SİYASETİN TOPLUMSALLAŞMAMAYA KATKISI
(Çıkarılan Sorunlar Üzerinde Siyaset Yapmak.)
Yada tersi, “siyasetin Toplumsal Sorunlara Katkısı” nedir dediğimiz de şunları görürüz… Biraz daha geri gidelim38 yıl kadar… 12 Eylül 1980 öncesini bir hatırlayalım… Siyasetle şiddet öyle karışmıştı, herkese karşı tarafa şiddet uygulama hakkı veriyordu, ya da öyle sanıyordu veya siyasetçi, siyasal taraflar taraflarını öyle yönlendiriyordu… Sonuç siyasal şiddete dayalı olarak binlerce vatandaşımızı bu siyasal şiddete, teröre kurban verdik… Sorumlusu kim siyasetle uğraşanlar, karşı tarafı düşman ilan edenler… Günümüzden örnek vermek gerekirse bir iki çatışma kaynağından ve siyasetin bu kaynaklardan beslenmek için sorunu çözmemesinden de örnek verirsek konu daha iyi anlaşılır umudundayım..
Çatışma nedenlerimiz, laik dinci, türbarcı, yasakçı, Kürt dili üzerinde ki baskıdan beslenen şiddetkolik terör grupları, devletimizin bunlara verdiği cevaplar… On binlerce insanımızı kaybedişimiz, Yüz binlerce insanımızın mağduriyeti… Son çatışma ise 15 Temmuzun yaşanması ve hep sonuçlarla ilgilenilmemiz.. Neden 15 Temmuza geldik, sorusuna kısa cevap vererek devam edelim… Bir tahrikat veya cemaat bağı içinde olanların devlettin her kademsin de, aşırı bir biçim de örgütlenmesine göz yumulması sonucu 15 Temmuz gelinmiş, yaşanmıştır… Bu cemaatin aşırı kadrolaşmasına izin verilmeseydi, bu olay yaşanırmıydı? Soruyu tersten soralım, devlet memuru olan kişi kime bağlıdır? Hiyerarşik ilişki içinde olması ve emir komuta zincirine uyması gerektiğini hepimiz biliriz… Bir memur düşünün, a veya b cemaatinden olması da çok önemli değil… Kendini devletine, kurumuna, amirine değil de cemaatin bölge sorumlusuna bağlı hissediyor… Hissetmekle kalmıyor ve oradan gelen tüm emirleri uyguluyorsa ve hükümet edenlerde bu duruma seyirci kalmışsa, kalıyorsa… Sorumlu kim? Bu konu çok tartışıldı, Geçelim olayları ve siyasetin sorun çözmek yerine sorun çıkararak siyaset yapma alışkanlığı üzerine düşünmeye dönelim mi?
Şimdiki tartışmalara bakıyorum, birileri Atatürk’ü sahiplenerek, birileri ise bilinçli bilinçsiz es geçerek siyaset yapıyor ve buradan taraftar devşirmeye çalışılıyor… Bu tuzağa düşen vatandaşlarımız olduğunu görüyorum, siyaset siyaset üzere yapılmaz da, siyaset hepimizin üst değerleri olan kültürel değerler, tarihsel kişilikler üzerine yapılırsa, siyaset yapıyor sanılır… Bu tartışmalarda haklı çıkan kesim, aslında haklı, haksız yoktur, çünkü siyaseten sorun yoktur… Toplumsal sorun değil, kültürel sorun vardır, kültürün sorun algısı ise dönemseldir, bu algı manevidir, dün sorun olan bugün olmaz, bugün olan sorun yarın olmaz, kültürel sorunlar zamanla oluştuğu gibi, zamanla aşılırlar… Oysa hayatın içinde yaşayan vatandaşın siyasal sorunu yaşadığı anla alakalıdır, maddi sorunlardır… Siyasetçiler maddi sorunlara çözüm bulmalıdır…
Oysa bizim siyasetçilerimiz maddi sorunları es geçer, kültürel değerler üzerinde bizi taraftar yaparlar… Sonra da çözüm buluyoruz sanısı yaratırlar… Biz de, vatandaşlar olarak sorunlardan beslenen siyasetin, siyasetçinin tuzağına düşer, birbirimizi düşman ilan ederiz… Bakın siyasetçilerimize, nasıl geriliyorlar, yada gerginiz, çünkü çok önemli bir olay var, rolü yapıyorlar… Kurucu liderin resmi şuradan kaldırılmış buraya konulmuş, kadınlar sahnede gerektiği gibi bulunmamışlar… Sen şusun, ben buyum, ben milliyim sen gayri millisin… Geril, Ger, Gerginlikten Beslen, beslenelim… Şimdi normal siyasi ortama bakalım mı? Yada hayal edelim mi? Edelim bakalım…
Yazı çok uzadı ikinci bir yazı olarak devam edelim, şimdilik sorunsuz bir yaşam dileyerek, selam ve sevgilerimizi belirterek öbür yazıda görüşmek dileğiyle…
Fikri Adil - 3.4.18 - vatandasfikri.com
|