KAVRAMLARLA DÜŞÜNMEK/YAŞAMAK
(ŞÜRA, MEŞVERET, MÜNAKAŞA)
Kavramlarla arası hoş olmayan bir toplumuz, demokrasi tartışma, danışma gibi kavramları es geçtikçe işlerimizde sorun yaşar olduk, çünkü otorite kimse o her şeyi biliyor edasıyla kararlar alıyor… Ne uzman dinliyor nede meclisler de gereği gibi tartışıyoruz… Bu durumun hayata yansıması ise….
Şirket sahibiyse şirketi zarar ediyor, yöneticiyse yönettiği alanlarda yanlış kararlar alınıyor, sorun çıkıyor, toplumu ilgilendiren alanlar da karar alıcıların bu kavramları es geçmesi üzerine toplum olarak zarar ediyoruz, sorunlar yaşıyoruz, bu sorun artık o hal aldı ki, OHAL uygulamak zorunda kaldık… İşte tam bu noktada neden hep sorunlar üzerinde geziniyoruz, sorunu yaşıyoruz da öngörüde bulunarak önlemler alamıyoruz? Nedeni bana göre ortak akılla, uzman aklıyla, kararlar alınmadığından, işin gerektiği kararları gerektiği şekliyle olsa gerek diye düşünüyorum…
Ayrıca seçimlerimiz de sıkıntılı ki, liyakate dayalı atamalar, seçmeler ve seçimler değil ki karar alıcılar yönetim kavramlarından uzak kararlar alıyorlar, işletme mantığı, siyaset mantığı, diplomasi mantığının hepsinin alanlarına göre kullanmasıyla alınacak kararları, biz sanki kişisel kararlarmış gibi alıyoruz ve sorunlarla yüzleşmeden, yaşamadan çözüm aramıyoruz… Ne gariptir ki sık sık da sorunlarla karşılaşıyoruz… Söylemlerimiz çok güzel olmasına rağmen şuanda neredeyse her alanda sorunlarla karşı karşıyayız… Neden, sorusunu sormak yerine, sucu hep başkasına atma kolaycılığına kaçıyoruz… Sorun var ama nedeni biz değil komşu ülke vatandaşları veya yönetenleri… Bunu aramızda da yapıyoruz, sorun var, ama en az sorumlu kimse yine onu suçlu ilan ediyoruz… Şimdi bu kadar sözcük yeter, girişgahı uzattık, asıl konuyu kısa tutacağız merak etmeyin…. Başta verdiğimiz kavramlar üzere yazıya devam edelim mi?
Şûra: Bir alanla ilgili olarak oluşturulan danışma kurulu, örneğin Millî eğitim şûrası. Sağlık şûrası, Hukuk Şürası, Çalışma alanın da sorunlar şürası gibi… Ama ben bunun ortak akıl kullanma, iyi olan düşünceyi bulma çalışmaları diye de ele alabilirim, iyi olan düşünceyi seçme çalışmasıyla düşünsel demokrasi de diyebilirim, biz yeterki bu kavramı yönetim alanına taşıyalım… Toplumumuza çok şey katacağını düşünüyorum…
Meşveretimizi kaybettik, bunun nedenleri üzerinde de durulması gerekiyor… Bir konu hakkında birinin düşüncesini sorma, danışma, kendi düşüncesinin iyiliği ve neliği konusunda konunun uzmanlarından düşünce alma, meşveretin faydalarını daha da çoğaltabiliriz…Ne kadar yönetme sistemi, işletme mantığı varsa meşveret usulünü kabul etmiş, ama meşverete baş vurmuş mu? O tartışılır…İki veya daha fazla kişinin birbiriyle fikir alışverişinde bulunması da diyebileceğimiz günümüz de tartışmayı, entelektüel, akademik düşünce sunumlarının karşılığına denk gelen yöntemdir… Baş vurdukça kazanacağız vurmadıkça da toplum, kurum, kişi olarak da kaybedegiz… Son olarak da “Münakaşa”ya bakalım mı?
Münakaşa deyince kavga anlıyorsak, karşı düşünceyi bastırmak anlıyorsak, yada güçlü olanın sesinin duyulması olarak anlıyorsak veya ar damarı çatlamışların, arlıları susturması olarak anlıyorsak bu kavramı da hayatımızdan çıkarmışız demektir… Hayatımızdan her kavram çıkarışımızda daha az düşünüyoruz, daha çok hata yapıyoruz demektir ki… Sanırım toplum olarak o haldeyiz…
Günümüz de münakaşanın karşılığı olan kavramıyla, tartışmanın üzerinde, kısaca durarak yazımıza son verelim…
Meşveretin günümüz anlamıyla karşılığı tartışma, bir konu, bir proje, bir plan, bir olay üzerine birbirine karşıt düşüncelerin sahipleri veya taraftarları tarafından karşılıklı savunma, bunlar arasından iyi olanı bulma cabası da diyebileceğimiz tartışmayı layıkıyla yapabilen toplumların daha iyiye, güzele toplumlarına katkı sunan şeyleri başardıklarını görüyor, imreniyoruz… Biz tartışmayı, diğer kavramlarda da olduğu gibi hep ikinci, üçüncü anlamaları üzerinden okursak, tartışmayı başaramayız. Bakın ikinci anlamı ne diyor? Karşılıklı ağır sözler söyleyerek yapılan çekişme, atışma, ağız dalaşı, dil dalaşı, dil kavgası, ağız kavgası, münakaşa, biz tartışma deyince bunu anlıyoruz ve bu anlayışlar üzerinden de toplumsal konsensüsler(uzlaşılar) inşaa edemiyoruz…
Hayat da tartışma kaçınılmaz oluyor, neden ister siyasal konular da, ister günlük sorunlara yaklaşım tarzlarımız da, ister inanca dayalı konular da her zaman farklı düşüncelerle karşılaşıyoruz ve bu farklı olana göre biz de farklı olduğumuz, kendi bakış acımızı savunduğumuz için tartışma çıkıyor. Tartışma kaçınılmaz olduğuna göre, bunu olması gereken ölçülerde yapmanın hepimize katkılar sunacağını unutmamak dileğiyle selam ve sevgilerimle…
Fikri Adil 14.10.16 --- www.vatandasfikri.com
|