ELEŞTİREL SAGLIK/SAPKINLIK
(Eleştiri Sınırlarının Aşılması)
Eleştirinin iki ayağı, biri eleştiren ve itirazı, ikincisi eleştirilen ve konusu, bu ikisi arasında eleştiri başladığın da bir iletişim doğar…. Bu iletişim sağlıklı olabilmesi için eleştirenin de eleştirilenin de sınırlarını bilmeleri gerekir… Bu sınır nedir? Bu sınır mesela sizin bir ürününüz eleştiriliyorsa, eleştiri o edebi ve sanatsal ürün üzerine yapılır… Sizin sanatsal, edebi ürününüz, siyasi bir projeniz düşünceniz, biri tutup da kişisel bir mahrem alanı eleştiri ortamına taşıyorsa ki, genel olarak ülkemizde böyle olur, buna sapkın eleştiri diyebiliriz… Baştan eleştirinin eleştirisini yaptığımız için şunu hatırlatmakta, fayda var olduğunu düşünüyorum… Eleştiri lüzumlu, lüzumsuz, sapkınca da yapılsa engellenmemeli ve eleştirinin gücünden mahrum kalınmamalıdır.
Sapkın eleştiriye bir örnek şöyle verilebilir, mesela benim bu yazımı eleştiren birine ben şöyle diyorsam, sen zaten alkol alıyorsun, sen kâfirsin diyorsam yine kacak güreşiyorum ve sapkın bir eleştirel faaliyet içindeyim… Biz de genellikle ne eserle, nede konuyla sınırlı tutulamaz eleştiri…. Hemen kişisel hakaretler ve saldırılar başlar, karşıdakinin ve grubunun tarihsel olaylar içinde ki yanlışları hemen tartışmaya, eleştiriye dahil edilir…
Aslolan eleştiri, Kritik, Araştırma, İnceleme, sonucu üzere bilinen ürün, proje, düşünce üzerine görülen eksikliklerin çözümlerini konunun, olgunun sahiplerine sunmaktır…
Eleştirel sapkınlığın diğer ayağı da, eleştiri sınırları içinde dahi olsa hakaret gibi algılanarak, saldırıya geçilmesidir. Eleştiri başkaları bizim ürünümüz ve düşüncemiz hakkında ne düşünüyora, acaba bizim düşüncemizde, ürünümüz de eksiklik varmı ya, cevap bulabilmemiz için gerekli bir düşünce faaliyetidir…
Niteliği, kalitesi ile eleştirilen hem düşünceye, hem ürüne, hem de kişiye, hem topluma katkı sunar, aslında ciddi eleştirmenler yetiştirmeliyiz. Eleştiren ve eleştiren arasında ki niteliksel eleştiri, karşılıklı birbirinden bir şeyler öğrenerek karşılıklı katkılar sunma eylemi demektir.. Bunun için de karşılıklı güvene dayanan ve sağlık iletişimle sağlıklı eleştiri mümkündür…
İyi niyetle ve samimiyetle yapıldığı hissedildiğin de sanırım eleştiriye sapkınlık derecesinde tepki verme malataptasyona( Toplumsal uyuma ve gelişmeye engel olan kültürel olgu) neden olduğunu anladığımız da, buna neden olan kültürünü de aşacağız…
Tartışma da eleştiriyse, Önce dinleriz sonra şunları şunları söylüyorsun değil mi dedikten, anladığımızı karşı tarafa belirttikten sonsa, sözleriniz de, düşünceleriniz de, şöyle güzellikler ve nitelikler olmak üzere şu, şu eksiklikler de var dersek, katkı sunan eleştiri yaptığımızı karşımızdaki anlayacaktır...
Devamında ise karşı tarafın konusunu durumunu değerlendirmenin yanı sıra değerlendirmenizin de değerlendirmeye, yani, eleştiriye acık olmasını kabulle de eleştiri gerçek anlamda değer kazanacak ve önemi üzerine toplumsal bir mutabakat sağlanacak düşüncesindeyim…
Eleştiri olaylar, durumlar, sorunlar, çözümler üzere doğruyla, yanlışı ayırabilmek, içinde yapılır, bunun için olayı, konuyu, söyleneni, ileri sürülen önerileri, tezi derinlemesine anlamak sağlıklı eleştiri mümkündür… Sırf muhalefet olsun diye eleştirmek sapkın eleştiri tuzağına düşmek demektir… Eleştirinin bir bilgisel tabanı, bir sınırı olması lazımdır.
Eleştirinin en önemli ayağı kritik etme ve doğru ile yanlışı ayırma ise, eleştiri bir dinleme tanıma ayırma cabası ise, Eleştiri hakarete, saldırıya dönüşmemeli konuyla eleştiriye konu olan düşünce ile sınırlı olmalı, kişisel inatlara ve ön yargılara düşülmeden eleştiri yapılması gerekir… Bunun için eleştiri, ret etme değil eleştirileni, anlama ve katkı sunma cabasıdır…
Bir eseri okursunuz, o eser hakkın da bir düşünce beyan edersiniz ve bu yaptığınız eseri derinlemesine okuma ve anlama sonucu ortaya çıkar, eleştiri bilgiye dayanmadıkça etkisiz ve sağlıksız olur.
Aslında eleştiriye hem kişi olarak hem de toplum olarak muhtacız, biz nasılız, bizim düşüncemiz nasıl, bunu eleştiriyle öğrenir ve bizde kendi durumumuzu gerçekçi bir eleştiriyle öğrenir, ölçebiliriz, eksikliklerimizi gidererek, gücümüze güç katarız…
Toplumda yerleşen genel kanıya göre, itiraz etmekle eleştiri karıştırılır, oysaki farklıdır, biz eleştiriyi hep itiraz etmek olarak algılarız… Eleştiri kişiyi hedef almaz onun eserini konusunu hedef almaz eleştirenin tespit ettiği eksiklikleri ele alarak daha iyi nasıl olura cevap aramaktır.
“”Eleştiri daha iyiyi arama sanatıdır. Fikri Adil””
Biz eleştiriyle terbiyeyi ile karıştırıyoruz, hatta biz eleştiriyi karşı tarafa haddini bildirmekle de karıştırıyoruz ve ne yazık ki bunu sapkınca yapıyoruz… Eleştiri ne terbiye etmektir, ne karşı tarafa haddini bildirmektir… Düşüncedeki eksiklikleri, tespit etmek ve katkı sunmaktır…
Belirli bir dünya görüşünü belirli bir insan faaliyetini iyiliğini iddia ediyor ve bunun tersi bir davranış sunuyorsun… Bu tavır kişisel de olarak eleştirilebilir… Yani tutarsızlıklarımız eleştirilebilir… Biz buna kişisel olarak arkadaşımızın dostumuzun iyi olması için onun yapmadığı şeyleri yapma önerisi olarak ele alalım ve bize karşı yapılan uyarıları böyle anlayalım ki karşıdakinin bize katkısını engellememiş olalım… Şunu şöyle yapsaydın daha iyi olurdu sözünü dinleyelim…
Eleştiri hakkında o kadar çöz söylenecek güzel söz var ki, bize neden bu kadar sevimsiz geliyor derseniz, işte bu sapkın eleştirilerin toplumumuzda ağırlıklı oluşundan diye biliriz…. Örneğin, eleştiri, konu, söz düşünce ve bunlar da ki güzelliklerin, doğruların, iyiliklerinin yanı sıra, eksikliklerinin de bunların sahibine sunulan bir değerlendirme faaliyeti olduğunu karşılıklı eleştiren ve eleştirilen bilirsek… Eminim eleştiriyi baş tacı yaparız…
Bizde güçsüzse, zarar gelmeyeceğini bilirsek sapkınca eleştiririz, ya güçlüyse? Otoritelerin, güçlülerin eleştirilememesi ise ciddi toplumsal sorunlara neden olduğunu hepimiz görüyoruz, biliyoruz zararlarını kayıplarını toplum olarak yaşıyoruz… Bu otoriteler genel de toplumu ilgilendiren kararlar alırlar ve yanlış kararlarında hepimiz zarar görürüz o zaman bu kararların eleştiriye acık olması ve bu otoritelerin eleştireni, eleştirileri dinlemesi, haklı, doğru olanlardan yararlanması, kabullenmesi, eleştirilerin önünü tıkamaması gerekir… Otorite sahibi kişiler, şunu unutmamalıdırlar, ya yanlış yaptıysam, ya yanlış yaparsam bunu nasıl engellerim, yada yanlışlarımdan nasıl daha az zararla toplumumu kurtarırım ancak eleştirileri, önerileri, dinleyerek olduğunu akıllarından çıkarmamalıdır… Eleştiri yapanlar eleştirmenler, değerlendiriciler, eksiklikleri tamamlayıcılar, olarak düşünülürse, daha çok ihtiyacımız olduğunu anlamış oluruz, eleştiri, iyiyi, güzeli, doğruyu arama cabasının en önemli ayagıdır büyük katkılar sunar…
Eleştiri de uslup eleştiriyi sapkın ve saygın yapar, ayağı yere basan anlamaya ve anlatmaya dayalı eleştiri sağlıklı eleştiri sayabiliriz…
Her şeye çamur atan, beğenmeyen, yetersiz tarafı gördüğü kadar yeter tarafı da göremeyenlerin eleştirisi sapkın eleştiri sınırlarına düşürür eleştirilerimizi…
Eleştiri analiz, kritik değerlendirme, tenkit kadar takdir ve teklifleri de içermesi gerekir bunları başarırsak sapkınlığa düşmeden eleştiriyi başarmış ve konuya, bize/size topluma katkılar sunmuş oluruz düşünceleriyle… Selam ve Sevgilerimle…
Fikri Adil – Şubat 16 – www.vatandasfikri.com
|