ÖZGÜRLÜK DİSİPLİN DENGESİ
Özgürlük, Disiplin, Dengesi, Aynı Toplumsal Bir Olayda Kişi Hak ve Özgürlüğü ile Kişi, Toplum güvenliği Arasında ki Dengesi Kadar Önemlidir…
Ders Çalış Ben Özgürüm, Spor yap ben özgürüm, Meslek edin ben özgürüm, Uyku düzeni sağla ben özgürüm, Müziği bu kadar yüksek sesle dinleme rahatsız olanlar var, Kırmızı ışıkta geçme benim kim olduğumu biliyormusun? Şimdi bunları özgürlük adına yaparsak ne sonuç alabiliriz, bellidir… Bunlar gerçekte özgürlük müdür? Biz kendimizi, bilgisiz bırakma, mesleksiz, yeteneksiz bırakma özgürlüğümüzün şuan ki ve gelecekte ki maliyetini biliyormuyuz? Öz Disiplin, Yapmamız Gerekleri Yapmak, Yapmamamız Gerekenleri Yapmamak Üzere Sağlanır.
İçine doğduğunuz toplumsal hayat, seçtiğiniz meslek, yaptığınız iş, bir bilgi gerektirir, bu bilgili kişinin, bilgisine dayalı davranışları beklenir, buna disiplinli davranış diyebiliriz… Disiplin Özgürlük arasında ki denge aslında kişinin anlık hazlarıyla, istekleriyle uzun vadede ki planları arasında çatışmadır, bu çelişkiye dayalı denge de diyebiliriz… Bir meslek mensubu olmak istiyorsun, bunun hangi aşamalardan geçerek olunacağı bellidir… Bu aşamalarda sınavlar vardır, mesleğe yönelik eğitimler, bilgiler vardır, bunları geçecek öz disiplinimiz yoksa o mesleğin bilgisine/belgesine ulaşmamız zor olacaktır… Birçoğumuz zeki olmasına rağmen bu disiplinsizliğin verdiği sorumsuzlukla, iradesizlikle ne yazık ki ortalama zekiler kadar bile başarılı olamamaktayız… Şimdi bu iki kavrama, bilinen halleriyle, genel kabul görmüş anlamlarıyla Özgürlük ve Disipline bakarak devem edelim mi?
Özgürlük: Herhangi bir kısıtlamaya, zorlamaya bağlı olmaksızın düşünme ya da davranma, herhangi bir koşula bağlı olmama durumu…
Her türlü dış etkiden bağımsız olarak insanın kendi istencine, kendi düşüncesine dayanarak karar vermesi durumu… Şimdi bu durumlara bakalım mı? Herhangi bir kısıtlamaya/zorlamaya bakılmaksızın düşünme ve davranma denilmektedir… Düşünmek için ne gerekir bilgi, konu, merak, davranma ise bunların sonucu ise özgürlüğü hak eder… Yoksa bebekleri özgür bıraksak hangileri sağ kalabilir ki, bilgisiz kişi bebek veya ergendir. İşte özgürlük sorunu da tam bu düşünceyle başlar, otoriter yönetimler, dini otoriteler, biz kişileri kendi haline bırakmayız, bırakırsak toplumsal sorun olurlar, topluma katkı sunamazlar… İyi de kişiler sizin istediğiniz gibi olmak zorunda mı? Kişileri kendi iradeleri ve istemleri ne kadar önemli? Bu kişiler sizin bilgilerinizi ve otoritelerinizi sorgulayabilecekler mi? Eleştiri, itiraz, ret etme hakları var mı? Yoksa, ya otoriteler yanlışsa, ya bize öğretilen bilgiler günün bilgileri değilse, geçmişte üretilmiş bilgiyi tekrarlayıp duruyorsak, düşünce üzerine sürekli nakillerle düşünülüyor sanılıyorsa!!! Sorularımız cevapları bulunmuş sorularsa… Yeni bilgi, düşünce akıl üretilemiyorsa, tamda bu noktada sorun oluşur, işte otoriter yönetimlerin, düşüncelerin toplumlarını çıkmaza soktuğu yer tamda burasıdır… Disiplin derken, özgürlüğün yok olma halidir… Disiplinle devam edelim mi?
Disiplin: Bir topluluğun, yasalarına ve düzenle ilgili yazılı ya da yazısız kurallarına titizlik ve özenle uyulması durumu dediğimiz de… Özgürlük alanı nerede oluşur, o toplumun kamu otoritesi dışında sivil unsurlarla mı, toplumun yasalarının iyiliği veya kötülüğü nasıl sorgulanır? Bu özgürlüğün dışında kalan alanlar vardır, orada yaşayacaklarımızı, bize nasıl davranılacağının bilgisine dayalı olarak rızamızla girdiğimiz meslek toplulukları içinde ki disiplin bunun dışındadır… Buralara girerken zaten bizde yeteri bilgi ve belge aranır, bunlara dayalı disiplin aranır, bizde sunarak girer ve devam ederiz… Bireylerin içinde yaşadıkları topluluğun genel düşünce ve davranışlarına uymalarını sağlamak amacıyla alınan önlemlerin tümü Öğretim konusu olan ya da olabilecek bilgilerin tümü ve bunlara uyumun sonu ortaya çıkan disiplin… Bunlara uyulmadığında verilen cezalar bellidir, bu tip yapılarda bile, insanların bilgilerin, davranışların iyiliğini sorgulayamıyor ve sadece cezadan korktukları için bu bilgileri onaylıyor, davranışları yapıyorsa.. Orada kişi ve karakter kalmaz, sadece otorite vardır, onu sorgulamak ta yasaksa, otoriteler, otoritelerinin gerektirdiği bilgi ve yeteneğe göre davranmıyorlarsa, orada hak edilmeyen bir otorite oluşur, o toplum artık otoritenin oyuncağı olmuş bir toplumdur… Son olarak…
Öz disiplin bizim iç disiplinimizdir, bunun sağlanması demek bizim istediğimiz şeyleri yapmamız demektir, bunun içinde, içine doğduğumuz toplumun kurallarını dikkate alan, ama ona hapsolmadan, yanlışları yanlışlayacak, doğruları doğrulayacak bir iç disiplinle özgürlüğümüzü yaşayabiliriz… Buna sadece biz de dikkat etmemeliyiz, toplumda yanlışlara yanlış, doğrulara doğru diyecek kadar güçlü bireyler/kişiler yetiştirmelidir…
Ancak böylece kişi ve toplumla, özgürlükler ve disiplinler, sınırları arasında denge kurabiliriz. Kurmak dileğiyle Selam ve Sevgilerimle…
Fikri Adil – 16.1.20 – vatandasfikri.com
Kaynaklar
-
Editör, Erhan Arda - Sosyal Bilimler El Sözlüğü Alfa yayınları
-
|