UYUMUN KÜLTÜRÜ
((Kültürün Duruma, Durumun Kültüre Uyum Sorunu))
Her durumun bir kültürü vardır, fakirliğin kültürü ayrıdır, zenginliğin kültürü ayrı, doğal hayatta yaşarken başka bir kültür vardır, şehir hayatında yaşarken başka bir kültür… İster buna duruma uyumun kültürü, diyelim veya kültürün duruma göre reformu diyelim, ama bu durum üzere düşünelim…
Fakirle, zengin bir değildir, biri parayı sadece ihtiyaçlarını karşılamak için kullanır, ekmek alır, süt alır, patates, soğan alır… Parası az olduğu, için para kültürü edinme gereği bile duymaz, nereye ne vereceği bellidir çok zamanda yeni para gelinceye kadar parasını yetiremez… O zaman fakir için parasızlık kültürü olmalı, az parayla nasıl yetinirim kültürü, işte ben buna duruma uyum sağlama diyorum… Zengin ise çok parası olduğu için çok harcar, lüks harcar, gerekli harcar, gereksiz harcar… Kendi ekonomisi bunu götürebilir, içinde yaşadığı toplum ekonomisi bunu götürüyor mu, bunu düşünmez bir zenginse, toplumuna katkı sunmak yerine zarar vermeye başlar… Zengin içinde yaşadığı topluma nasıl katkı sunar, bir çalıştırdığı kişilere hakkı olan maaşı vererek, iki vergisini vererek, üç hayır hasenat işleri yaparak, dört yeni yatırımlar yaparak… Bir zengin bunları yapmıyorsa zenginliğe uyum sağlayamamış demektir, zenginlik kültürü yok demektir… Şimdi gelelim doğa ve şehir hayatlarına…
Dogada yaşamakla şehirde yaşamak, gerçekte çok farklı, biri çok güvenlikli, biri çok riskli bir defa, birin de ihtiyaçlarını marketten alırken, diğerinde doğal hayattan karşılaman gerekmektedir… Birinde sorunu paranla diğerinde sorunu yeteneğinle, gücünle çözersin… Birinde teknolojiden, kalabalıktan uzak yalnızken, diğerinde her türlü teknolojiyle ve kalabalıklarla iç içesin.. Birinde kuralı doğa, sen koyarken diğerinde kuralı şehir hayatının kuralları yasalar koyar… Onun için her nerede yaşamayı düşünüyorsan onun gereklerini bilmeli, ona göre bir durum kültürü edinmeliyiz, yoksa uyum sorunu çıkar, ne şehirde nede doğada yaşayamayız… Kadın erkek ilişkilerinin de bir kültürü vardır, buna da kısaca değinerek yazıya son verelim mi?
Kadın ve erkeklere toplumun geleneksel kültürü bir durum, konum biçmiştir, bu tarihin bir dönemi için geçerli olabilir… İnsanlar kültürlerini yaşadıkları coğrafyadan, ortamdan aldıkları gibi, biraz da Dinlerinde Diyanetlerinden, geleneklerinden ve kadim kültürlerin felsefelerinden de alırlar… Şimdilerde farklı kültürler birbirini etkilemekte, çok hızlı alışveriş yapmaktadırlar, bunun nedeni ulaşım imkanlarının verdiği gidiş, gelişler, iletişim imkanlarının verdiği haberdar oluşlar, bilgiye ulaşma imkanlarının artması diyebiliriz… Örnegin A – kültürü kadının sosyal hayatta görünmesini istemiyor, B- kültürü kadının sosyal hayatta daha çok görünmesini istiyor… Sosyal hayatta görünemeyen kadın diğer kültüre öykünecektir, uzun vadede bu kültür onun yetiştirdiği çocuklara yansıyacak ve kültür yeni bir durumla karşılaştığı için dönüşecek, değişecek yeni durumu kabullenecek ve yeni durum uyum durumu olacak… Tabiki bu durumları kültürün entelektüelleri önceden hisseder, kültürünü kültür dairesi içinden reformlarla değişimi sağlarsa, kültür kontrolsüzlükle değil kontrolle uyum sağlamış olacaktır… Aynı şey toplumların kadın ve erkeğe biçtikleri cinsel rollerde de farklılık göstermektedir, bir kültür kadını daha çok baskılarken, iffet koruma işini sadece kadına vermiş, yüklemişken başka bir kültür bunu daha eşit dağıtmış olabilir… Amaç, insan mutluluğu ise, hangi kültürün insanları cinsel doyumu, tatmini daha çok yaşıyorsa ki, bu aşağı yukarı araştırmalarla belli olmaktadır… Yaşayamayanlar, yaşadıklarından tatmin, mutlu olmayanlar, diğerlerine özenmeye başlıyor ve kültürün değişimini zorluyorlar… Buradaki hakim anlayış dirensede, direnmesede yeni durumu gören kültürün ferdi, doğasına, fıtratına daha uygun olan yeni duruma yöneliyor… Bunu kontrollü yapabiliyormuyuz, yapamıyormuyuz, sorun burada, kontrollü yapamazsak bir kültür seli ile karşı karşıya kalırız… Üstelikte bizim coğrafyamız buna çok müsait, Yunan, Romai Bizans İslam, Osmanlı Türk kültürleri gibi kadim kültürleri doğduğu yerde yaşıyoruz… Sonuç olarak…
Demem ok ki, her mevcut durum, her yeni durum bizde ve kültürümüzde bazı etkiler yaratmaktadır, bu etkileri önceden fark ederek, gerek direnmek, gerek uyum için önlemler almak üzere, bazen durumu kültüre, bazen de kültürü duruma uyumlu hale getirmek gerekmektedir… Umarım kişi ve toplum olarak başarılı oluruz, yeni durumlara kültürümüzü hazır eder, daha yumuşak geçişler yaparız… Selam ve sevgilerimle…
Fikri Adil --- 29.7.18 --- vatandasfikri.com
|