ANLAM, OLGU İLİŞKİSİ
Anlam düşünsel bir yüklemedir ve biz bunu içsel yaparız sanırız, olgu ise dışarda bizle alakalı ve alakasız olarak gelişen olaydır, olaylardır diye düşünülür.. Bunu ister siyaseten, ister Dini/diyaneten, ister ekonomikmen, düşünün, düşünelim bir olgu var ve bunun anlaşılması için bize ulaşan bilgiler, bunlara dayalı olarak da bizde bir algı anlam oluşmakta mı, oluşturulmaktadır mı? İşte tartışma burada başlar?
Bizde algılar nasıl oluşur, içine doğduğumuz toplumun hayatı, dünyayı okuma kültürüne, algısına göre, son zamanlarda ise ikna, algı laboratuvarları aracılığıyla oluşturulmaktadır. Bu amaçlı algılar ile olgu, olay oluşacak anlam arasında ki farklılıkların oluşması üzerinden aynı olay üzerine çok değişik bakış acılarının oluşarak, bunun topluma yansımasını çok yoğun bir şekilde yaşıyoruz… Bu nedenle bize ulaşan her haberi, her bilgiyi kısmen de de olsa şüpheyle karşılamalıyız ve bize belki amaçlı olarak verilmiş düşünceleriyle başka kaynaklardan da bu haber ve bilgileri incelemeliyiz ve olgu haber, alam arasında ki ilişkiyi dengeye, gerçeklik dengesine oturtmalıyız ki.. Duyularımızla oynanarak, adeta algı uyuşturucuları zikredilerek olgular, algılar, anlamlar arasında ki ilişki bozularak biz de başkalarının istediği, amaçlarına hizmet edecek algılarla, olaylara bakışımız oluşuyorsa… Bunlara dayalı olarak bizde başlarının anlamalara müdahaleyle anlam oluşturmaya amaç edinildiğini biliyoruz.. Öyle ki..
Bir kişi, kurum, ülke, Toplum için lüzumundan fazla olumlu, lüzumundan fazla olumsuz algı yaratıldığına tanık oluyoruz… Bunu uzun vadede yapıyorlar, bir toplum için olumsuz bir algımı yaratılmak isteniyor? O toplumun kayda değer değmez bütün olumsuzlukları iletişim kanalları aracılığıyla sürekli bize ulaştırılıyor. Bir ay önce unuttuğumuz ama kırıntılarının bir kenarda kaldığı olumsuz bilgi üzerine yeni bir olumsuz bir haber ve bilgi ile eski kanaatimiz güçlendiriliyor, o toplumda olan iyiler gizlenerek, kötüler bize sık sık ulaştırılarak o toplumla, toplulukla, kişiyle ilgili dini, siyasi, kültürel itibar linçleri yapılabiliyor… Örnek vermek gerekirse, hepimiz unuttuk ama hemen hatırlayacaksınız…
Körfez savaşı esnasında Saddam Hüseyin efsaneleri, kıymet topları, nükleer silahları, kimyasal gazları (Bu Doğru) üzerine sık sık olumsuz haberlerle bizde bir algı oluşturuldu… Bu geçekte böyle miydi, olmadığı ortaya çıktı, ne kimyasal silah depoları, nede nükleer silahlar, nede kıyamet topları bulunamadı… Ama o ülke işgal edildi ve dünya da oluşturulmuş yanlış algıya dayalı olarak o işgale sessiz kaldı, kaldık.. Bir örnek de ülkenizden verelim yok iki örnek verelim ve yazıyı bitirelim..
Biri daha yeni 6-7 yıl önce yapılmış olan Ergenekon ve balyoz operasyonları yapılabilmesi için medya, siyaset aracılığıyla bir iletişim, haber, bilgi fırtınasına tutulduk… Genel Kurmay başkanı terör örgütü mensubu olarak gözaltına alınırken bile sessiz kaldık… Sadece biz değil yöneticilerimiz bile bu algı operasyonuna maruz kaldılar, aldatıldılar… Sonra bunların hepsinin uydurma delilerle yapıldığı yüksek mahkemece belirtildi… O zaman bu operasyonları destekleyenler olgu ile algı arasındaki ilişkileri bozulmuş başka amaçlara hizmet etmiş kişiler olarak değerlendirilebilir mi? Sonra ki örnek ise..
Türban gerili yaşandığı anlar, baş örtüsü takılırsa laik eğitim, sistem, cumhuriyet, devlet, millet beka sorunu yaşar algısı bir yanda yaratıldı.. Diger yanda da bu örtü takılmazsa dinden çıkılmış sayılacağı havası yaratılarak, olgu ile algı arasında bağ koparılarak, toplumsal algılarla oynanarak ve gerilimlerle amaç edinilen sonuç alındı mı, bilmiyorum.. Diyorum ki…
Her olgu, olay ve algıda gerçeği topluma anlatmazsak yanlış bir olgu, algı yaratılarak toplum olarak yanıltılabiliriz.. Bu kimi kez din kullanılarak, kimi kez siyasal ideolojiler kullanılarak, kimi kez tarihi olaylar kullanılarak olgular olaylar bizde yanlış algı, kanaat oluşturmaya dönük kullanılabilir.. Bu bilinçle olgular üzerine düşünelim, akla, mantığa sunulan bilgilere, algılarımıza sahip çıkalım ki algılarımızla birlikte aklımıza, anlamamıza da, düşüncemize de sahip çıkmış oluruz... Bu konu üzerine daha detaylı düşünmek için bilgilenmeyi önererek… Algılarımıza sahip çıkmak aslında aklımıza sahip çıkmaktır düşünceleriyle.. Selam ve Sevgilerimle..
Fikri Adil –16.12.18 vatandsfikri.com
|