Mutsuzluk Zulümse!!
Bana göre mutsuzluk zulümdür, o zaman kim kime zulüm yapıyor, kısaca bakalım mı?
Devlet vatandaşa, Usta çırağa, patron işçiye, erkek kadına, istisnada olsa kadın erkeğe, bazı ana babalar çocuğa, insan, insana, insan canlılara, toplam da ekonomik, hiyerarşik, fiziki, araç gereçlerle güçlü olanlar güçsüz olanlara karşı zulüm yapıyorlar.. Bunlar nasıl önlenebilir, örneğin mutlu etmek amacıyla sevenlerin nasılda birbirlerini mutsuz ettiklerini, böylece zulüm ettiklerini görüyoruz, duyuyoruz yaşıyoruz değil mi? Evet..
Mutsuz etmenin en yaygın şekli, zulmü nedir derseniz, istismarlar derim… Bunu sadece cinsel, seks istismarları üzerinden düşünmeyin… Bir iş bölümü düşünün evde, büroda bazıları için, bazı gerekçelerle ayrıcalıklar yaratılmış, bizim mezhepten, bizim siyasetten, bizim ilden, bizim milletten, bizim bölgeden, bizim akraba olursanız başkalarını güçlü olduğumuz her yerde istismar eder, zulüm eder, mutsuz edebiliriz… Sanki böyle bir hak var gibi, toplumsal işleyişin birçok aşamasında yer aldım bunun böyle olduğunu yaşayarak gördüm… İnsan, insanı mutsuzluk zulmüyle sınar mı diyeceğim, daha beterlerine tanık oluyoruz… Çatışma alanlarından görüntüler yükleniyor. Her grup karşı gruba bunu yapıyor ve görüntülerle internet aleminde kendilerince psikolojik savaş yapıyorlar.. Siz o küçük aklınızla bırakın savaşı ancak dalaşırsınız… Savaş ahlakı, savaş hukuku nedir biliyormusunuz, bunu yapanların bazılarının ülkelerinin ordularının üniformalarını taşıdıklarını da görüyoruz.. Üzülüyoruz, BM (Birleşmiş milletlerin) hangi masası bakar bilmiyorum ama bir insan hakları kuruluşu, insanlıktan çıkmış insvanlara (Hayvan İnsan Arası Bir cins) yaptırım için bir yol bulmalı, bulmalıyız..
Ben sınırlarımız içinde sınırsızca zulüm uygulayanlara döneyim, adam patron asgari ücret veriyor, bir defa iş yüküyle zulmediyor, iki, üç kişinin yapacağı işi bir kişiye yaptırıyor, iki çalışma sürelerini duruma göre 2-3 saat aşarak, fazla mesai vermeyerek zulüm ediyor. Maaşını zamanında vermeyerek zulüm ediyor… Biz bu toplusal hukuk düzenini neden kurduk bu tür zulümlerden vatandaşlarımızı korumak için kurduk değil mi? Koruyabiliyor muyuz, bırakın zulmü bir madende 301 can sırf kar maksadıyla toprağa gömülüyor.. Başka bir madende sulara gömülüyor insanlarımız… Buraları layıkıyla denetlemesi gerekenler denetlemiyor, bu zulümler yaşanıyor.. Orada amirlerin, patronların çalışanlara zulüm etmesine göz yumuluyor, ölmesine göz yumuluyor.. İnsaf… Nasıl engellenir?
Önce kişisel ilişkilerde karşı tarafın hakkına hukukuna saygı duyulmalıdır. Sonra toplumsal ilişkilerde hukuk kurallarını kurallarımız yapmalıyız ki… Ahlak ve adalet üzere hem devletimizi, hem toplumsal işleyişimizi oturtabilelim.. Böylece toplumumuzda zulümleri azaltabilelim.. Her hak ihlali zulümdür, ana baba çokçukların haklarını ihlal ettiği gibi çocuklarda ana babanın hakkını ihlal ederse zulüm yapmış olur… Demek ki karşımızdakinin sınırlarına riayet edeceğiz, hakkına hukukuna karşı saygılı olacağız, hakkımızı hukukumuzu da koruyacağız ki.. Hem kişisel ilişkilerimizde, hem de toplumsal ilişkilerimizde zulüm azalsın, mutsuzluklar azalsın, daha barış içinde, daha mutlu bir biçimde kişisel ve toplumsal alanlarda yaşayalım ricamdır, dileğimdir.. Selam ve Sevgilerimle…
Fikri Adil – 4.10.2020 – vatandasfikri.com
|