AŞK’I UNUTMAK! AŞK TARAFARINDAN TERK EDİLMEK
(Aşkperes)
(İnsan için en büyük terk ediliş, aşkın terk edişidir. F. Adil)
Aşk unutulursa ne olur, hemen kestirmeden cevap verelim, yarım oluruz, desene o zaman o kadar yarım insan? Aşkı unutmuş ve mutsuzluğunun kaynağının aşksızlık olduğunu bilmiyor. Kendimizi de işin içine katayım bilmiyoruz… Aşkı neden unuttuk, çünkü sevmeyi unuttuk, sevmeyi neden unuttuk güvenmeyi unuttuk, güvenmeyi neden unuttuk, basit, basit anlık çıkarlar için insanları kandırdık istismar ettik, kandırılan insan, insana güvenmemeye başladı… Sonuç birbirini besleyen bir kısır döngünün içine düştük, sevgisizlik, güvensizlik, aşksızlık birbirini besledi ve ortaya çıkan duygusuzluk, bizim yarım olmamıza, mutsuzluğumuza neden oldu… Bakıyorum da varsılda mutsuz, yoksul da mutsuz, aşkı unutursak, oda bizi unutur ve mutsuzluğa terk eder… İnsan için en büyük terk ediliş aşkın terk edişidir, Allah bizi aşkla ayrılığımızdan korusun… Onun yerini ne para, ne mal, nede başka bir şey dolduramaz… Neden?
Aşkla yapmadığımız her şey bize yük olur, ağır gelir, aşkla yaptığımız her şey bize yük olmamışken, haz verir, aşığın, maşukla geçirdiği bir an, başka bir yerde geçilen bir ömre bedeldir, diye işte bunun için söylenir. Biz bu aşkı unutursak, oda bizi unutur, onun için kendimize aşk hedefleri koymalıyız, bu nereden çıktı demeyin, unuttuğumuz, uzaklaştığımız şeyi hatırlamak, aramak, bulmak, yaşamak için Biraz aşkperes olmak gerek… Aşkperes nasıl olunur? Hemen cevap vereyim, her şeyi aşkın gerisine atarak, birçok şeyden vaz geçerek, aşkı seçerek olunabilir… Yapılabilir mi? Evet, yapanlar var, Yapılamaz mı, evet, yapamayanlar var…. Bunun için biraz cabaya ihtiyaç var, yok yok ciddi cabaya ihtiyaç var, aşkperes olmaktan biz o kadar uzaklaşmışız ki, gerisin geri, aşktan yana dönmeli ve paraya ulaşmak için yaptığımız fedakarlığın iki katını yapmalıyız ki ona ulaşabilelim… Aşk paradan kaç kez daha çok değerliyse, değerli olduğu tartışılmaz, işte o kadar daha caba gerekli ona ulaşmak için… Aşk üzerine biraz daha düşünelim ve ne yazarsak yazalım aşkı tam anlatamayacağımızı bildiğim için… Aşk anlatılmaz, Yaşanır, insanın yaşaması lazımdır…
Aslında aşk burnumuzun dibin de, biz onu çok uzaklarda aradığımız için olsa gerek, bulmakta zorluk çekiyoruz… Kimi insan, maddi şeylere aşık olur, kimi insan siyasal düşüncesine, liderine aşık olur, kimisi sanatına aşık olur, onunla kendini ifade eder, kimi insan doğaya aşık olur onunla kendini bulur, kimi insan ailesine aşık olur, onlarla kendisini bulur, kimi insan bir kadına//erkeğe aşık olur, burada aşkı bulur, kimi insan Tanrısına Aşık olur, işte bu insan aşk ateşiyle yanarak pişmeye, olmaya devam eder… Görüldüğü gibi aşk seviye, seviyedir, bir üste geçmek için, alttakinden vazgeçmek gerekir… Aşk için nelerden vaz geçebiliriz? İşte bu soru, can alıcı bir soru…. Şimdi bağlı olduğumuz, yok yok, modanın, magazinin, imajın, reklamla yaratılan sahte dünyanın bağladığı o sahtelikten kurtulup gerçek aşka bağlanabilirmiyiz? Çok zor görünüyor, aşk bizden büyük bir bağlılık ister, aşk biraz bencildir, başka şeylere bağlanmayı asla kabul etmez, kendisiyle başka şeyleri kıyaslanmayı kabul etmez, kıyaslandığında da çeker gider… Biz son zamanlarda başka şeylerle aşkı çok kıyasladık, aşkın bizi terk edişi bundan mı, yoksa aşkı küstürdük mü? Aşk zaten çok çok hassas bir yapıdadır, mesela eliniz de güzel mi, güzel bir kelebek olsun, sıkı sıkıya tutarsanız kelebeği öldürürsünüz, bırakırsanız ise kaçar, işte aşk bu kadar hassastır… Aşkı anlamak, aşka meramımızı anlatmak için aşkça konuşmak gerekir… Ne kadar aşkça biliyoruz, onu bilemiyorum… Son olarak aşk üzerine, üzerine şunu söyleyebilirim… “Aşk, Bir Tutku Suyudur, İç İç Kudur”… Şaka şaka…
Aşk bizden tutku ister, tutkuyla bağlanmak, tutkuyla ilgi bekler, tutkuyla beslenmek ister, aşkın açlığı tutkuyadır.. Tutkuyla sevmek, tutkularla bağlanarak hepimize aşkı yaşamak//yaşatmak nasip olsun dilerim… Selam ve Sevgilerimle…
Fikri Adil – 4.6.17 – vatandasfikri.com
|