KÜLTÜR İKTİDARI, KÜLTÜRÜN İKTİDARI
Bizim, bildiklerimiz zihinsel ve davranışsal etki eder, bu bildiklerimiz bizim ürettiğimiz bilgilerse bizim kültür, başkalarının ürettiği bilgi ise evrensel kültür olur… Biz üretilen bilimsel bilgilere dayalıysa, kimin olduğuna bakmadan bilmeliyiz…
Biz evrensel kültür dairesi içinde kendimizi bir yere konumlarız, 1200-1300 yıldır biz Müslüman kültürün içine kendimizi konumlamışız.. Bu kültüre dayanarak ahlak ve adalet düşünceleri ve davranışları ortaya koymuşuz, koymalıyız, kişi davranışlarında bu çizgilere göre ahlak ve adalet ölçüleriyle davranırsa, bu kültürün kişisi olabiliriz… Oluyormuyuz, olabildik mi? Buna siz cevap verin, olmuşsak nasıl olmuşuz, olamamışsak neden olamamışız siz üzerine düşünürken ben yazmaya devam edeyim…
Başlığa dönersem, Kültür iktidarıyla, Kültürün iktidarı çok farklı şeylerdir, aradaki fark nedir derseniz, ben size yukardaki sorular üzerine durup düşündünüz mü, hatırlatmasıyla şunu derim…
Kültür iktidarı kendi kültürel yorumunu iktidara taşımaktır ki, bu genel olarak başka vatandaşlarının kültürel alanının da devletin gücüyle daraltılmasına dayanırsa ki… Genel olarak öyle olur… Toplumda siyasal, ekonomik çelişki ve çatışmaların yanına birde sosyolojik çatışma ekler ki… İç çatışmaların genellikle bu üç ayağın tamamlanmasıyla, toplumun fertlerinin aidiyet duygusunun yok olmasının da artmasıyla, toplum çatışmaya açık hale gelecektir… İşte bu nedenle siyasilerimiz sosyolojik siyaset yapma yerine sosyologları dinlemelidir… Evet, net söylüyorum, toplum demokratik sınırlarda kalır, düşüncesinin iktidar olması yolunun tıkanmadığını gördükçe, siyasal çatışmaları demokratik hukuk sınırlarında tutar… Yani kontrollü siyasal bir çatışma yaşanır, iş şiddete kaymaz… Ekonomik çelişkiler mesela günümüzde o kadar artmıştır ki bir yan çok zengin, bir yan çok fakir, orta da olan vatandaş kitlesi de, bu fakir zengin uçurumunu azaltamayacak kadar, bu grup da fakirleşmiş ve gelir dağılımındaki eşitsizlik zirve yapmıştır… Yani toplumumuz ekonomik sorunlar üzerinden de yoğun bir baskı yaşamaktadır… Bu baskıyı azaltmanın yolu, üst gelir grupların vergisini artırmak, aşağıdakilerin vergisini azaltmak, gelirini artırmakla mümkündür… Ben bunu da geçtim, konu önemsiz bulduğumdan değil, kültür iktidarını kurmak demek, siyasal ve ekonomik çelişkilere yeni bir çelişki daha eklemek demektir ki… İşte bu noktada toplumu kimse bir arada tutamaz, kimse derken hiçbir otorite, devletin gücü ne olursa olsun, ancak vatandaşları bir arada tutanak neden devletin, yasaları, icraatları vatandaşlarının rızasına dayanması olacaktır… Devlet, vatandaşlara hizmet etmek için kurulmuş bir mekanizmadır, bu mekanizma büyümüş, kutsanmış vatandaşı kendine hizmet eder hale getirmiştir. Bunu siz yorumlamaya devam edin devletin yasaları vatandaşların rızasına dayanmıyorsa o devlete ne denir? Çok soru soruyoruz değil mi, sorusuz da düşünülmüyor ki… Her neyse Kültür iktidarıyla kültürün iktidarı arasındaki farkı anlamaya çalışarak yazıya son verelim mi?
Kültürün iktidarı şöyle cereyan eder, etmelidir, toplumda bir kültür vardır, bu kültürün farklı algıları vardır, ister dini, ister siyasi kültürün birçok yorumu vardır? Nasıl yani, bir dini yorumşıhının yorumunu önemser, başka bir dini yorum sünneti önemserken, daha başka bir dini yorumda Kuranı önemser, Kuran kişisel hayatlara alan bırakırken, şıhın yorumu, sünnete dayalı dini içtihatlar, Kuranın indiği toplumun dilini, foklorik kıyafetlerini, o toplumun şekli duruşunu önemser… Kuranı ilkeler ise daha çok ahlak, adalet, iman, salih amel, iyi, doğru, hakikat güzel olanı arama, bunu inancına kültürüne eklemeyi önemser… Bütün bunlar dini kültürün kişilere, vatandaşlara farklı, farklı yansır… Siyasal taraf gelince ise… Abi dur artık, yazı uzadı gitti… Siyasal düşünceyi tekliğe indirmenin toplumsal çatışmaya neden olduğunu anlatmayım mı?
Evet, siyasal sistem içinde siyasete farklı bakış acıları vardır, kimi siyasal modellemelerin sermayeyi, zenginleri öncelediği, kiminin emek, yoksul öncelikli modeller geliştirdiği bildiğimiz konulardır… Şimdi biz bunu kültüre dayandırır da iktidara şu modeli taşırsak, diğer modeli savunanların iktidar olma yolunu kültür dışı ilan edersek, ne olur? Bizim ilk güçsüzlüğümüzde isyan çıkar toplumsal çatışma başlar, toplumun iktidarı ele geçiren tarafı devlet destekler, diğer tarafını da başka oyuncular, şer güçler, dış güçler destekler… Allah korusun…
Kendi toplumsal düzenimizi kendi ellerimizle bozarız, amaç önce kültürü toplumsallaştırmak, bunu da kişisel rızaya dayandırmaktır, kısacası toplumsallaşırken kişisel alanları işgal etmemektir… Kültürün iktidarı, iktidarın sınırının devleti idare etmekle sınırlı olduğunu, burada devlet vatandaş ilişkisi sırasında devletin sınırı ile vatandaşın sınırlarına çok dikkat etmeyi gerektirir… Böylece kültürlü kişilerin oluşturduğu siyasal ortamın, kültürün iktidarı değil taşıyıcısı olabileceği umut edilir… Kültürle, (Kültür nedir bizim ve insanlığın toplamından yaşamsal amaçlar ve araçlar çıkarabilmektir.) donanmak ve davranmak dileğiyle… Selam ve Sevgilerimle…
Fikri Adil --- 6.10.18 --- vatandasfikri.com
|