NEDEN MUTSUZUZ?
Bu soruyu bir kendimize soralım…
Bu konuyla ilgili herkes düşünce acıklar, kimimiz paraya, kimimiz, yönetimlere, kimimiz, çevremizdeki insanlara, kimimizde hava şartlarına bağlarız mutsuzluğumuzu, herkesin mutsuzluğunun nedeni farklı olabilir ama asıl genel mutsuzluk kaynağının ne olduğunu anlamaya çalışalım hep beraber.
Bana göre, mutsuzluğumuzun iki nedeni vardır, 1- Dogal ortamdan çok uzaklaşmamızdır, 2- Hiçbir şey yapmadan çok şeye sahip olmaktır. Bunları biraz açarsak görecegimiz olan mutsuzluğun kaynaklarıdır…
Doğal olandan uzaklaşmanın hem dogaya hemde biz insanlara bir maliyeti vardır. Bu maliyetler dogaya kirlilik ve bozulma olarak yansımaktadır, çevreye maliyeti budur . Bize maliyeti ise daha çok ekonomik görünmese de mutsuzluktur. Ekonomiktir degildir, dogadan uzaklaştıkca çok paraya ulaşma ihtiyacımız olmakta ve ulaşmak için daha çok çalışmak zorunda, daha çok sömürmek zorunda, kısacası daha çok rekabet yapmak zorunda kalıyoruz ve bu rekabet bazan, hatta çok zaman insanları kandırmayı, onların ceplerindeki paraları alavere dalavere ile almamız icap ettiriyor. Bu alavere ve dalaverelerle parayı alan hak etmediğinden, alınan da haksızlığın zulmüne maruz kaldığından mutsuz oluyor. Birisi hiçbir caba göstermeden aldığı paralarla lüks, şaşa içinde yaşarken, çok şeye ulaşırken hiçbir şey yapmadığının, saçma sapan sömürme kuralları üzerinden toplumu sömürdüğünün ve başkalarının hakkına konduğunun kendisi degilse de vicdanı haberdardır ve kendisini mutsuz edecegini bilmiyor, her şeyi olmasına rağmen mutsuz oluyor neden mutsuz olduğunu anlamıyor. Eee, cok caba harcayarak az şeye ulaşanların da, mutsuzluğunun kaynagı kendileri degil ellerindekileri, çeşitli para oyunları ile alanlardır. Bu durumlarla hem kültürel, hemde siyasi olarak mücadele etmeliyiz ki insanlarımızın mutluluğuna katkımız olsun. Dogadan uzaklaşmanın başka bir maliyeti ise, biyolojik olarak erozyona uğramaktır ki, bilim insanları bu mesele üzerine düşünmelidirler.
Dogadan uzaklaştıkca ihtiyaclarımız atarken birde dogaya ciddi zararlar vermekteyiz. Dogaya saygı bütün canlıları içinde barındırdığı için bütün canlılara saygıdır. Birbirinin sınırlarına saygı duymayanların yaşadığı ortamlarda mutluluk yaşanabilir mi? Sınırını doganın aleyhine, komşunun aleyhine, müşterinizin aleyhine sürekli genişletir ve katkı sunmadan, nimet, külfet ilişkisine dikkat etmeden, sadece kendi alacaklarının hesabını yaparsak, karşımızdakilerin sürekli zarar edecegi ortamların insanları ve dolayısıyla bizi/sizi mutsuz olacağımız kacınılmazdır. Doganın zararı ise dogal olanın kirlenerek bozulmasıdır ki, buda bizim de kirlenmemiz demektir. Bizim kirlenmemiz ise hem ruhsal hemde biyolojik hastalanmaktır. Sürekli mutsuzluk ise bana göre ruhsal bir hastalık işaretidir.
Biz insanlar olarak, daha, daha, daha çok'a ulaşmak için hem dogaya hemde hemcinsimiz insanlara zarar vermeye devam edecekmiyiz. Görüyoruz ki daha çok'a ulaşmak mutlu etmiyor, daha adil, davranışlar, düzenler, bizi mutlu edecektir. Buda şu denektir, herkesin hakkına, hukukuna dikkat edecegiz, dogal olanın hakkına ve dogallığının korunmasına da dikkat edecegiz.
Sonuç olarak, ulaşmaktaki amacınız, mutluluksa, ulaştığınız yerdekilerin sınırlarını aşarak, ekonomik paylaşım sorunlarına neden olamanın hepimizi mutsuz ettiğini artık fark edelim, dogal olanın bozulmasını doga bir yere kadar hazmederken, bir yerden sonra bozulmaya ve bozmaya başlayarak doganın ve bizim dengemiz bozulmaktadır. Havadan daha çok önemli nedir, para havadan daha çok mu önemlidir, para kazanmak yüzünden çevre faktörlerinin kirlenerek dengesini bozuyoruz.
Bozulan dengeler hepimizi mutsuz edecektir. Fikri Adil
Görüldüğü gibi mutusuzluğun kaynağı, bizim hem kendi sınırlarımıza, hem karşımızdakinin sınırlarına, hem de dogal olanın sınırlarına riayetsizliktir. İşin kötüsü sadece kirleten, sadece yalanla dolanla toplumsal güvene zarar verenler degil aşagı yukarı herşey bu sınırsızların sınırları ihlalinden etkilenmektedir. Yapacağımzı şey öncelikle sınırlara biz kendimiz riayet edecegiz sonrası içinde sınırsızlık içinde olanlarla kültürel degerleri taban alarak, siyaseten bir düşünceye ve İlahi olarak bir inanca dayanarak örgütlü bir biçimde mücadele edecegiz. Ancak böyle daha adil bir yaşam ortamları ortaya çıkarabiliriz, tesis edecegimiz sosyal adaletle dogaya saygılı bir yaşam biçimiyle insanların ve bizim mutluğumuza hizmet edebiliriz diyerek selam ve sevgilerimle…
Fikri Adil << Ankara >>www.vatandasfikri.com
|