KÜLTÜR/FİKİR ÜRETMEK
(((Zihinsel ve Kültürel Körlük )))
Kültür üretilirken nereye yaslanılır, geleneğe, yani tarihe, başka zamanımıza, başka eğitime, başka bize kültürel olarak yakın olan diğer milletlerin kültürlerine, bunlar dan daha önemli bir başka kültür yaratma kaynağı var akıl, mantık ve bunlarla yapılan bilimdir.. Bunların sentezine kültür deriz, zamana ve duruma göre değişir öncelikleri, bunları dengeli kullanamazsak, kültür yaratıyormuş gibi sanıya kapılırız kültürel patinaj yaparız… Öylemi oluyor ne?
Şöyle düşünelim bir sorunla karşılaştık bu sorunu çözmek yerine o sorunu tarihi bir kişiliğe, bir duruma bağladık, karşımızda kini suçladı ki sorunun nedeni o dedik, bu dedik, somut bir soruna, soyut üstelikte çok gerilerde yapılan hatalar, yapanlar olarak gördüğümüz kişileri suçladık sorun çözüldü mü? Yok, bu tartışmalar arasında fitneye neden olduk mu evet, herkes birbirini suçladı mı evet, lüzumsuz toplumsal gerilimler yaşandı mı, evet…. Sonuç koskoca bir hiç, bunun nedeni ne ola ki derseniz zihinsel körlük, kültürel kısırlık derim… Bu körlük toplumsal hayata nasıl yansıyor derseniz, bence şöyle yansıyor…. Kendini/Kendimizi, Üretmek, Ancak Kültür Üretmekle Mümkündür. Fikri Adil
Örnek, bir şehir plancısısınız, şehir plancısı demek şehire kuş bakışı bakmak demek, hatta günümüzde kartal bakışıyla bakmak demek yetmez, helikoptere binerek şehrin 5-6 km yükseğinden olası tüm görüntüleri alarak bunları haritalandırmak ve gelişme yönünü belirlemek, bunu belirlerken, sanayi alanlarını, yeşil alanları, sosyal alanları, konut alanları, ticari alanları, doğal alanları hep beraber değerlendirmek demektir… Yetti mi, yok su kaynaklarını göreceksin, yeterliliklerini hesaplayacaksın, ulaşım planlarını yapacaksın, yetti mi yok atık ve arıtma tesislerini yapacaksın… O bölgeye öyle bir bakacaksın ki, o bölgenin doğasına öyle bir saygı duyacaksın ki… Bunu yapamıyorsak ki çok yaptığımızı söyleyemeyiz, amaç sadece para kazanacak proje yaratmaksa ki öyle görülüyor… Soruna neden olacak, sıkıntı yaracak şekilde davranıyoruz demektir… Kentlerimizden müttahitlerin dışında memnun olan birini göremedim… Toplumada böyle kuş başı bakacak bir kültür üretmezsek, nasıl şehirlerimiz istediğimiz gibi olmuyorsa, siyasi ve sosyolojik alanlarımızda öyle istenmeyen şeyler yaşar dururuz, adamın biri çıkar son yıl bizim tarihimiz değil der, bunu büyük bir egoyla söyler taraftarları alkışlar, karşıdakiler yuhalar ve siyaset yaptığımızı sanısı ile yaşarız.. Oysaki soruna neden oluyoruz fakrına varamayacak kadar zihinsel körlük içindeyiz… Bu durumdan memnunmuyuz, makam kaptıksak, ihale almışsak memnunmuş gibi yapıyoruz…
Başka bir alana gecelim mi? Siyasi olayları ele alalım mı? Sıkıntılı konular girmesek iyi olur, ama girmezsek orada sorun durur, buyurun girelim… Meşruiyetten başlayalım, sorunları çözdü mü, yok Cumhuriyete gelelim sorunları çözdü mü kısmen, demokrasiye geldik sorunları çözüyor mu kısmen, neden? Zihinsel ve Kültürel Körlük devam ediyor, bakın arkadaşlar o kadar körüz ki siyasal rakibi yok sayıyoruz, ondan gelen eleştiriye, öneriye, övgüye bile kendimizi kapatıyoruz, sadece kendimizi dinlersek buradan siyasal bir uzlaşı çıkar mı? Sorunlar çözülür mü? Yok Neden, zihniyetimiz, kültürümüz eskimiş, körlüğe neden oluyor… Örneğin Türban sorunuyla karşılaştık, bunu kendi yaşam tarzına tehdit olarak görenler vardı, bunu yaşam amacı yapanlar vardı, Allah dan demokrasi vardı da türban sorununu yaşayanlar iktidara geldi sorunu çözdü… Kürt sorunu var, bu sorun neden çözülemiyor, uzlaşma, anlaşma, saygı kültürümüz yok ki, bir vatandaş dilini kullanacak ve ülke bölünecek der, bu vatandaşların üzerine baskıyla gidersek sorunu körüklemiş oluruz… Nitekim 40-50 yıldır çözülemiyor, sonra durum uluslararası alana taşınıyor, bizi sevmeyenler, burada başka hesapları olanlar sorunu körüklüyor.. Kültür üretemiyorsak sorunlarını çözemezsin… Bize ne oluyor da bunlar yaşanıyor? Sosyolojik alana geçelim mi, sıkıntılı alan geçme kimseyi memnun edemezsin, kimseyi memnun etmek için değil ki, soruna neden olan kültürsüzlüğü görmek için bu alana da girmeliyiz…
Ulus devletlerden öncede sonrada toplumlar hem dini acıdan, hem de etnik acıdan farklılıklar arz eder, bu bir sosyolojik gerçektir, bunu görmezsek zihinse ve kültürel olarak körüz demektir.. Biz sadece bizden ibaret sayarsak toplumu, meshep farklılıklarını dikkate almazsak, etnik farklılıkları dikkate almazsak, yaşam tarzı acısından bizden farklıyı dikkate alarak herkese hitap edecek ortak vatandaşlık esaslarına göre toplumsal bir düzen kurarak ve konumlanmazsak… Onlar bizi bizde ötekilerini, bizde ötekinin ötekisiyiz aynı zaman da, ötekini tehdit olarak algılarsak, farklı yaşam tarzlarına hoş görüyle bakamazsak, ne olur sorun olur, oluyor mu? Evet, neden soruna neden olunuyor, oluyorlar sorusunu bir bilim insanı titizliğinde sormaz, sosyal medya dedikodularıyla, sövgüleriyle, kahvehane ağzıyla yaklaşırsak sorunu çözmeyi bırakın fitneye neden olur, sorunu körükleriz bile… Öyle mi Oluyor ne? Nedeni ne? Sosyal medyada iki arkadaşım bir durma yorum yapıyor ikisini de kişi olarak tanırım ikisi de iyi insanlar, ülkelerini severler, ama tarihi bir olayı biri özgü, biri sövgü olarak ele alıyor ve tarihinden koparılarak günümüzde fitne nedeni yapılıyor.. Dini alana girelim mi, abi bugün hep tehlikeli alanda dolaşıyorsun, ben ne yapayım farklıyı tehlikeli olarak gören bir kültürün çocuklarıyız, artık tehlike göbek adımız oldu…
Birliğimize barışımıza hizmet edecek olan dini bile bölüm bölüm böldük herkes ötekine kendi dini yorumunu, algısını, anlamasını dayatmaya çalışıyor? Bunun fitneye neden olduğunu ta Kerbela da anlamamız ve uyanmamız gerekmezmiydi? Anlayamayız, olayları kendi bakış acımıza göre aklileştiriyoruz, yani bir tarihi olay yaşanıyor onu sen sorun, ben çözüm olarak görüyoruz… Daha bırakın 1400 yıl geriye gitmeye Lozan ve serv konusunda bile anlaşamıyoruz, ya ortada belge var, yazılmış imzalanmış, yok yok gizli maddeleri de vardır, bu kadar değildir… Belge koy yok, nereden ulaştın bu sonuca efendim imzalayanları siyaseten pek sevmem de diyemiyor… Elli şey diyor fitneye neden oluyor, neden, tarih okuma kültürü yok ki, ya özgü için okuyoruz, ya sövgü için, ya abartmak için, ya yere batırmak için, yada bugün o vakaları, tarihi gerçekliklerinden kopararak siyasal malzeme yapmak için okuyoruz, okumayan toplumda bu tuzağa düşüyor… Ayrıca tarihi kişilikleri kutsamak gibi bir hata daha yapıyoruz… Oysa ki Ta İbni Haldun dan bu yana tarih neden sonuç ilişkisi içinde okunur, bir olay zamanına, mekanına o günün ekonomik ve sosyolojik yapısına göre değerlendirilerek okunması önerilir… Biz yaşanılan olayları bile öyle okuyamıyoruz bu nedenle sorunlarımızı bile kutsuyoruz… Biz 1300 yıllık Kerbela vakasını bile bugün düşmanlığa neden yapabilen bir kültürün çocuklarıyız, o gün neden, siyasalken bugün o, sorun üzerine meshebi bir maskeyle, devşirmeyle, yorumla sorun daha da kökleştiriliuor, körükleniyor, o gün olay lokalken bugün İslam toplumlarının genelini etkiliyor… Ogün yüz kişi can vermişken bugün 10.000 ler can veriyor… Nedeni nedir? Tarih kültürü, şuuru, hayatı geçmişi, geçmiş gibi, günü bugün gibi okuma, anlama, anlamlandırma, yorumlama kültürü üretememektir… Bu alanda kültür yaratamamışız, yaratılanlarda, merdiven altı eğitimin yarattığı önyargılı tiplerin kurbanı olmuş… Sonuç koskoca bir tarihsel yanılgı içindeyiz, bunu sorun olarak kabul etmezsek nasıl sorunlarımızı çözeceğiz? Kültür, siyaset, sosyoloji, fen bilimleri gerçi biz sosyolojiyi daha aşamadık o nedenle fen bilimleri alanında bilgi, teknik, teknoloji üretemiyoruz sanırım… Üretemeyiz de, neden?
Sürekli geriye doğru düşünüyoruz, bir yorumla karşılaştık mı, onu bugünden koparıyoruz, ta 1600-1700 lere götürüyoruz, hatta daha gri geri götürenler oluyor, Osmanlının kuruluşu ile Cumhuriyetin kuruluşunu bile karıştıranlar var… Eğitim de Medreseyle sorunu çözeceklerini sananlar var, yok yok biz dini anlayamıyoruz şu tarih de yaşayan şu zatın anladığı gibi anlarsak sorunlarımız çözeriz.. Ya arkadaşım o tarih de, tarihin içinden okunan, anlaşılan, o gün ki sorunlara cevap üreten düşünceler ve kültür, zihinsel birikim için, o tarihin alimlerine teşekkür ederiz ama biz bugün onların okumalarından da yararlanarak günümüz içinden okuyacağız zaman farklı, mekan farklı, o gün sunulan çözüm önerileri farklıdır… O gün sunulan çözüm önerileri Bugün ki sorunları karşılar mı diyemeyecek kadar, zihin, fikir ve irfan körlüğü içindeyiz… Bunu kabul etmezsek ki, ne yazık ki etme emareleri bireysel cabaları aşamamaktadır, üstelikte bu adamlara karşı insafsız eleştiriler içindeyiz, demek ki daha kültür üretemeyeceğiz, zihinsel fakirliğimiz devam edecek, kültür üretememek demek, sorunları çözemeyeceğiz demek, sorunların içinde debelenip duracağız demektir… Zihin ve kültür körlüğünün farkındalığı bizi bu durumdan kurtaracaktır, der… Selam ve saygılarımı sunarım…
Fikri Adil – 9.1.17 – vatandasfikri.com
|