KAVRAM KAOSU ( KARGAŞASI)- 2
Kavramlardan uzak bir mutluluk dengesini kuramıyoruz, kavramlardan uzaklaştıkca gaflete doğru ilerliyoruz. Niçin peki? Bilim ilerliyor, teknik ilerliyor da da akıl geriliyor mu? Yok. Ya da aklın doğru bildiği bazı şeyleri, irade niçin uygulamaz? Biz insanlar, niçin bile bile yanlış yaparız, yanlış yaşarız? Kendimizi niye aldatıyoruz hem kendimize söylediğimiz yalanlarla hemde eşe dosta söylediğimiz yalanlarla? Bazı olaylar, bazı sonuçları, bazı davranışlar şu sonuçları doğurduğunu bilmemize rağmen neden bu tercih sakatlığın da ısrar ediyoruz. Bunu görüyoruz, biliyoruz, yaşıyoruz ama önlem zaafiyetleri neden?. Bu inat niye, kime yarar? Daha önce o hatayı başkaları yapmış, acılarını çekmiş, biliyorsun. Niçin bir de sen tekrarlıyorsun? İnsan bazen gaflete düşebilir, fakat gafleti bir yol olarak seçer mi? Aslında düşündüğümüz falan da yok, gaflet gerekçeleri oluşturup rahatlamaya çalışıyoruz. Bunu bize kavram kargaşası mı yaptırıyor? Bilemiyoruz.
Birini eleştireceksen, yine kavram gerekmez mi? Bir durumu binbir türlü ifade etmek mümkünken niçin en tersini, en kazmasını benimsiyorsun? Senin amacın eleştirmek değil, bu eleştiriyle, eleştirilenin gelişmesini sağlamak degil, incitmek, yara açmak, onu toplumun vasatlık çukuruna çekmektir. Oysaki eleştiride eleştirinin bir çıkışı olan öneride olmalı, iyi yönlere teşekkür de degil mi? Kazma, sert, nezaketten uzak eleştiri yaparsan öyle de cevap alırsın, bunun kimseye faydası olmaz. Eleştirileri dikkate alarak, bir kusurunu, bir hatanı gidermek için hiç bir caba göstermiyorsan, eleştirinin kavram anlamı üzerinde dönmemiz gerekir, ya ben yaralayıcı eleştirilerde bulunuyorum, öte yandan yada eleştiriye kapalıyım, eleştirileri saldırı olarak degerlendiriyorum demektir. İşte tam bu noktada da vasatlıktan kurtulmamız zorlaşacak, tabir caizse böyle gelmiş, böyle gider zihniyeti topluma çok pahalıya maolacak. Kavramlar da ortaklaşamazsak görüldüğü gibi her alanda sorun toplumu, kendimizi anlamamamıza neden olarak nitelikli yaşamdan bizi koparacaktır.
Hırsımız dan, nefretimizden, abartılı sevgilerimizden, körü körüne bağlılıklarımızdan kavramlarla düşünmeye sıra gelmiyor sanırım. Biz önce kendimizin, yani insanın kavramlar üzerinden düşünen ve fikirler çıkaran bir canlı olduğumuzun bilincinde değiliz herhalde. Kavramların dilini nasıl öğreneceğiz de daha iyiyi aramak için düşünmeye başlayacağız? Tartışma ve eleştiri kavramını iyi özümsememişsek, kavgalarla, polemiklerle, bencilliklerle başbaşayız demektir. Parça, buçuk lavram bilgisiyle, birikimsiz, donanımsız sığlıklar içinde olduğumuzu fark edemeyiz bile. İçinde yaşadığımız toplumun ortak kavramlar dilini yeniden kurmamızız gerekliliğine inanmakta çok geç kaldığımız, yaşadığımız bu kavram kaosunu gördükce daha iyi anlaşılıyor. Kavramların, asıl anlamlarını evrensel anlamlardan da yararlanarak, en azından toplumun ¾ ünün aynı kavramsal dil üzerine anlaşması gerekmektedir ki, ortak kültür ortamı yaratılabilsin. Yoksa kavramların gölgesi olan kendi anlam yüklemelerimizle oyalanır dururuz. İçi boşalan kavramlarla da düşünüyormuş, ilerliyormuş, gelişiyormuş rolü yaparız.
İnsanın, toplumsal hayatın bütünlük dengesi, kavramsal netlikle ulaşılacağı düşüncesiyle selam ve sevgilerimle…
Fikri Adil >> www.vatandasfikri.com <<
|