CAĞIMIZI OKUYABİLMEK
(Cağımızı Okuyan Adamlar)- ((Rasyonelist=Aklicı)) - ((Gerçekçi=Realist))
Sık sık siyasilerden yazarlardan çizerlerden duyarız realist, rasyonelist bunlar nedir, hayatımız da ne işe yarar? Bu iki kavramı iyi tanımalıyız, iyi özümsemeliyiz ki… Ancak böylece Cağımızı, Cağın gereklerine göre okuyabilir, bu okumalara dayalı gelişmelere neden olabiliriz… Sizce Okuyormuyuz, cağın gelişmelerine neden olabiliyormuyuz? Benim şüphelerim var, neden?
Rasyonel: (Akli) Akla Uygun, Aklın Kurallarına Dayanan, Ölçülü, Ussal, Hesaplı, Rasyonel Düşünme Çalışma, Bilgi Arayışı, Neden Sonuç İlişkisi İçinde Düşünerek Daha iyi arayışına Dayanarak Gelişmelere Neden Olmak… Bu arayışların sonuçlarının gerçekliğinin kabul edilmesine ön ayak olan kavram ise, Realistliktir… Realist: Gerçekçilik, akla, mantığa, bunlara dayalı bilimsel çalışmalar sonucu elde edilen bilgiye dayalı gerçeklerin kabul edilmesine de Realistlik diyebiliriz… Şimdi bu iki kavram üzerinden çağı okuyabileceğimizi düşünmezsek, cağı nasıl okuyabiliriz, okuyamayız, bu okuma yeteneğini bize kim verir derseniz, aile, eğitim toplumun sokağı, şimdilerde sosyal medyası, medyası kısacası kişisel aklı besleyen tüm iletişim ve bilişim mekanizması ve toplam da toplumsal akıldır… Bizde bu durum nasıl işler, bunu başaranlar varsa nasıl başarır derseniz, o zaman bu sorun üzerine düşünmeye devam edelim…
Bizde bunu başaranlar var ve bu başarı daha çok kişisel cabalarla ulaşılan bir sonuç olduğunu düşünüyorum, bunun nedeni ise ister dini eğitimimiz, ister fen bilmi eğitimimiz, bizde hem ezberciliğe dayalı, hem de ön yargılar oluşturmaya dayalı olduğunu düşünüyorum… Bu düşüncemi besleyen eğitim yöntemleriyle yetiştim, hem köyümde Camide verilen dini eğitimi aldım, hem de eğitim sisteminin içinde Üniversite eğitimimi aldım ve gördüğüm şu… Akıl değil ezber önemli, düşünmek değil, onaylamak önemli, bilgilerin güncelliği değil, onların sınavda sorulan sorulara cevap oluşturacak şekilde öğrenilmesi önemli… Rasyonellikten uzak olması önemli değil, reellikten uzak oluşu önemli değil, hocaların, imamların, eğitim görevlilerin, siyasilerin, tahrikat şıhlarının doğru demesi önemli geleneği oluşturulmuşsa… O zaman cagı okuyamayız, cağı okuyamazsak çağın gerisin de kalırız, kaldık mı? Bence kaldık… Olur mu öyle şey, uçuyoruz, dendiğini duyar gibiyim… Şimdi oturduğunuz yerden kullandığınız çağın gerekleri olan araçları kimin ürettiğine dikkatlice bakın, bakalım onlar çağlarını okumuşlar, onun gereği olan araç ve gereçleri üretmiş toplumlardır… “Çağın gereğini ürettiğimiz kadar Çağımızı Okumuşuz Demektir. Fikri Adil”
Bizde cağını okuyan kişiler var mı derseniz, evet, derim… Bence bunların sayısı çok, ama ben bazı örnekler vereceğim, bunlarla sınırlı olmadığını belirterek: M. Kemal, siyaseten okumuştur, Digeri Aziz Sancar, bilimsel okumuştur… Devamla Nurettin Topcu, M.Akif Ersoy, Aliya İzzet Begovic Dini e Sosyolojik okumuşlardır… Bunlardan fırsat verilmiş olanlar cagın gereklerini yerine getirmişlerdir.. O zaman eğitim aracılığıyla çagı okuyabilen kişilerin yetişmesi kadar önemli olan başka bir şey de cağını okuyabilenlere fırsatların yaratılması aklın ve gerçekliğin bunlara dayanan cağın okunmasının gereğidir… Bu gerekleri yerine getirmezsek, ne olur, ithalatımız şimdilerde %30-40 acık veriyor, gelecekte %60-70 derken, cağın dışına düşe bir toplum olur geçeriz… Umudum, dileğim düşmemek için hepimiz cagı okuyalım, gereklerini yerine araç ve gereçlerini üreterek yerine getirelim… Selam ve sevgilerimle…
Fikri Adil – 9.11.17 – vatandasfikri.com
Kaynak: http://www.tdk.gov.tr/index.php?option=com_bts&view=bts
|