DEMOKRASİLERDE BASKI GRUPLARI
Baskı grupları partiler gibi iktidara gelmek için örgütlenmemişlerdir, onların amacı siyaseti, hükümeti etkilemektir.. Süreklidirler ve ortak bir amacı savunurlar, bunun üzerine örgütlenmişlerdir… Organizedirler, disiplinlidirler, üyeleri kararlara uyarlar, uydukca güçlü olurlar.. Siyasal partilerden sonra demokrasinin olmazsa, olmaz Demokratik Kitle Örgütlerdirler de diyebiliriz… Bunlara Şimdilerde STK’lar Sivil Toplum Kuruluşları, STÖ’ler Sivil Toplum Örgütleri de denmektedir…
Toplu eylem özgürlükleri, vardır baskı yapmak için eylem yaparlar… Bunlar örgütlü (dernek) ve örgütlü olmayan (toplanma, gösteri ve yürüyüş) toplu özgürlükler olarak ikiye ayrılır 1 .Gruplar, geçici olabileceği gibi sürekli de olabilir. Süreklilik gösteren gruplardan başlıcaları; dernekler, sendikalar ve siyasal partilerdir, iktidara gelemeyerek muhalefette kalan partilerde bu gruba girerek hükümete baskı olabilirler.. Has Parti aldığı oyun çok üzerinde söylem ve düşünceleriyle hükümete baskı unsuru olabilmiş bir partiydi, hükümet onlarla anlaşarak, içlerine kattı…
Baskı gruplarının temel unsurlarını şu şekilde ifade etmek mümkündür:
a. Toplumdaki sosyal güçlerin bilinçli örgütlenmesidir.
b. Kendi çıkarları doğrultusunda toplumsal çıkarlarını iktidara iletme amaçları vardır.
c. Kitlenin gerçek iradesini belirleyen ve yönetime meşruluk kazandıran çoğulcu gruplardır…
Bunlar siyasal bilgilerde sürekli tekrarlanır, iyi kötü siyaset bilmi okuyanlar bunları bilir… Bizim derdimiz, uygulamada Baskı Grupları Nasıldır? Ona bakarak devam edelim mi?
Baskı Grupları baskı yapacagı siyasal merkeze baskı yapamıyorsa, yada güçleri bölünmüş etkisizleşmişse, demokratik işleyiş nasıl işler? Önce bunlara örnekler verelim, sendikalar, İş adamı dernekleri, Meslek Örgütleri gibi örnekler verilebilir…
Sendikalar, çalışma bakanlığından sözleşme yetkisi alırlar, 12 Eylül döneminde hazırlanan yasaya, kanuna göre iş yeri yetkisi ve işkolu barajları gibi uygulanıp, uygulanması bakanlığın inisiyatifinde olan durumlar nedeniyle… Sendikalar sözleşme yetki belgesi almak için hükümete, iktidara karşı daha az tepkiseller, buda baskı grubu olma özelliklerininin kaybedilmesine neden olmaktadır… Sonra, TZOB’ni düşünelim, bu birligin gelir kaynakları üyeleridir, üyelerde ise aidat ödeme zorunluluğu yoktur, ama şimdiler de siyasal merkezden alınan bir kararla teşviklerde, istisnalarda, yardımlarda, bazı sigortalardan yararlanmalarda çiftçi veya hayvancılıkla uğraşsanız dahi odaya üye olma zorunluluğu getirilmektedir… Bu ise odalara gelir kaynagı oluşturmaktadır, bunu bilen oda başkanları ve delegeleri aman ya çok tepkisel davranmayalım, bu gelirlerden olmayalım diyerek, baskı yapma özelliklerini kaybetmişler… Örnegin tarım ürünleri ithalatına izin verilmesine ve ithalat gümrük vergilerinin düşürülmesine tepkisiz kalmışlardır… Eskiden İş Adamları Dernek başkanı kongrelerinde danışma kurullarında konuştuğunda olay olurdu… Konuşmaları kamuoyundan ses getirirdi, bunun üzerine iktidar yetkilileri kendi üzerlerinde baskı hissederdi… Hükümet yetkilileri paralel iş adamları dernekleri kurdular, sonra bu yeni kurulan dernegi öne geçirdiler ve böylece iş adamı derneği baskı yapamaz hale geldi.. Ankara sanayi Odası bir zamanları muhalif siyasal partilerden daha etkiliydi, şimdilerde sesi, sedası cıkmıyor… Ayrıca konuşan dernegin üyeleri ihale alamaz, teşvikleri zor alır hale gelince, artık baskı degil alkışcı oldular… Bir çok örnek verilebilir, örnegin hemşeri derneginin görevi illerinde yönetimlere baskı yaparak daha iyi hizmet etmeleri, yada keyfi degil istenilen hizmetlerin edilmesine sağlaması için çalışmaları gerekirken… Yerel yöneticiler buralara istedikleri kişilerin seçilmesini sağlayarak, buraların baskı grupları olmasını dolaylı olarak engelmiş olmaktadırlar… Baskı grupları iktidara baskı olmak yerine üyelerinin tepkilerini baskılanmakla meşgullerdir, amaçlarından sapmışlardır… Türkiyede şuanda baskı grubu olarak sadece ve sadece dini cemaatler kalmıştır… Onlarında etkisi 15 Temmuzdan sonar azalmıştır, bir çoğuda iktidarla direk ilişki içine girdikleri için onlarda baskı grubu olma özelligini kaybederse demokrasi nasıl işler aksak işler… Demokrasiyle yazımızı bitirelimmi?
Demokrasilerde parti içi demokrasi vardır, Partilerimizde var mı? Demokrasilerde devletin gücü yasama, yargı, yürütme olarak bölünmüştür bizde böyle bir güçler ayrılığı var mı? Demokrasilerde Üniversiteler, akademisyenler düşünce acıklar, bizde acıklanan düşünce iktidarı desteklemiyorsa acıklanabilir mi? Demokrasilerde vatandaşın tepki gösterme hakkı anayasal garantidedir, bizde vatandaşlar hakkı olan tepkileri gösterebilirler mi? Bütün bu soruları cogaltabiliriz, bütün bu sorulara yok, hayır diye cevap vermek zorunda kalırsak… Demokrasimiz, demokrasimi sorusunu sormak zorunda kalırız…. Demokrasiye denge, denetim, iktidarın sınırlarını hatırlatma konusunda fren sistemi olacak mekanizması bozulursa… Baskı grupları yok edilirse, tam herkes sustuğu zaman iktidarlar eleştirisiz, tepkisiz, toplum ne iyi ne kötü tartışmasız kaldığı zaman kaybetmeye mahküm olurlar… Acaba iktidardakiler bunun farkında mı? Umudum, dilegim farkına varırlar, her yeri ele geçirmeye çalışmazlar… Selam ve Sevgilerimle..
Fikri Adil ** 23.7.2020 – vatandasfikri.com
Kaynaklar
1* Siyaset Bilimi – Ahmet Taner Kışlalı – İmge Yayınları
2* http://tbbdergisi.barobirlik.org.tr/m2013-106-1280
3* https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/763406
|