KÜLTÜRLE OKUMAK
(Çapraz Kültür Okumaları)
Kültürle okumak, aslında kültürünle okumak diye okursak daha iyi olacağını düşünüyorum, neyi kültürümüzle okuyacağız, her şeyi kültürümüzle okursak hataya düşmezmiyiz hayatta? Düşeriz…
O zaman kültürümüzle okuyacağımız ve okumayacağımız şeyler olduğunu görmeliyiz, bunları ayıramazsak kültürü körü oluruz… Bu ne demektir, kültür yerelse ki öyledir, evrenseli, bilimi kültürümüzle okuyamayız, çünkü işin içine başka kültürlerde, ilkelerde giriyor, her kültürü kendi dairesi içinde, bilimi kendi ilkeleri içinde okumak gerekiyor… Örnegin İslam evrensel bir din, biz bu dini kabul edeli 1268 yıl olmuş, biz bu karşılaştığımız dini kültürümüzle okumalıyız, neden, kendi inancımız olacak da ondan, yeter mi, yetmez… Bu dini ayrıca dilimizle okumalıyız ki anlayalım, yetermi yetmez, biz kabul ettiğimiz, içine doğduğumuz bu dini hem kültürümüzle, hem evrensel okumalarla okumalıyız… Dinin üç boyutu var biri biz, diğeri evrende yaşayan insanlar, birisi de ilk muhatap olan Araplar… Kısacası, başka toplumlar bizim dinimizi okuduklarında ne anlıyorlar, Arap toplumu ne anlamış, biz ne anlıyoruz? Arap toplumunun okumaları bize yabancı gelebilir, onların okumalarından da yararlanarak, kendi kültürümüzle okursak, dinimizi daha iyi anlar, inancımızı daha iyi yaşayabiliriz düşüncesiyle… Kültürle, çapraz okumaya devam edelim mi?
Aslında olayları sınıflandırmak gerek, bir sınıflandırma, fen bilimleri olsun, kinci sınıflandırma sosyal bilimler olsun, evrenin fiziki yapısını incelerken bizim kültürümüzle okursak, sosyal bilim gözlüğüyle okursak, bilimin gerektirdiği deney gözlem, tümdengelim, tümevarım gibi yöntemlerle okumazsak… Bilimsel çalışmalarda yardımcı olacak araç ve gereçleri bilim mantığı içinde kullanmazsak, fen bilimleri acısından başarısız oluruz… Olduk da duruyoruz, neden? Acaba 900 Nobel bilim ödülünden sadece ikisini alabilmemizin nedeni bu tek okumalarımız olmasın sakın…Nobel üzerinden hareketle dünya nüfusu 8 milyarsa, biz bu nüfusun %10’unu oluşturuyorsak aslında normal bilimsel çalışmalarla 90 tane Nobel bilim ödülü almamız gerekir değil mi? Demek ki bir yerde hata yapıyoruz, nerede hata yapıyoruz? 90 ödül alacakken neden iki ödül alıyoruz, biride yurtdışında yaşayan bilim adamı(Celil Sancar) diğeri de edebiyatçı (Orhan Pamuk)… Sosyal okumalara gelince…
Din ve siyaset üzerinden örneklendirmem gerekecek… Önce din, din ne amaçla vahiy edilmiştir, Allah ne murat etmiştir, şeytanın yanıltmalarına karşı, kısacası şeytanın kötü yola düşürmesine karşı Allah peygamberler aracılığıyla biz insanları uyarmak için mesajlar göndermiş olduğunu kabul edersek… İnsanlar daha iyi yaşasınlar diye gönderildiğini kabul edersek… Biz dinden daha iyi yaşamak için sosyal kurallar çıkarabiliriz, bunu ne ile yapacağız akılla… Din neyi inşaa etmeye çalışır? Daha iyi bir kişiyi, kişiler eliylede toplumsal bir düzeni, düzenler neye dayanır, ahlak ve adalete, bunlar üzere oluşmuş toplumsal konsensüsse (Uzlaşmaya) bu uzlaşmaya dayalı yasalara, kanunlara dayanır, yeter mi, yetmez? Bunlar adilhane bir şekilde uygulanmalıdır ki toplumsal düzenimiz adaletle, ahlakla işlesin, biz mutlu olabilelim… İlk Müslümanlarda fitne ne için çıkmıştı, adam kayırmacılık yüzünden oluşan ahlaksızlık ve adaletsizlikle, şimdi soruyorum size!! Kamusal alanda bütün işlere kendi adamımızı alırsak, bütün ihaleleri kendi adamımıza verirsek adil/ahlaklı davranmış olurmuyuz? Diger insanlar/vatandaşlar ne demir … yiyecekler derdi ebem… Kendi ellerimizle oluşturduğumuz ahlaksız, adaletsiz bir sosyal ortamla, kendimiz fitneye neden olmazmıyız? Bunu kim yapıyor? Siyasetçiler, bunlara sesiz kalan aydınlar, akademisyenler, hukukçular, medya da etkili olanlar, din adamları, muhalefet yetkilileri kısacası biz, ahlaksızlığı, adaletsizliği yaparak, yada sesiz kalarak fitneye neden oluyoruz… Demokratik, sosyal bir hukuk devleti olduğumuz anayasamızda yazar, demokratikse, güçler ayrılığı işlemeli, her erk, (Yasama, Yargı, Yürütme) birbirini denetleyecek şekilde aynı amaç içinde bağımsız bir şekil de işlemeli değil mi? Bizde her erk yürütmenin vesayetinde kalmıştır, bunu kabul etmedikçe toplumsal düzenimiz aksak işler… Sonra yöneticileri seçerken, herkese seçme ve aday olma hakkı ve kendini anlatma fırsatı verilmeli değil mi? Veriliyor mu, bazıları paranın gücüyle, bazıları devletin imkanıyla kendini tanıtıyorsa ki bence öyle oluyor, yanlış seçimler yapmazmıyız? Yönetim zaaflarına bakarsak yanlış seçimler yapıyoruz, bunun vebali kim de? Son Olarak…
Biz dinimizin, felsefi düşüncenin öngördüğü ahlak inşaa edebilmişmiyiz? Yok, nedenini sorgulamalıyız… Biz toplumumuzu hak, hukuk acısından eşit, ekonomik acıdan dengeli bir payalaşım sistemine dayalı mutlu bir toplum için, toplumsal düzen inşa edebilmiş miyiz, yok… Sorgulamalıyız, nerede hata yapıyoruz, eksiklik nedir, sorumlular kimdir? Başa dönelim, toplumumuzu, dünya toplumlarını, doğal düzeni, maddeyi, evreni hem bizim kültürümüzle, hemde evrensel bilimsel, fiziksel ilkelerle okumadıkça, hayatı anlayamaz, anlamadığımız hayatı da nitelikli bir şekilde, kişi ve toplum olarak huzurlu, mutlu yaşayamayız..
Çapraz okumalarla, hem dini, hem felsefi, hem yerel kültür, hem evrensel kültür, hem bilimsel, hem sosyal, okuyarak hayatı anlamak ve mutlu olmak dileğiyle, selam ve sevgilerimle…
Fikri Adil – vatandasfikri.com - 20.10.19
|