ÇÖZÜM ZAMANINI, BARIŞ ZAMANINA ÇEVİREBİLMEK
Ülkemiz uzun yıllardır içinde bulunduğu, kimimizin isyan, kimimizin ise hak talebi, kimimizinde kör terör olarak degerlendirdiği, çogu zaman insan hayatının hiç düşünülmediği gercektende kör teröre dönüşen, 40 bine yakın insanımızın öldürüldüğü ve bunların 6 bine yakınının şehit olduğu bir can kaybedilmiştir. Şehitler toplumsal düzenin devamını, barış ve huzur içinde yaşmamızı sağlamak için adeta kendilerini feda eden fedailerimizdir. Biz böyle biliriz, böyle algılarız, bu barış sürecinde hem şehitlerimizin aziz ruhları, hemde acılı yakınları üzülmeden barış sağlanmalıdır. Görülen odur ki her iki taraf da buna özen gösteriyor.
Öte yandan bu işin karşı tarafı var, hak talep ettiklerini zülme karşı mücadele ettiklerini söyleyen bir taraf da var. Ne istiyorlar, dillerinin konuşulmasındaki baskılar kalksın, kültürel hakları tanınsın, bizimde esamemiz okunsun istiyorlar. Son 10 yıldır bu sorunlar adım adım çözüldü, bunu gören Kürt halkı ve uluslar arası kamuoyu bu olayların artık hak degil terör olduğu kanatinde birleştiler. Yani konjektür barış diyor, tamam da, acaba bizim zihnimiz de barışa hazır mı? Barışa gönül rahatlığıyla tamam mı? Bence evet, ölmenin öldürmenin kimseye faydası yok…
Bazı yanlış uyugulamalar olmuştur, şimdi bu uygulamaları ısıtarak gündeme taşıma zamanı degildir, barış için bunları soğutma zamanıdır. Bu zamana kadar yaşanılanları abartarak canların yok edilmesine mi devam edecegiz, yoksa canları yaşatmak için barışımı inşaa edecegiz? Evet, hemen karar vereceğiz, bazı şeyleri bende hazmetmekte sıkıntı çekiyorum, ama bu hazımsızlığımız yüzünden insanların ölmesini de istemiyorum, artık barış zamanı geldiğini hissedebiliyorum. O zaman barışın geregini yapalım, barış binasına hepimiz birer tuğla koyalım, savaş yıkar, öldürür barış yapar yaşatır bunu biliyoruz, degil mi? Barışın sonuçları kime yarar sağlar, hükümet cephesine mi, Devlettemi, Pkk mi, sorularının yanına destek vermeyenler ne kaybederide koymalıyız. Bu barış hepimize yarar, çocuklarımız ölmez, enerjimizi daha iyi ve güzel şeylere harcayarak ülkemizin gelişmesine hizmet ederiz.
Hükümet siyasi kazanç sağlayacakmış, efendim bize yeteri kadar bilgi verilmiyormuş, bu çözüm bölünmeye neden olurmuş, bu zamana kadar suç işleyenlerin affı suçluların cezalandırılması kuralını erezyona uğratırmış, toplumda vicdani rahatsızlığa neden olurmuş, gibi gerekceler barışın, insanı yaşatmanın önündeki engeller için gerekce olamaz, terör için hiç gerekce olamaz. Hele terörü kör terör haline getirmişseniz sizin ne düşündüğünüz, ne talep edildiğinize bakılmaz, yarattığınız şitdet önce çocuklarınızı boğar, sonra sizi, bizi. Bu nedenle boğulmaktan kurtulmayı düşünüyorsak, can kurtarma operasyonunu cesaretle sürdürmeli ve süreci barışla sonuçlandırmalıyız.
Bir iki sorun oldu bu aşamada biri Paris cinayetleri, biride sızdırma, Paris de işlenen cinayetler konusunda hala belirsizlikler var, diye düşünüyorum. Bu cinayetlerin örgüt içi hesaplaşma, aşk cinayeti falan fistan olabilir, olmaması gereken sücene firen olmasıdır… Kırbinle kıyaslayınca üç kişi barış sürecini tıkamamalı, nedenini biz bilemiyoruz her şey olabilir, bizim amacımız barışmaksa bu olayda baltalayamamalı ve barışı baltalayamadığını gördük. Bu aşamada şu sevindirici, herkes barış için kararlı tavır sergiliyor. Bu barış sürecinde sol ve sosyal demokratlar daha net tavırlar sergilemeli, daha aktif görevler üstlenmelidir, diyede düşünmeden geçemiyorum.
Sızdırma ise iyi oldu kanatindeyim kamuoyu bu vesile ile bilgilenmiş oldu, Bu işte bilgilendirmek çok önemli kontrollü bilğilendirme yapılabilecekken, bir sızma ile kontrolsüz bilgilendirme oluyor ki bu hoş degil… Bu nedenle kimse kimseyi suçlamamalıdır, hele gazeteciler hiç suçlanmamalı, sonuçta bu bilgi sızdırılacaksa, şimdi 20 çeşit yolu var, gazete olmaz televizyon, oda olmadı İnternet, oda olmadı fısıltı daha kolay yayılıyor sosyal medya aracılığıyla. Önemli olan kararlılıktır, siz barış isterseniz her şey ona hizmet eder.
Muhalefe gelince bu işe bazı cekinceleri olasada desteklemelerinin gerektiğini düşünüyorum. Pervin Buldan, barış sürecinin hepimizin desteklemesi gerektiği hatta buna MHP dahil, CHP'nin de bu sürece destek vermesi, "Tarihin bu barış sürecini altın harflerle yazacağını herkesin iyi bilmesi gerektiğini ifade etmek istiyoruz. Bu tarih yazılacak. Bu tarih savaştan yana olanları da barıştan yana olanları da yazacak. Barıştan yana olanlar tarihe altın harflerle yazılacak, ama savaştan yana olanlar akıttıkları kanda boğulacaklar. Bu yüzden hiç kimse savaştan yana olmamalıdır. Savaşın hiç kimseye faydası yok, savaşta sadece insanlar ölür, analar ağlar, yürekler yanar, gencecik insanlar toprağın altına girer" Bu acıklamadan da anlaşılacağı üzere barış konuunda netler. Artık her taraf şunu kabul etmelidir ki, bu barış başarılacaktır. Genç canları korumak için muhalefetin daha aktif olarak sürece katılması geregini tekrar belirtelim, yoksa bu uzun yıllardır kanayan yaramızı tek taraflı tedavi etmek biraz zor olacaktır.
Mesele tam 90 yıllıktır, 1924’te Kürtlere verilen sözlerin tutulmamasıyla başlamıştır, dil yasaklamaları, isim yasaklamaları, sürgünler, kurşuna dizmeler, idamlarla geçen çözüm süreci bir 90 yılın temizlenmesidir . Neredeyse bir asırdır yaşanılan olayın çözümü hepimizi sevindirecektir, bu sevinç, barılacak bu barış birliğede neden olacağını düşünüyorum.
İlk kez bu taraflar bu kadar yüksek sesle barış diliyle konuşuyor, bu konuşmalar halkta olumlu tepkilere neden oluyor, yani Başbakan barış diyor, Bdp Barış diyor, Apo barış diyor, Kandil barış diyor, halk barış diyor daha ne desinler barış için adım atmaya devam diyelim. Selam ve sevgiler…
|