HAYATIMIZIN MERKEZİN DE, NE VAR?
Hayatın merkezine ne koymalıyız, yada ne koymuşuz? Bunun üzerine sizi düşünmeye davet ediyorum, tabiki bu arada bende düşünmeye çalışacağım, size baştan şunu söyleyeyim, kendi sorununuzu, sorunumuzu kendi düşüncelerimizle çözmeyi amaç edinmeliyiz…
Hayatımızın merkezinde olan, en çok onunla ilgilendiğimiz şeydir, bu para olabilir, din olabilir, siyaset olabilir, felsefe olabilir, çevre sorunları olabilir, sosyal sorumluluk projelerinde gönüllü olunabilir… Hayatımızın merkezine sevgiyi, saygıyı koymuş olabiliriz, yada nefreti, fanatizmi koymuş olabiliriz, biz şimdi ne koymuşuz onun için kendi kendimizi bir yargılayalım mı? Hayatın merkezine barışımı, huzurumu, savaşı ve kini, can kayıplarını kan kayıplarını mı koyuyoruz? Biz dünyaya ne için geldik? Burada ki yaşama amacımız nedir? Hayatımızın merkezine neyi koymalıyız?
Sorun çıkarmak, savaş çıkarmak, kan dökmek, zulüm yapmak, işkence yapmak mıdır? Adaletsizlik, ahlaksızlıkmıdır? Amacımız… Hayatınızın merkezine düşmanlığı koyarsak, bu düşman, şu düşman, o düşman, şu, şunlar, bizim aşiretten, kabileden, içinde yaşadığımız toplumun, cemaatin, tahrikatin, siyasal grubun dışında herkes düşmansa… Biz bu kadar düşmanla nasıl başa çıkacağız? İşte bu nedenle hayatımızın merkezine, hayatımızın amaçına en uygun olanı koymalıyız… Bu nedir?
Bu kişiden kişiye değişiklik göstermesine rağmen, genel olarak iyi, güzel, doğru olan ve hayata bunları katan duygu, düşünce davranışlardır, amacımız… Bize amaç veren iki kaynak bu konuda bizlere ne önermektedir? Bunlara bakalım mı?
Birinci kaynak Kutsal kitaplar, kendi kutsal kitabımızı okudum, savaş, can alma, istisnai haller dışında yasak… İstisnai hal ise karşılıklı savaş kararıdır… O da kişisel olamaz, kişisel savaş kararı, zaten kan davasıdır, üstelikte dindaşının, dindaşını öldürmesi daha da bir yasaktır.. Temel dini felsefemizi şu kaideler oluşturursa, hayatımızın merkezine bu düsturu koyarsak… Nedir bu, bir insan hayatını alan, tüm insanların hayatını almış gibi günaha girer, bir insan hayatını kurtaran, tüm insanlığı kurtarmış gibi sevaba girer… Bunu bir tık genişlettik mi, tüm canlılar üzerine dinin bu önerisini, emrini uyguladık mı….Bir başka ben çıkar ortaya, işte bu bir başka ben hayatı yok etmeyi değil, hayata katkılar sunmayı amaçlar… Yine Kutsal kitabın bir önerisi sizi dünyayı imar edesiniz diye yarattım mesajıyla iyi, güzeli doğru işler yapın, yapmayı amaç edinin, hayatınızın merkezine dünyayı imar etmeyi koyun, önerilir… Biz imar deyince imar rantını anlarsak, iyiliklere değil para kazanma hırsıyla kötülüklere neden olabiliriz… Şimdi kısaca felsefe ne öneriyor, biz ne yapıyoruz, kendi kendimize öz eleştiriye devam edelim mi?
Felsefe, 2500 yıl kadar önceden biz insanlara önerisi şu olmuştur, ister felsefe, ister dinler bize hayatın merkezine ahlak ve adaleti koymayı önerir… Bu önerme o kadar acık ve nettir ki, biz bu öneriden amaçlar anlamamak için adeta bu öneriye karşı kendimize, bencillikten, egodan, nefretten, fanatizmden duvar örüyoruz… Dinlerin dünyayı imar edin mesajı, cana değer verin mesajı… Felsefenin, ahlaksızlık nedir, sorusuna iyi varken kötüyü tercih etmektir, mesajını dikkate alamayacak kadar iyi ile aramıza duvar örmüşsek, bizi ne felsefe kurtarabilir, ne de din…
Bizi bizim bu kültürel degerler üzerine, maddi değerler inşaa edecek amaçlarımızla kurtarabilir… Son soru, biz kurtulmak istiyormuyuz? İstenmesi önerisiyle, selam ve sevgileirmle…
Fikri Adil – 8.7.18 – vtandasfikri.com
|