İNSANIN KENDİNE YABANCILAŞMASI
İnsan canlısı, biyolojik olarak ve kültür olarak kendinden uzaklaşıyor, bu uzaklaşmayı yabancılaşma olarak değerlendirecek olursak.. Nasıl kendi, kendinden uzaklaşıyor, yabancılaşıyor, sorusuyla devam etmemiz gerekmektedir…
Her ne kadar bu kavram, Marx öncesinde Jean-Jacques Rousseau, F. Wilhelm Hegel, Ludwig Andreas Feuerbach gibi filozoflar tarafından kullanılmışsa da, kavrama teorik bir çerçeve kazandıran filozofun Karl Marx olmasından ötürü, bu kavramı zihnimizde Marx ile eşleştirme eğilimindeyizdir. Biz bu kavramın önce tanımına bakalım, bize ne diyor, onunla devam edelim…
Yabancılaşma; İnsanın, kendi doğası gereğine ters bir şekil de, toplumdan uzaklaşması, yada kopması sonucu insan üzerinde oluşan etkiler…
Düşünsel dünyada İlk yabancılaşma kullanımı inançlar üzerinden okunmuş, inanca uzaklaşmayı, insan ruhuna uzaklaşma olarak düşünülmüş ve inanan insanlar tarafından kabul görmüştür… Sonra Karl Marx, bu yabancılaşma kavramını inanç üzerinden değil de, şöyle okumuş…
Karl Marx, bu yabancılaşma kavramını almış, sanayileşme üzerinden okumuş endüstri ve kapitalizmin gelişmesiyle, işçinin emeği olan ürünler üzerinde inisiyatifini kaybetmesi, kendi için değil başkası ve pazar için üretmesi ve üretim araçlarına sahip olanlar tarafından üretim ilişkisi içinde sömürülmesi üzerinden okumuş ve bu tez kabul görmüş, konu böylece tartışılmaya başlanmış… Bu yabancılaşma konusu sosyolojik düşün dünyasında tartışılmaya konuşulmaya devam etmektdir… Bakın ben yazıyorum, siz okuyorsunuz, bizde devam ediyoruz… Benim yorumum ise şöyle olacaktadır…
Çok popülerleşmiş bu kavramı, inanan biri Tanrıdan uzaklaşma, muhafazakar biri geleneklerden uzaklaşma, liberal biri kişinin doğasından ve kardan uzaklaşma, bir üretim zinciri içinde verimlilikle uğraşan biri verimlilikten uzaklaşma, sosyalist biri insan emeğinin sömürü aracı haline getirilerek, ürettiğinden uzaklaşması olarak değerlendirilmemektedir… Herkes haklıdır, bir milliyetçi kendi dilinden, vatanından uzaklaşmayı yabancılaşma olarak değerlendirmesinde neyi değerlendirsin.. İnançlı biri içinde yaşadığı toplumda dini inancın zayıfladığına tanık oluyorsa dini inancın/düşüncenin hem dünyada toplumsal hayatta, hemde ahirette bizim iyi yaşamamıza ve kurtuluşumuza neden olacağını düşünürken, inanç zayıflığını yabancılaşma olarak değerlendirmesi gayet normal degilmidir? Normaldir… Asıl yabancılaşma nedir derseniz, ben iki-üç yabancılaşmayla devam edelim derim..
Birinci yabancılaşma, insanın en önemli özelliği nedirin cevabı olan, bilmemize yardımcımız akıldır, düşüncedir, biz bunlar üzerinden yabancılaşmayı okursak yukardaki filozofların daha önceki düşüncelerini, tezlerini de yok saymış olmayız….
Örneğin, akıldan uzaklaşma bizi, bilgi ile davranış arasında ki bağın kopmasına neden olacağı için, yabancılaşmanın sonucu oluşan, güçsüzlük ve çaresizliğe düşürecektir… Bu durum ise en baskın, temel özelliğimiz olan aklın bize sağladığı bilgiden, düşünceden uzaklaştıkça güçsüzleşeceğiz, çaresizleşeceğiz, bize verilen akıl nimetini kullanmadıkça, kendimize, yani insana yabancılaşacağız… Son olarak şu yabancılaşmayla yazıyı bitirelim mi?
Dogadan uzaklaşmayı bunlara ekleyebiliriz, biz soğuk karşısında kürkümüz yok, ya ılıman Akdeniz, Afrika iklimlerinde yaşayacağız, ya da kendimize elbise/kürk yapacağız veya barınaklar yapacağız, buraları soğuktan/sıcaktan etkilenmez hale getireceğiz, etkilendimi de kalorifer sistemi, klima sistemi yaparak istediğimiz ısıda oramlar oluşturacağız… İyide atalarımız bugün mevcut olan araçlar yokken doğayla nasıl başa çıkmışlar uyum sağlayarak… Biz uzaklaşarak iyi mi yapıyoruz kötümü, bunun üzerine düşünelim, tartışalım… İnsan cinslerimize, şunu da hatırlatmadan geçmeliyim.. Duygulardan uzaklaşış, sevgi, merhamet, fedakarlık, duygudaşlık, insana ve çevreye saygı (empati) gibi uzaklaşmaların yabancılaşması… İster görev ve sorumluluk, ister dini, siyasal fanatiklikten kaynaklı nefrete, kine düşme halinden kaynaklı yabancılaşmayı da eklersek… Hayata, kendimize ne kadar yabancılaşıyoruz onu görürüz…
Ben, biz insana dair olanlarla kalalım, insanın en temel niteliklerinden uzaklaşmayalım, kendimize yabancılaşmayalım, mutsuzlaşmayalım der… Kendimize doğru, bir ben vardır benden içeri, bilmek kendini bilmektir, bilmeden başlar, diyen şair ve filozoflara da selamlarımla.. Yabancılaşmamak dileğiyle, selam ve sevgilerimle…
Fikri Adil – vatandasfikri.com -- 21.12.19
Kaynaklar
2* Sosyolojide Temel Kavamlar Anthoney Giddens, Phılıp W.Sutton – Phoenix Yayınları
|