VATANDAŞ OLAMAYANLARIN ÇATIŞMASI
Vatandaş devletiyle bir yasal ilişki içindedir, bu ilişki yasalarla belirlenmiştir, yasalar belirlenirken de T.C vatandaşları bu haklardan yararlanır der… Burada din ibaresi yoktur, burada ırk ibaresi yoktur, burada meshep ve tahrikat ibaresi yoktur, devletin yasaları ve vatandaşlar vardır…. O zaman sorun nereden çıkmaktadır? Vatandaş olamayanlardan çıkmaktadır, sen vatandaş olamazsan devlet de devletin olamaz, hem toplumunla, hem devletinle çatışır sürekli fitneye fesata neden olursun… Sonra hep beraber, yahu neden böyle oluyor sorusuna cevap arar dururuz… Şimdi size birkaç örnek ereceğim, bu örnekleri dikkatlice okuyalım ve üzerinde duralım rica ediyorum..
Birinci Örnek: Kanarya sevenler derneği üyesisiniz ve kanaryaları gerçekten de seviyorsunuz, sorun yok, ama kanarya dışında ki tüm kuşları düşman ilan eder avlamaya başlarsanız sorun başlar, o kuşları sevenlerle çatışırsınız… Vatandaşlık da tam böyle bir şey, sen vatandaş olarak hakka, hukuka sahipken oda, vatandaş olarak hakka, hukuka sahip bu hakka, hukukumuza dikkat edersek sorun olmaz, barış olur…
Dini alanı ele alalım mı? Çok sorunlu bir alan sorun dinden değil dini kullanan kişilerden, cemaatlerden çıkıyor, vatandaşlık sınırları için de yaşaması gerekirken, bir gün ceamatin şıhı, şehi kendi cemaatleri dışındakileri kafir ilan ediyor, et sorun yok Allah bilir, İnanma ve inanmama iradesi veren Allah laik vatandaşlık hakları da bu doğrultuda, zaten Allah senden iyi bir imanlı, mümin olmanı isterken, inanmayanları davet et derken, insanların iradesini yok say, zorla demiyor… Davet diyor… Bu konu derin konu, bu konuyu uzmanlarına bırakalım vatandaşlığa dönelim, biz bir tahrikat mensubu, bir meshep mensubu olma hakkımız var, olmama hakkımızda var, aynı zamanda karşımızdakilerin aynı şekilde hakları var, başka cemaatlerle gönül bagı kurma hakları var… Eyvallah, yalnız sorun şu sadece bizim cemaatin söylemleri doğru, mensupları gerçek mümin dersek, derseniz diğer cemaatlerle, mesheplerle çatışırsınız… T.C vatandaşa olamadan olduğumuz her şey soruna neden olur, çünkü biz TC. devletinin topraklarını vatan seçmişiz ve vatandaşı olmuşuz, vatandaşlık hukukunu yok sayarsak, fitneye, fesata yol açar diğer vatandaşlarla çatışma ortamı yaratır ve çatışırız..
Siyasette de durum böyle, her şeyin üstüne kendi siyasal grubunu kor, diğer vatandaşların siyaset yapma haklarını yok sayarsan yine fitneye, fesata, kaosa neden olursun, oluruz… Siyasetinin önüne vatandaşlık bilincini alarak siyaset yaparsan, yaparsak, benim siyasi haklarımın hepsinin karşı siyasal, legal, yasal düşünce de ki kişilerin, vatandaşların da hakkı olduğunu düşünürsek… Çatışmadan vatandaşlık esaslarıyla yaşarız, bu güzel vatanda, barış içinde yaşamak olmalıdır hedefimiz, amacımız, ülkümüz, idealimiz, davamız bunu becerdikçe bu ülke daha yaşanılır hale gelecektir… Efendim sadece sorun vatandaşlardan mı kaynaklı derseniz yok, yasalar hazırlanırken, uygulanırken vatandaşlar arasında ayrımcılık yapan kamu görevlilerinin ve yasaların da büyük katkıları olmaktadır…
Devletin yasalarını devletin kamu görevlileri uygularken, hatta hazırlık aşamasında düşünceler alınır, sadece ben, biz yaptım demekle olmaz, bir meshebin isteğine göre dini eğitim olmaz, başka meshep mensupları bu yasayı kabullenmede zorluk çekerler, devletin adaletli oluşundan şüphe duymaya başlarlar, işte sorunlara ilk adımı atıyoruz, sorulardan yararlanma cabası içinde olan dış mihraklara kapı acıyoruz demektir… Devlet vatandaş ilişkilerin de iki olay üzerinden nasıl sorun çıktığını yakın tarih de gördük, biri bir bölüm vatandaşımızın dilleri ile yazı, yayın yapma hakları idi, sorun çözüldü ama hala sorunun neden olduğu toplumsal çatışma çözülemedi ve uluslararası bir hal aldı… Başka sorun Türban, inancı gereği başını örtmek isteyen vatandaşlarla, devlet lüzumsuz bir yasak üzere gerilim yaşandı, inançlıların sağduyusu ile sorun gerilim aşamasından çatışma aşamasına dönüşmeden yeni gelen bir hükümet tarafından çözüldü.. Bu sorunlar daha sorunun oluşması aşamasında vatandaşların haklarına riayet edilecek şekil de çözülmüş olsaydı, sorun yaşamazdık.. Yasaların da, Devletin de, kamu görevlilerinin de vatandaş hakları karşısında adil, hakperest, tarafsız olma yerine, vatandaşların arasında eşitlikçi tavırların dışına çıktıkça sorun olduğunu gördük, görüyoruz… Devletinde adaletten uzaklaşmaması gereğinin barışın gereği olduğunu düşünerek, yazımıza son verelim… Devlet adil devlet olarak, vatandaşın, hakkına, hukukuna dikkat ederek, vatandaşların da kendi araların da birbirlerinin hakkına, hukukuna, dikkat ederek, vatandaşlık esaslarına göre, eşit vatandaşlar olarak, yasalaın üstünlüğüne inanan, devlet ve vatndaşlarla barış içinde yaşamak dileğiyle.. Selam ve sevgilerimle..
Fikri Adil – 28.2.17 -- vatandasfikri.com
|