BAĞINI KOPARAN İNSAN
İnsan, hatta tüm canlılar bir bağlar zinciriyle doğar, bir düşünür insan özgür doğar der, sonra tüm bağlar onu bağlar der, ama ben tercisini düşünüyorum, insan bağlarla doğar, bağları aklıyla, bilgisiyle aştıkça özgür olur… Konumuz bağlar ve bizi ne bağlar, bağımız nasıl kopar, kopan bağı nasıl onarabiliriz, onarmalımıyız?
Örnegin ben doğduğumda, doğduğum kadın anama, doğduğum toplum Türk topluma bağ içinde doğarım, değil mi? Sonra bir din bağını bana anlatırlar, bu dinin sembolleri, kutsalları, ritüelleri vardır, benden bu bağın göstergesi olarak bunlara uymam beklenir… Birçoğumuz bunları sorgulamasız kabul ederiz, uyarız, aramızdan bunları sorgulayanlar çıkar, bunlara karşı toplum nasıl davranmalıdır? Buna din kendisi cevap verir, senin dinin sana, benim dinim bana diyerek… Başka bir dini bilgi daha vardır, Nuh Peygambere, tufan çıkacağı bilgisi verilmiştir, gemisini yapar ve oğlunu gemiye davet eder, oğlu bu daveti mantıklı bulmaz, davete uymaz ve tufan da boğulur… BU mecazi boğulma da olabilir, bagı kopan zorlu yaşamda boğulabilir… Biz kişi ve toplum olarak, o kişinin kendi tercihidir diyebiliyormuyuz, yok… Yani insan bağlı doğar ama bağlarını koparma hakkı vardır, bu hak toplumlar tarafından tanınmalıdır… İyide din sadece ibadet önermez, sadece cennet vaad etmez, din ahlak, adalet, doğru, iyi olanı yaparak sratilmüstagim üzere yaşamayı, dünyayı cennete çevirerek hesap gününe hazırlanmayıda öğütler.. Ne kadar uyabiliyoruz bu öğütlere, ben en çok dindarım diyenlerin bile genellikle uymadıklarına tanık oluyorum… Hem sadece takke, tesbih, cübbe dini söylem, biraz da ibadet ile kendini çok dindar gören ve görünen, hemde ahlak ve adalet üzere insanların mutluluğuna, huzuruna katkı sunacak iyi şeyler yapma, faydalı bir mümin olma konusunda eksiklik içindeysek şeklen bağlı olsan, olsak ne yazar… Bağlı olsan ne, bağlı olmasak ne? İlkesel olarak bağımız zaten kopmuşsa… Toplumsal bağların kendince yeterli olmadığını fark edip farklı bağ arayanları kafir ilan etmek yerine dinin önerdiği iyilik, fayda, paylaşma, yardımlaşma, dayanışma, sevgi, saygı, hoş görü gibi toplumsal bağı güçlendirecek ilke ve değerlere ne kadar uyuyoruz diye bakmalıyız kendimize… Baktık mı, aynayı kendimize tuttuk mu, son bir yıl içinde sadece dinin ögütü diye ihtiyacı olan birinin ihtiyacını giderdik mi? Yoksa, rica ediyorum, kimseyi kafirlikle bari suçlama, suçlamayalım… Dini bağ böyle, ya diğer toplumsal bağlar nasıl?
Aile bağına bakalım mı, kaçımız hala ailemizin yanında yaşıyoruz, yeni bir aile kurarak ayrılanlar, iş, rızık peşinde koşarken ayrılanlar, eğitim için ayrılanlar, ailesiyle anlaşamayıp ayrılanlar derken, bunları cogaltabiliriz… Demek ki bu bağda daim değil, zamanla değişiyor yani insan bağlı doğar, bağlarını zaman, zemine bağlı olarak, akla yatkın bir şekilde çözer… Bütün imkanlarına rağmen hala aile bağını devam ettiriyorsa orada yine bagı koparma hakkına rağmen devam ettirme iradesi ve gönüllük var ise yine özgürlük var demektir…
Vatandaşlık bağına bakalım mı, bu hukuki bağdır, anayasaya dayanır, devlet ile yapılan bir sözleşmedir anayasa, bu bağı koparma özgürlüğü varmıdır? Evet vardır, bunu çok zaman devlet yapsa da bazen vatandaş da yapar devletin vatandaşlığından ayrılır, nasıl ayrılırlar… Artık devletini yönetenlerin adaletin umutlarını kesmişlerdir, iktidar değişikliği de mümkün görünmemektedir, kültürel toplumsal aidiyet duyguları artık bir arada tutmamaktadır, işte bu nedenle sığınmacılık ve göçmenlik denen şey ortaya çıkar… Bu kendi vatandaşlığından başka vatandaşlığa veya vatansızlığa göçüştür aslın da… Demek ki bütün bağlar kopar, akıllıca kopuşlar la kopsun, yada inisiyatifimiz dışında kopmasın dileyerek…
Akılla kopuş ne demektir, aileden mi kopmak gerekiyor, eğitim için kopabiliriz neden daha iyi olacağı için… Akıl bilgiyle işler, bu bilgiyi düşünceyi ifade edemezsek bunalım yaşarız, yaşamamak için kopmalar gerekebilir… Yeni aile kurmak için kopabiliriz neden aile oluyorsun, daha iyi yaşayacağını düşünüyorsun… İçine doğduğun aileyi unutmayarak, onlarla gerektiğinde dayanışma sağlayarak kopabilirsin, akıllıca kopuşlar nasip olsun…
Bir ülkenin vatandaşısın, başka bir ülkeye mi gideceksin, neden, bu toplum senin kendini gerçekleştirme fırsatı vermiyor mu, yeteri kadar burada kendini gerçekleştirmek için caba sarf ettiğini düşünüyormusun, içine doğduğun toplum sana hayata sunacağın katkılara engel mi oluyor? Öncelikle içine doğduğun topluma katkı sunma amacına rağmen olmuyorsa.. O zaman içinden çıktığın toplumu unutmadan, vatandaşlık değiştirme zorunluluğun yoksa değiştirmeden sana kapılarını açan toplumla bağ kurabilirsin ve orada yapma, icat etme, hataya katkı sunma imkanların olacaksa git katkılar sun… Örnegin birçok bilim insanımız bizle bağını kopardı, Allahtan gönül bağları devam ediyor, Allahtan gönüllerini çok kırmamışız… Örneğin Aziz Sancar Nobel ödülü aldı, herkes ilk acıklamasını merak ediyordu ve o şöyle dedi, ben bu noktaya T.C devleti, Türkiye toplumu sayesinde geldim, Türkiye toplumuna teşekkür ederim.. Sonra Almanya da aşıyı bulanların da bizden birileri olması bizi sevindirdi, bakın bu sevinçler ekonomik değil duygudaşlık işleri… Bize katkı sunanları, unutmama işi ise vefa işleri derken.. Son olarak..
Baglı doğan insan bağlarını koparacaktır, bu kopuşlara bir şartla iyi bakabiliriz, daha iyi arayışına dayalıysa eyvallah, kop gitsin… Ama ister senin için, ister içinden çıkılan toplum için daha iyi olmayacaksa, bu kopuşlara ne gerek var ya… Mevcuttan ancak bilgiye dayalı, sorgulamalarla, daha iyi arayışı için kopabiliriz… Şunu unutmayalım toplumları tarihleri, kişileri anıları ayakta tutar, kopmayla yok sayma farklı şeylerdir, anıları yok olan kişileri alzaymır hastalığından tanıyoruz, toplumdan kopan kişileri de alzaymır gibi tepkiler verebilir… Tarihinden kopan toplumlar da alzaymır gibi anısız kalırsa, kopma işi çok dikkatli, bilgiye dayalı önü, sonu iyi hesaplanmış , ayrılanında ayrılınanında iyi olacağı konusunda anlaşmalarıyla yapılacak kopmalar aslında esnek, yumuşak kopmalar olacaktır.. Kopmalarımız böyle olsun, kopuşlarınız daha iyi arayışına dayansın ve daha iyi, daha güzel, daha doğru, daha mutlu olunsun dilerim… Selam ve Sevgilerimle…
Fikri Adil – vatandasfikri.com – 12.12.20
|