BİZ ÇEVRENİN İÇİNDEMİYİZ? DIŞINDAMIYIZ?

(ÇEVRE DUYARLILIĞI İÇİN ÇEVRE GÜNÜ 5 HAZİRAN)

Bu çevre gününde çevre duyarlılığı üzerine biraz duralım düşünelim, içinde bizim de yaşadığımız çevre adeta bizim hemen tenimizle başlıyor desek abartmamış hatta eksik ifade etmiş oluruz. Neden?

Çünkü hava olarak oksijen soluyorsak, solunum yolu ile aldığımız oksijen kanımıza karışıyorsa ve bizde bilerek veya bilmeyerek bu havayı eksozla, bacalarla, kimyasal buharlarla kirletmişsek… Bu doğal yapısı bizim tarafımızdan bozulan kirli havayı içimize almışsak çevrenin bir unsuru olan havaya verdiğimiz zararla kendimize de zarar vermiş olmazmıyız. Çünkü hava nerede, havada mı yoksa bizim ciğerlerimizde mi?

Çevrede sandığımız hava birde bakıyoruz ciğerimizde yani içimizde. Çevredeki havayı temiz tutmak adına daha az araba kullanmaya ne dersiniz. Ekonomik kaygılarla yaptığımız tasarruftan daha fazlasını çevreye vereceğimiz zararı azalmak için yapabiliriz. Yanan her enerji oksijen yaktığına göre, bize de oksijen çok gerekli olduğunu bildiğimize göre ona neden sahip çıkmayalım ve doğal yapısını korumayalım. İçimize alacağımız havayı o kadar mı değersiz buluyoruz yoksa…

Çevreye verdiğimiz değer aslında kendimize verdiğimiz değerdir bir anlamda, kendimizi ne kadar değerli buluyorsak çevremizi de bir o kadar değerli bulmalıyız ve korumalıyız.

 Başka bir çevre faktörünü ele alalım su, su gibi aziz ol demiş atalarımız, niye demişler? Canlılığın en önemli belirtilerinden biride o nedenle demişler. Şimdi su içimizde mi dışımızda mı, yanı tavuk mu yumurtadan yumurtamı tavuktan gibi bir durumdur bu durum. Eee suyu kirletmişsek ne yapacağız susuz, hayatın kaynağını kuruttuğumuzun ne zaman farkına varacağız. Günde yemeklerin ve yediğimiz bitkilerin içindeki su oranlarını da ele aldığımızda 7-8 litre su almış oluyoruz muhtemelen. Bizim için olsun diğer canlıların hayatları için olsun bu kadar önemli olan suyu neden bu kadar rahat kirletiyoruz.

Günlük kullandığınız deterjanları, şampuanları, çamaşır suları tuzu ruhular, hepsi önemli derecede kirletici kimyasallardır. Temizlediği kadar kirletmektedir bu kimyasallar.

Öncelikle az deterjan kullanmak için öncelikle az kirletelim, ister bulaşık olsun isterseniz kıyafet olsun çok gerekmedikçe yıkamayalım. Siz kanala karışan bu kirleticilerin akarsulara veya toprağa yada buharlaşma yolu ile havaya karışarak kirlettiğini düşünmezmiyizki bu kadar kolay kimyasal maddeleri kullanırsınız/kullanırız.

Düşünüyorsanız, şu anki yaşadığınız kimyasal kullanma alışkanlıklarınızdan yavaş yavaş vazgeçerek az kirlet az kimyasal kullan yada deterjansız temizleme teknikleri geliştir, mevcutlarından birini tercih et. Kirletmeyerek korumuş oluyorsun fark et… Gördüğün her bakteriyi öldürmek için elinde dezefekte ilaçlarıyla dolaşma, belkide öldürdüğün son bakteri sana ve çevreye yararlı bir bakteriydi.

 Kendimizin de içinde olduğu çevreyi kirletme, doğayı yok etme, Fikri Adil  

 Toprak, üzerinde yaşadığımız bize barınaklık, vatanlık yapan, tarım yaptığımız ve bu ürünlerle bizi besleyen önemli bir var oluş nedenimizdir. Kutsal kitabımız, Allahın bizleri çamurdan yarattığını söyler, o zaman biz toprağın içindemiyiz dışında mı? Yoksa toprağın çevrenin kedisimiyiz. 

Yediğimiz ürünlerin su ürünleri hariç hepsi toprakla ilintilidir. Bugün beslendiğiniz gıdaları bir düşünün hangisi toprakla ilişkisiz. Yediklerimiz enerjiye dönüşerek damarlarımızda kan olarak dolaşmaktadır. Toprağı kirlettiğimizde damarlarımızı yani kendi canımızı kirletmiş olmazmıyız?

Bu kirleticiler aşağı yukarı doğal olmayan pil, bataryalar, poşetlerin yanı sıra her türlü plastik yapısı değiştirilen aşağı yukarı her madde  toprağın yapısına öyle veya böyle zarar vermektedir. Suya karışan kimyasal kirleticiler suyun buharlaşmasıyla toprakta kalmakta ve toprak kirliliğine neden olmaktadır. Toprak kaybına erozyon ve tarım alanlarının inşata acılmasıylada zarar verilmektedir. Bu nedenle doğadan yararlanırken ona zarar vermemeyi hatta doğal kalmasını sağlayacak önlemler almalı, yöntemler geliştirelim yaptığımız her şeyi dogaya uyumlu hale getirelim ki doğa bize kızarak dogal afetlerle karşımıza çıkmasın.

 Bu kadar içinde olduğumuz kısacası bir parçası olduğumuz, bizim parçamız olan çevreye karşı nasıl duyarsız kalarak kirlenmesine neden oluyoruz, yada kirletilmesine göz yumuyoruz. Anlamakta güçlük çekiyor doğal çevrenin öneminin anlaşılmasını umut ediyorum.

Biz çevrenin içinde mi dışında mıyız veya çevre havasıyla, suyuyla bize beslenmemiz için verdiği gıdalarla bizim içimizde mi? Bu sorunun cevabı aslında çevreninde önemini de anlatıyor bize…

 Ben çevrenin içimizde, beynimizdeki kılcal damarlarda olduğunu düşünüyor ona göre değerlendiriyorum, sizden de soluyacağımız havaya, içeceğimiz suya, beslenmek için bize yüzlerce, binlerce ürün veren toprağa saygılı olmanızı ve onları doğal yapıları içinde korumanızı rica ediyorum.

 Yarın içecek su, soluyacak hava beslenecek gıda bulamadığımızda çevrenin kirlilikle başa çıkamayacağı bir duruma ulaşılmış olur ki, Allah korusun o anları kendi hesabıma ben yaşamak istemem, o zaman gelecekte yaşayacak nesiller olan çocuklarımıza nasıl bir Dünya bırakmak istiyorsak öyle bir Dünyanın kalabilmesi için caba harcayalım.

İçinde yaşadığımız çevreye, özür içimizde yaşattığımız çevreye sahip çıkalım, o çevre ki bize verdikleriyle sahip çıkıyor. Hava veriyor, su veriyor karnımızı doyurmak için ekmek veriyor aş veriyor, daha ne versin, bu verdikleriyle bize can veriyor, bizde bize her şeyi veren yaşamamıza katkılar sunan çevreye katkılar sunalım.

Katkılar sunabilmek için her şeyden önce sevdiklerimiz sayısını artıralım, çevrede yaşayan böcekler dahil hayvanları, bitkileri ve bütün canlıları bize faydalı olmasalar dahi doğanın bir parçası sayarak sevelim, sahip çıkalım ve onların yaşam alanlarını koruyalım. Sevmediğimiz şeylere sahip çıkamayız.

Hepinize selam ve sevgilerimle, temiz hava, temiz su, temiz bir çevre de yaşamanız dileğimle sağlıklı mutlu kalın.