METİN OKUMA SORUNUMUZ!!
(YSK Gerekçeli Kararı Üzerine)
Ortada bir metin var, bu metin bir mahkeme kararı sayılan YSK kararı, karar doğrudur, yanlıştır bunu öğrenmek için sağlam kaynaktan, siyasi okumalar yapmayan hukukçuların hukuk metini nasıl okunursa öyle okuyarak yaptıkları açıklamaları dinleyelim, onların beyan ettikleri düşünceleri önemseyelim.. Yoksa nasıl bir edebiyatçının, mühendisin hukuk metni okuması sadece kendileyinceyse, hukukçu olmayanların, siyasilerin, siyasileşmiş hukukcuların hukuk metni okumaları yargı kararlarını değerlendirmeleri ikinci derece de dikkate alınmalıdır…
Alınmalıdır ama ben bu YSK kararı üzerinden metin okuma sorunu üzerinde durmak istiyorum, genel olarak genç öğrencilerimizin metin okuma, anlama ve yorumlama sorunları olduğunu PİSA sınavlarından gördük… Bu son mahkeme kararını değerlendirenleri dinleyince koca koca adamların/kadınların da metin okuma sorunu olduğunu görüyoruz ve üzülüyoruz… Bunun Üzerine metin okuma sorununa dikkat çekmemiz gerektiği, bizde metin okurken metin ne metni ona bakarak, o alan içinden okumaya çalışarak metne yaklaşmamız gerekiyor diye düşünerek..
Hukuki metni siyasi, siyasi metni hukuki okursak, sadece anlamak istediğimizi anlarız, her grubun siyasileşmiş hukukçuları, aslında hukukçu kimliğini kısmen kaybetmiş kişiler olarak değerlendirilmelidir. Neden derseniz, çünkü onlar hukuk metinlerini kendi partileri için okurlar da ondan… Sadece hukuk metinlerini okurken mi, hata yapıyoruz, herkes her metni uzmanı gibi okuduğunu sanıyor… Üstelik de bunu herkesin izlediği Tv programlarında yapıyorlar, bu yanılgılara neden olabilecek okumalar, yorumlamalar biz vatandaşların kafasını karıştırıyor… İşte bu nedenle hangi bilgiyi kimden alacağız diye bir düşüncemiz, takip ettiğimiz uzman kişiler olmalıdır…
Okuma hatalarından biri de dini bir metni bilimsel, bilimsel bir metni dinsel bir bilgi metni gibi okursak yine metni sağlıklı anlayamaz, sağlık değerlendirerek sağlıklı sonuçlar, düşünceler çıkaramayız… Her konuyu dine yükleyerek, her konunun içine dini sokarak hem bilimsel algımıza, hem de dini inancımıza zarar verdiğimizi düşünüyorum, biz metni kendimizce değil, metin ne diyor, diye okumalıyız… İşte okuma hataları hem kişisel, hemde toplumsal zihin karışıklığına neden oluyor, 1380 yıl önce yaşanmış bir olayı, daha dün yaşanmış gibi topluluklara sunarak, buradan taraftar toplamak ve kendi siyasal, dinsel grupsal gücümüze kişi katmak ne kadar sağlıklı bir tarih okuması olabilir ki?? Okuma hatalarını bizde nasıl bir zihin evi kirliliğine neden oluyor? Böyle okumalara devam edersek, her alanda kafa karışıklığımız, buna dayalı toplumsal güven sorunlarımız devam edecektir.. Son değineceğim yanlış okumamız ise bizim düşünsel temellerimizi bozan bir yanlış okumadır… Düşünsel temellerimiz sağlam değilse, toplumsal, davranışsal değerlerimiz nasıl sağlam olur ki?
Başka bir yanlış okumada fizik ve metafizik alanlarında yapılıyor, bu iki alanın karıştırılması, öyle bir kafa karışıklığına neden oluyor ki, bu karışıklığın neden olduğu düşünsel karışıklığın içinden çıkmak o kadar zor ki.. Çok ciddi bilgi birikimi gerekir, bu biz sade vatandaşlarda, olması mümkün değildir, demek yerine çok zordur diyelim… Bu fizik ve metafizik karışıklığın dine yansıması daha çok oluyor, bazı din adamları tahi mekan, tayyi zaman diyerek aslında şunu ifade etmiş oluyorlar, ben istersem geçmiş zamanda yaşarım, istersem gelecek zamanda yaşarım, ben bir burada görünürüm, bir Sibirya da demek istediklerini, bunun insan fiziği acısından imkansız olduğunu anlamazsak… Fizik alanda metafizik, metafizik alanda fizik alanı gibi düşünürsek kafamız karışır, zamanı ve mekanı aştığımızı iddia ederiz, buna kendimizi inandırırız, bize inananlar da olur… Bunların topluma katkısı sadece sorun olur…
Yanlış okumalar her alanda sorun olur, bu sorunları alanların içinden, o alanın tarafı olabilmiş kişilerin okumasıyla aşılacağını düşünüyor, umut ediyorum… Bu umudumuzu kaybetmemek dileğiyle, Selam ve Sevgilerimle…
Fikri Adil – 23.5.19 – vatandasfikri.com
|