NE DİYORUZ, NE ANLIYORUZ!!
KILIÇDAROĞLU NE DEDİ, BİZ NE ANLADIK?
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Ne dedi biz ne anladık, işimize geldiği gibi anlama alışkanlığımız devam ediyor, bir parti var, Bir yerden bakınca 20 milyon, diğer yerden bakınca 23 milyon oy alıyor… Hadi diyelim 25 milyon oy aldı yani ülke nüfusuna kıyaslandığın da 3 kişiden birinin oyunu almış olmaz mı? Evet… Bu en çok oy alan partimizdir ve iktidar etme, hükümet etme yetkisini almıştır değil mi? Evet… Ama sistemi değiştirme yetkisini alamamıştır, sistemlerin seçimle değişmediğini hepimiz biliriz, iyi kötü siyaset bilimi okuyanların sistemin nasıl değişmesi gerektiğini bildiklerini var sayarak… Kılıçdaroğlu hükümet etmek üzere gelen bir partinin sistem değiştirmeye kalması durumun da toplum da neler olabilecegini ifade etmiştir.. Bu bir gerçekliktir ve sistem değiştirme ısrarında yaşanması büyük ihtimaldir… Kan dökmeden sistem değiştirilmesi zor görünüyor.. Ancak Anayasal değişiklikler ise uzlaşıyla mümkün, oda hükümetin gücüne dayanarak uzlaşmadan kaçan iktidar partisi, sistem değişecek kaygısı yaşayan muhalefet partileriyle uzlaşı çok zor görünmektedir… Ben yıllar önce bu sözü Erbakan hocadan duydum, mealen, bu iş olacak ya, kanlı mı, kansızmı olacak demişti, yanılmıyorsam hoca iktidardaydı, o zaman da kaygılanmıştım, uzlaşmaz tavırlar karşısın da şimdide kaygılanıyorum… Siyasetin amacı çatışmaları kan boyutuna götürmeden bir uzlaşma zemini yaratmaktır… Bu girişten sonra Kılıçdaroğlu’nun konuşmasının o bölümünü daha geniş bir şekilde alıyorum… Buyurun hep beraber okuyalım…
"Bu Anayasa diyor ki 'Yargı bağımsız ve tarafsızdır'. Hiçbir makam, merci yargıya emir ve talimat veremez, diyor. Yeni Anayasa yazsak aynı şeyler yazacağız. Peki ben size soruyorum, dedim. Ben Sayın Cumhurbaşkanı'nın da Adalet Bakanı'nın da yargıya emir ve talimat verdiğini acıklamalarımla defalarca ortaya koydum. Peki bu talimatlar nasıl veriliyor? Darbe hukukuyla beraber ele alacaksak Anayasa'yı değiştirelim. Darbe hukuku kalsın, biz bu Anayasa'yı değiştirelim; ne için? 'Başkanlık sistemini getireceğiz'. Bir kişi konuşacak, Türkiye susacak. Bir kişi konuşacak, hakim ona göre karar verecek. Bir kişi konuşacak, ona göre milletvekili listeleri hazırlanacak. Böyle bir başkanlık sistemini kan dökmeden bu ülkede gerçekleştiremezsiniz. Açık ve net"”
Devletler, sitemler kendini koruyacak mekanizmaları içlerinde taşırlar, bunu kurumlarıyla yaparlar, vatandaşlarıyla yaparlar, milletleriyle yaparlar… Birisi bizim vatanımıza, toplumsal düzenimize, devletimize saldırdımı, biz bu ülkenin vatandaşları olarak onu koruruz, korurken kan dökülecekmiş, evet dökülür… Nasıl terörle mücadele ederken kan dökülüyorsa ki, bunun vatan hem toplumsal düzen için yapılıyor, toplumsal düzenler böyle kurulur, korunur… Hem kanımız akıyor, hem kan akıtıyoruz, gönül istemese de bunu yapıyoruz… İşte sistem değiştirilmeye kakılacaksa olacak olan da budur diyor Kılıçdaroğlu… Ben kan dökerim demiyor, kan dökmeden yapamazsın direnirim diyor, evet Kılıçdaroğlunun sistemi korumak için direnme hakkı var mı, yok mu? Bana göre var, hepimizin vatanı, devleti, sistemi koruma görevi var….
İşte sorun bura da bu acıklamarı biraz böyle okumak gerekir diye düşünüyorum… Bizler bu ülkeye sevdalı insanlar olarak vatandaşı, devleti, kurumları demokratik bir hukuk düzeni içinde işleteceğiz mi, işletmeyeceğiz mi? İşletmeyen meşru hükümetse bu daha büyük bir sorun, toplumun çoğunluğuna dayanarak iktidara gelmiş ama toplumun oy oranından kıyaslandığın da yarısını, nüfus oranın da üçte birini temsil ederken, geneli temsil etmediği için yetkisi de sınırlıdır… Zaten sistem değiştirme yetkisi de yoktur… Bu sınırlar Anayasa da yazılıdır, Anayasaya bakmayalım, askıya alalım, laiklik olmasın derken yarın demokrasi de neyin nesi denirse şaşırmayalım… Şunu unutmayalım toplumsal çatışmalar gerilimli toplumlar da yün ipliğine bağlıdır, siyasilerimiz toplumu çok geriyor, sistemin temel dinamikleriyle oynamamak lazım, dikkatli konuşmak lazım germemek lazım… Kısır siyaset konuşulanları isteğimiz gibi anlama, yorumlama, kamuoyuna sunma, çarpıtma gibi alışkanlıklardan hiç olmazsa temel meselelerde uzak duralım der… Daha çok demokrasi daha çok hukuk, daha çok adalet üzere yaşamak dileğiyle.... Son Olarak da TOBB davetiyle gelen bir lidere nezaket sınırları zorlayarak cevap vermek de hoş olmamıştır... selam ve sevgilerimle…
Fikri Adil --- 13.05.2016 --- www.vatandasfikri.com
|