KÜLTÜRÜN TOPLUMA, KARAKTERİN KİŞİYE YANSIMASI
Önce kültür nedir, karakter nedir onlara bakalım bir bilgimiz olsun ki, sonrasında düşüncemiz olması için üzerine düşünelim değil mi?
Kültür: Tarihsel, toplumsal gelişme süreci içinde yaratılan bütün Maddi/manevi değerlerle bunları yaratmada, sonraki kuşaklara iletmede kullanılan, insanın doğal ve toplumsal çevresine egemenliğinin ölçüsünü gösteren araçların tümü, ekin/hars/irfan denilebilir… Kültür: doğayı maddeyi okumak, anlamak, görebilmek görebildiğinden, bilebildiğince anlam çıkarmak, düşünmek, böylece hayatı anlama yeteneğimizi güçlendirmektir de diyebiliriz. “Kültür, bilgi ve görgünün birleşimidir.” M.Kemal
Bilim ve Teknik: Bir topluma ya da halk topluluğuna özgü düşünce ve sanat yapıtlarının tümü, Usavurma, beğeni ve eleştirme yeteneklerinin öğrenim ve yaşantılar yoluyla geliştirilmiş olan biçimi, Bireyin kazandığı bilgiler bütününe de kültür diyebiliriz.. Karaktere geldiğimiz de ise şunları görürüz…
Karakter: Bir nesnenin, bir bireyin kendine özgü yapısı, onu başkalarından ayıran temel belirti ve bireyin davranış biçimlerini belirleyen ana özellikleri, yani kişinin/maddenin kendisi olma halidir.. Bir kimsenin ya da bir insan grubunun tutumlarının baskın olanlarına da o toplumun karakteri diyebiliriz… Bu baskın anlayışın duygulanmaya ve davranışa etkisine de karakter diyebiliriz…
Bireyin kendi kendisine egemen olmasını, kendi kendisiyle uyum içinde bulunmasını, düşünüş ve eylemlerinde tutarlı, sağlam kalabilmesini sağlayan özellikler bütününe de karakter dersek.. Bir sanat yapıtın da duygu, tutku ve düşünce yönlerinden ele alınan kimseye de karakter dersek… Bunları harmanlayarak düşünürsek, nasıl bir bilgi ve düşünce ortaya çıkar?
Şimdi bu iki kavramın bize mesajı bunlar, bu mesajları harmanlarsak, sentezlersek, bu etkileşime dayalı olarak karakter kişi tarafından, kültür toplum tarafından nasıl özümsenir, bizde ne gibi etkiler yapar, yapmalıdır? Kültür mü karakteri, karakter mi kültürü etkiler? Üzerine düşünülmelidir, üzerine düşünülmeyen her şey eksik kalır, eksiklikler üzere ne karakter, nede kültür oluşmaz, oluşsa da bu eksiklikler nedeniyle kültürle bağ kurulamaz, bağ kurulamayan kültür de özümsenemez… Bizim genetik yapımızdan, yaşadığımız coğrafyamızdan, içine doğduğumuz toplumun kültüründen etkilenerek oluşturduğumuz, oluşan bir karakterimiz var, bunu hissederiz…
Biz bu kültürün çocukları olarak, bu kültürün bize verdiği karakteri gün be gün kaybetmekteyiz… Bu kaybediş öyle yavaş olmakta ki, yavaş yavaş ısıtılan kazandaki kurbağaların kaçmaması gibi, biz bu kayıpların farkında bile değiliz… Komşuluk ilişkimiz mi kaldı, mahallelilik bilincimiz kaldı, dini/milli bayramların eskisi kadar etkisi mi var? Büyüklere saygı, misafir ağırlama oranımız, adaletsizliğe, zulme tepki gösterme cesaretimiz nereye gitti? Para kaybetmeyi mi, ahlak kaybetmeyi mi göze alıyoruz? Bu soruları çoğaltabiliriz ve cevapları bizim durumumuzu ortaya serecektir…
Kişi karakterini, toplum kültürünü kaybederse karakterini kaybeden kişi, kültürünü kaybeden toplum ne o kişidir, nede o toplumdur, ne yazık ki artık o piçleşmiştir!!! İşte bu nedenle siyaseten, ekonomikmen, masa/kasa adam/nisa elde etmek için taviz veremeyeceğimiz şeyleri bizim karakterimiz ve kültürümüz belirler… Ya kültür karakter yoksa her konuda taviz verilir, paranın peşinden, makamın peşinden her yere sürüklenilir…
Karakterimizi, kültürümüzü günün şartlarına göre yeniden ihya/reform/revize ederek, yaşamın değişimine uyum sağlayalım ama temel ilkeleri de muhafaza etmeyi unutmayalım, dileğiyle, Selam ve Sevgilerimle…
Fikri Adil – vatandasfikri.com --- 20.8.19
|