SAHTE BİLGİ (Hurafe)
İnsanlığın önemli sorunlarından biri de öteden beri sahte bilgiler olmuş, bunlar bize ehliyetsiz din adamları aracılığıyla inanç üzerinden olduğu kadar, bazı sahte bilimsel çalışmalar aracılığıyla ve iktidar kayığına binmiş yarım aydınlar eliyle ulaşmaktadır. Hatta günümüzde toplumları ister ticari, ister siyasi yönlendirmek için bu bilgiler özellikle üretilmekte olduğunu hepimiz biliyoruz… Bunun adına manipülasyon(hileyle yönlendirme) denmektedir, her alanda bazen kişiler, bazen de toplumlar yalan, yanlış, eksik bilgilere baş vurularak kamuoyunu istedikleri şekilde yönlendirmeye çalışılmakta ve çok zaman da bunu başarılmaktadırlar… Hatta çok zaman yanlış bilgi ve batıl inançların çürütülmesi gerçek bilgilere kamuoyunun inandırılması çok zor olmaktadır… Bunun nedeni nedir derseniz?
Yalanlar, bilinçli bir şekil de yanlış bilgilerle üretilirken inanacakların ister dini, ister siyasi düşünceleri iyi anlaşılır bu siyasal ve dini inanç grubuna ne dersek ona inanır denilerek adeta onların beklediği hurafe bilgiler verilir, toplum adeta inanmaya hazırdır… İnanır.. Ancak inanılmasını istediğiniz görüşlerin daha çabuk inandırmanın yolları varmış, hatta bu konuda çalışanlar oluğunu ta antik antik Yunan döneminde de olduğunu hepimiz biliriz… Bilginin doğru ve yanlışlığından çok karşısındakini ikna etmeye odaklı tartışmacılarda diyebileceğimiz Sofistler denen grubun üyeleri tamda 2500 yıl önce manipülasyon yapıyorlardır… Yani insanları iyi konuşma yetenekleri ile, mantıklı gibi sunulan bilgilerle istedikleri şeylere inandırıyorlardı… Bunu günümüzde, genellikle kimler yapıyor?
Her gün tartışmaları izleriz, genelde iki grup vardır, ikisi de konularında uzmandır, ikisi de farklı, bazen %100 farklı söylem ve eylem içindedirler, bir grup yanlış bilgi veriyor olabilir, bunu anlamak için o konuşulan, tartışılan konuyla ilgili bilgimizin olması gerekmektedir… Her konuda bilgimizin olamayacağına göre o zaman söz konusu alanlardan güvenilir uzmanlar seçerek onların görüşlerine baş vurmamız gerekmektedir… Her alanda sadece alanında doğru bilgileri verecek bağımsız uzmanlarımız her daim olmuştur, biz yeterki onları keşfedelim, gerçekleri öğrenmek için onların görüşlerine baş vuralım… Bu kolay olmamakla birlikte, aslında sorgulayan insan tipiyle mümkün olabilir… Olabilir olmasına, insanlar kendi önyargılarını doğru düşünce ve inanç saydıkları için çok zaman, bu yanlıştan dönmeleri mümkün olmamaktadır… Hatta kendi inanç ve düşüncelerine saldırı varsayımıyla daha da bir savunmayla doğrulara karşı direniş bile sergiledikleri görülmektedir… O zaman can alıcı soru gerçek nasıl gösterilmelidir?
Bunlardan ilki, insanların mevcut durumuna karşı yoğun bir karşı savla, savınızı destekleyen bilgilerle adeta bilgi bombardımanına tutularak, mesaj verdiğiniz kişilerin bu bilgiler doğrumu, yanlışmı diye sorgulamalarını engelleyerek, aşırı yükleme yaparak, bu bilgilerin ise mantıklı savlara dayandırılarak sunulması halinde insanların düşünceleri kısmen de olsa değiştirilebilir…
İkinci etki ise araya sıkıştırılmış gerçeklerle yapılandır, bunu ise şöyle yapabiliriz, mesaj vereceğimiz grubun mevcut inanış ve düşünüş kabullerine yüklenmiş gerçek savlarla… Kişi inançlıysa, hurafe, rivayet, hatta aşırı yorumla kirletilmiş dini bir ön kabul, ön yargı haline gelmiş bir dini düşünüş biçimine karşı, Kutsal kitaplardan alınmış mesajlarla verilen yeni mesajın daha çok kabul göreceği hepimizin malumudur… Bu durum siyasal düşünceler içinde geçerlidir…
Yanlış bilgileri düzelmenin en güvenilir yolu, gerçeklerle örülü, gerçeklerin araya sıkıştırıldığı bilgilerin kişilerle paylaşılmasından geçiyor… Fakat şu söz “bir ön yargı haline gelmiş yanlış bilgiyi değiştirmek atomu parçalamaktan daha zordur” Çünkü düzmece haber ve bilgilerde insanların mevcut inanış ve düşünüşlerine, duygu durumlarına göre oluşturulmuş, oluşmuş aynı zamanda adete zihinlere oturmuş duygu durumları vardır… Bu bilgiler çoğunlukla yanlış olmasına rağmen artık bilgiler onun doğrusu olmuştur, üstelikte araştırma, sorgulama alışkanlığı olmayan bu kişiler doğru sanılarını fanatikçe savunma içinde olabilirler… Bu nedenle yanlış biliyorsun, cahilsin, demek yerine doğrunun gösterilmesinin daha etkili olduğu görülmektedir…
Aslında bilginin doğruluğunun ölçülmesi, test edilmesini toplumumuzun fertlerine daha ilk yaşlarda öğretmeliyiz ki toplum yanlış kararlara yönlendirilemesin… Bunun için güvenilir kaynaklar oluşturulmalıdır…
İyi, doğru bir haber/bilgi neler içermelidir, yada nasıl test edilmelidir, geçen sene Ağustos ayında yaşadığımız, kara Cuma diye isimlendirilen ekonomik sorun da, kamu yöneticilerine, kamu bankalarının genel müdürlerine kimse kulak asmadı… Öte yandan İş bankası genel müdürü Adnan Bali’nin bağımsızlığına, doğru bilgi vereceğine kamuoyu inandı ve onun açıklamaları piyasaları sakinleştirmede daha etkili oldu… İktidarlar şu hastalıktan kurtulmalıdır, herkes iktidarın etkisi altına alınmalı, bütün farklı dirençler kırılmalı derken kimsenin iktidar söylemi dışında söylem geliştirmediği durumlarda… İktidar çıkmaza düşerse ne yapılacaktır? Bu nedenle, güven veren, Adnan Bali, örneği çok önemlidir… Son olarak bu asılsız yalan yanlış hurafe bilgilere dayanarak toplumu yanlış kararlara zorlayanlar için, yakalandıklarında toplumsal bir kınama yöntemi gerçekleştirilmek zorundadır ki… Yalana baş vuranlar yakalandıklarında nasıl itibarsızlaştırılacaklarını, yalanlarından sorumlu tutulacaklarını, kamusal alanlardan dışlanacaklarını bilmelidir…
Toplumuzda öyle bir insan tipi yetiştirilmeli ki, gerçeğin, sadece gerçeğin peşinde koşanlar olmalı, olmalı doğrulara dayalı, toplumsal karar mekanizmalarıyla, kararlarla, daha sağlıklı, mutlu, bir toplumda yaşayabiliriz, yaşamak dileğiyle, selam ve sevgilerimle…
Fikri Adil – 1.6.19 – vatandasfikri.com
Kaynak: Rita Urgan HBT Dergisi Sayı 165
|