içinde düşünüyoruz biraz daha ortak yanımız çok, bu seferde hangi mesepsel içtihatları toplumsal kural yapacağız, bu çoklu hukuk sistemini gerektirmektedir, bunun da şu sakıncaları olabilir…
Vatandaşlık esaslarına, Evrensel Hukuk kuralarına, devletin tek hukuk sistemine göre eşitliğe dayalı değerler birliğinin erezyonuna neden olabilir… Toplumsal kopukluklara, nihai olarak kültürel bölünmelere neden olacağından tekli hukuk sistemi ama çoklu kültürel değerlerden beslenen ve bunlara saygı duyan bir hukuk sistemi toplumsal hukuki meşruiyetin de kaynağı olabilir… Başka Bir Soru!! Fıkıh ilahi kuralar mı, diye durumu acarsak, kısaca değil diyebiliriz, ilahi kuralların dikkate alınarak sosyal kuralların çıkarılması da diyebiliriz… Yani ulemanın çıkarımıdır…
O zaman mevcut hukuk kuralları neyi dikkate alarak oluşturulmuştur? Toplumsal hassasiyetleri, bunun içinde dini hassasiyetlerde vardır, suçla mücadele mantığı, evrensel hukuk ve bunların genel kabulleri derken… Hukuk birliği çıkmaktadır ki bence parçalı sistemden çok daha iyi olduğunu düşünüyorum… Hukukun toplumsal meşruiyeti önemlidir ama… Şu Önemsizmidir?
Hukuk düzenleri neyi murat eder, adaleti yani bizim için şu hukuk kadar, bu kaynak kadar hukuk sistemimiz adalete neden oluyor mu? Toplumsal Düzen Saglıyor mu? Toplumu fertlerine ahlaka, adalete dayalı olarak mutluluk dağıtıyor mu? Hukuk sistemimiz toplumun ahlaki, ticari, siyasi, ekonomik yani tüm sosyal sorunlara cevap veriyor mu? Nisbeten veremediği zaman ister başka hukuk sistemlerinden, ister bizim fıkıh kurallarımızdan, ister akli olarak ulaşılan sonuçlardan yeni kurallar devşirilmekte ve hukuk sistemimiz güncellenmektedir… Yani hem fıkıhımızdan hem dünyanın her yerinde ki hukuk sistemlerinden beslenen bir hukuk sistemi varken sadece kaynak açısında hukukumuz fıkıhımızı dikkate alsın dersek mevut sıkıntıları aşmak yerine daha büyük sıkıntılara neden olunabilir… Bunu sadece hukukçular değil sadece ilahiyatçı fıkıhçılar değil, siyaset bilimcilerde bu konu üzerinde tartışılmalı ve yararlanma sınırı içinde tutulmalıdır, düşüncesiyle… Yararlansın demekle fıkıhı hukuk yapalım arasında düşünsel uçurum vardır, yani sorunlara neden olunmamalıdır, Başka bir mahsur ise bana şu…
Ben devlet kurallarıyla, devletin gücüyle yaptırımıyla dini kurallar birleşirse, insanların reyleri, özgür iradeyle uyup uymama hakları, ortadan kalkar buda bir sınanma, imtahan kendi irademizle günahtan uzak durma işini ortadan kaldırır ki.. Allah’ın verdiği özgür iradeyi oradan kaldırmak olur ki.. Allah böyle bir şeyi isteseydi bizi iman etme içgüdüsüyle yaratırdı, bu iman dairesinde ki kuralları kabul etme ve ret etme iradesini bize bırakmazdı öylece dini kurallara uyardık.. Bu Yaratıcının ilkelerine de ters bir durum ortaya çıkarır ki.. Düşününce, insanlar olarak iradeyi kaldıracak kadar, insanın doğasını yok sayacak kadar kişisel alanlara müdahalelerin hatta devlet eliyle müdahalenin yanlış olacağını düşünerek bir çekince daha ekleyelim..
Nihai olarak fıkıhtan hukuk adına yararlanılabilir, zaten evrensel oluşmuş kuralların bir cogu dini kurallardan çıkarılmıştır… Bazı kuralar hafifletilmiş, bazı kurallar daha sertleştirilerek hukuk kuralları halini almıştır… Sadece benim fıkıhım hukuk kuralı olsun der ve dayatırsak neler olabileceğini düşünelim… Daha esnek kurallarla toplumu sıkboğaz etmeden oluşturduğumuz hukuk kurallarıyla, o hukuk bu hukuk demeden, adalete neden olacak hukuk kurallarını toplumsal kuralları haline getirmek dileğiyle selam ve sevgilerimle…
Fikri Adil – 12.3.17 – vatandasfikri.com
|
|
|
Bu Üyenin Diğer Yazıları |
|
|
|
Reklam |
“Din lüzumlu bir müessesedir. Dinsiz milletlerin devamına imkân yoktur."
M.Kemal Atatürk
Adrese Git |
|