|
|
|
Genç Yazarlarımız |
|
Reklam |
İMAN ETMEDİKCE CENNETE GİREMEZSİNİZ, BİRBİRİNİZİ DE SEVMEDİKCE İMAN ETMİŞ OLAMAZSINIZ!
H.z. Muhammed
Adrese Git |
|
|
|
MÜSLÜMANLARIN BARIŞI |
MÜSLÜMANLARIN BARIŞ İÇİNDE YAŞAMASI
Ancak bir Müslüman vatan tehlikedeyse, zulüm görenler varsa öyle çatışır, iktidar için çatışmanın kaynağı olamaz bir Müslüman, yaşanan Müslüman çatışmalarının çoğu iktidar zulümlerinden kaynaklanmaktadır. Müslümanların çatışmaları, savaşmaları inanan bir insansanız, akla uygun bir açıklamanız yoktur.
Yokktur, çünki, Müslümanların kanları birbirine haram kılınmıştır. Bu hem ayetle hem de hadisle sabittir. İnananların hiç biri bunu tartışmaz kabul eder inanır. Ama ne yazık ki inanç zayıflığından olsa gerek, bazı istisnalar dışında nerede Müslüman bir topluluk varsa orada mutlaka bir çatışma var. Daha vahimi bu çatışmalar işgalci bir kuvvetle değil, kendi vatandaşları, dindaşları ile yapılmaktadır. Hangi inanç ve mantıkla başka bir Müslüman kardeşini öldürme hakkını görüyor, daha da vahşileşiyor, eline geçirdiği insan öldürülebileceği her aletle öldürüyor, işkence yapıyor, işgalcilerin bile yapmayacağı bir vahşetle ibadet yapanlara, hacdan dönen kafilelere saldıran, öldürenlerin ben inançlı bir Müslüman olacağına, hümanist bir ateist bile olacağına ihtimal veremiyorum. Bütün zorlamalarıma rağmen bu Müslümanların işidir diyemiyorum bir Müslümanın bir camiye saldıracağını, bir ibadetten dönenlerin üzerine otomatik silahlarla hedef gözetmeden ateş edebileceğine ihtimal vermiyorum. (Irak ta hacdan dönenlerin ve ibadethanelerin saldırıya uğradığını gördük biliyoruz)
Şayet böyle bir durum söz konusu ise Müslümanlara kurşun sıkan, bomba atan kişileri Müslüman olarak kabul etmiyorum. Allah bunları lanetlemiştir, bu dünyada da ahrette de bunlar bu lanetlen kurtulamayacaktır. Başka ihtimal ise dış aktörlerin bu ülkelerde istikrar istememelerinden, buradaki çıkarlarını onların istikrarsızlığından yararlanarak koruyacağını düşünen emperyalistlerin ajan ve kışkırtıcıların hareketiyle de yapılan saldırılar ve olaylar olabilir. O zaman bu tuzaklara düşüp birbirimize düşman olmayalım.
İster inanç zayıflığı olsun, isterseniz emperyalist oyunlardan kaynaklı olsun birlik ve beraberlik içinde olmamız halinde olayların üstünde gelinir. Şimdi olay oluyor, bu olay zalim yöneticiden olur, cahil vatandaştan olur, ajanların emperyallerin oyunu olur, ama birlik yoksa bir bahane bulunur yine olaylar çıkarılır, canlar alınır, canlar verilir. Araplarla, Kürtler, Kürtlerle, Türklerle Kürtler, Şiilerle Suniler, İranla, Irak, Hizibullahla, falan, Filistinliler kendi aralarında, bunların hepsi ümmet olduğunun bilincini unutmuşlar ki böyle acımazsızca çatışma içindeler. Ümmet bilincini unutanlar nasıl iman sahibi olabilirler hiç düşünmezler mi. Peygamberimizin şu sözü unutulacak gibi değil, imanın gereklerinden birisinin de sevmek olduğu aşikârken biz sevmeyi bırakın birbirimize olmadık zulmü yapıyor kinimiz ve nefretimiz yinede geçmiyor ve öldürüyoruz. Bir “iman etmedikçe cennete girmezsiniz, birbirinizi sevemedikçe de iman etmiş olmazsınız” iman etmezsek cennete giremeyeceğiz, sevemedikçe de iman etmiş olamayacağız. Biz Allahın ödülü cenneti elininizin tersiyle itiyormuyuz inandığını söyleyenler bizler ne hat sizlik içindeyiz farkında mısınız? Allahın emirlerini bu davranışlarımızla yok sayıyoruz İlahi emirde öldürme diyor, öldürüyoruz, zulmetme diyor zulüm ediyoruz, adil ol diyor adaletten uzaklaşıyoruz, sen dinsizim de de İslam seninle aynı durumda algılanmasın. Temsil edemeyeceğimiz hallerde dindar bari gözükmeyelim, bizim karşımızdakiler işte Müslümanların hali bu demesin.
Her toplumun sorunu vardır, olması normaldir, ama sorunlarını çözme yöntemleri o toplumların ne olduğunu gösterir. Yani Müslümanların nasıl sorun çözeceği bellidir, adil olurlar, adil olmak hakkaniyetli olmak demektir, hakkaniyetli olmak demek ise sorunları çözerken çıkar öncelikli düşünmemek demektir. Çıkar öncelikli düşünmemek demek sorunun çözülmesinin önünü açmak demektir. Şimdi Suriye içinde yaşanılan olayları değerlendirmeye çalışalım.
Suriye de yıllardır iktidarda olan bir yönetim vardır, bu yönetimin dayandığı hal tabanı %10 dur. Bu azınlık iktidarıdır, bu azınlık iktidarının uzun vadede ahlakla çatışmaması mümkün değildir. Üstelik denetim ve muhalefet işinin de olmadığı iktidarların ne yapacağız hiç belli olmaz iktidarın verdiği şımarıkla kolay hata yaparlar. Bu hatalar çoğalır tepkiye, tepkilerin isyana dönüşeceği kaçınılmazdır. Hele hele doğu toplumları ve iktidarları geleneksel olarak otoriter tavırlar sergileyemeye yatkın olduklarından sorunları algılamada büyük eksiklikleri olmaktadır. Bunun nedeni sorunların şiddetle bastırıldığından halk tepkisini daralmayınca gösteremiyor, daraldığında tepki sert oluyor sert tepkileri iktidarlar ise isyan, toplumsal düzen açısından tehlike görerek lüzumundan fazla güç (Orantısız) kullanılarak bastırılıyor. Bu bastırmada sorun çözülmüyor tabir caizse öteleniyor, kilimin altına süpürülüyor. Bu ötelene ve görülmeyen sorunlar sizin en zayıf olduğunuz anda ortaya çıkar ve siz bu sorun karşısında şiddetten başka çareniz kalmaz. Kalmayışının nedeni karşılıklı çok can yakmışsınızdır, kin ve nefret artmıştır. Bu noktaya gelmeden önce daha sorunun başında atılacak adımlar atılmadığında işte sorunların içinden çıkamayacak kadar büyütmüş oluruz. Ama inanalar ümitsizlik içinde olamazlar, sorunu her aşamada çözmek için yol ve yöntem bulurlar. Hemen her olayda sorunun algısı, başlangıçtaki duyarlılık çok önemlidir. Kısacası erken teşhis tedaviyi kolaylaştıracaktır.
Müslüman inanan insanların sorun yaşayanları bırakınız görmemeyi kayıtsız kalmayı, o sorunu yaşayandan daha yoğun yaşayacak kadar bu sorunu yüreğinde hissetmelidir. Bu hissizlik iman zayıflığından olmasın sakın.
Şimdi bazı ayetlere göz atalım ve üzerinde duralım, düşünelim bu siz alın adalet üzerine yapın, barış üzerine yapın çalışma ve düşünme üzerine yapın ne olur kurana kayıtsız kalmayın bu kayıtsızlık bizi bu hale getirdi. Hele hele bu kayıtsızlık çatışma, savaş ölümle sonuçlanıyorsa önleminin zaruretini siz düşünün.
49-10
Müminler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin ve Allah'tan korkun ki rahmete eresiniz.
Kardeş miyiz? Kardeşiz, kardeş kardeşe ne yapar? Bütün şartlarda sevgi besler, İyilik güzellik paylaşma, dayanışma içinde olurlar. Biz ne durumdayız durup düşünelim. Düşünüyor muyuz?
49-12
Ey iman edenler! Zannın bir çoğundan kaçının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin kusurunu araştırmayın. Biriniz diğerini arkasından çekiştirmesin. Biriniz, ölmüş kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz. O halde Allah'tan korkun. Şüphesiz Allah, tevbeyi çok kabul edendir, çok merhamet edendir. Birbirimiz hakkında zanla hareket ederek ajanların ve kışkırtıcı fitnecilerin oyunu geliriz, gelmiyor muyuz?
59-9
Ve onlardan önce o yurda yerleşen imana sarılanlar kendilerine göç edip gelenleri severler ve onlara verilenlerden ötürü göğüslerinde bir ihtiyaç duymazlar. Kendilerinin ihtiyaçları olsa dahi, onları öz canlarına tercih ederler. Kim nefsinin cimriliğinden korunursa, işte onlar umduklarına erenlerdir. Hicret zamanı koskoca bir Mekke şehrinden gelenlerle varlıklarını paylaşan İslam ruhuna ne odluda hayatın her alanında savaşır oldular. Savaşmıyor muyuz?
8-61
Eğer onlar barıştan yana olurlarsa, sen de barıştan yana ol! Ve Allah'a güven. Çünkü işiten ve bilen o’dur.
Evet onlar dediği kafirler, kafirlerle bile barış öneren dinin mensupları size ne odluda birbirinizle savaşırken barışı sağlayamıyorsunuz. Dünya nimetleri gözünüzü kör mü etti. Kör değil miyiz, üstelik de sadece görme değil bütün duyu organlarımız körlük içindeyiz. Değil miyiz?
Bu körlükten kurtulmadıkça Müslümanlar arasına mutlaka ya şeytan girecek ya da ajanlar, biz bu iki fitneden ancak Kurana sarılarak, Akla sarılarak kurtulabiliriz. Biz kurtulmak istiyor muyuz?
Evet, se hemen her çatışan Müslüman kuranı açsın barışla kardeşlikle ilgili ayetleri okusun, hemen hadislere gitsin imanın gereklerini okusun, ayetlerde hadislerde imanlı mümin davranışları okusun ve şuan Müslüman toplumlarının yaşadıklarının ne kadar ayete ve hadise uygun olduğunu görsün kendimize gelmeliyiz ki bu savaş, adaletsizlik ve fitneden zulümden kurtulabilelim. Böylece Allah bizi şeytanın ve fitnecilerin kışkırtmasından korur. Allahın emirlerini okuyarak yaşarsak barış içinde yaşamamızı saglamanın yanın da ahirette ödüllendirlecegimizi de daha çok umut edebiliriz. Selam ve sevgilerimle..
|
|
|
Bu Üyenin Diğer Yazıları |
|
|
|
Reklam |
“Din lüzumlu bir müessesedir. Dinsiz milletlerin devamına imkân yoktur."
M.Kemal Atatürk
Adrese Git |
|