SOKAKLARIMIZ
(Sokaklarımıza Felsefe Ekemezsek Düşünce Biçemeyiz. Fikri Adil)
Sokaklarımız kentlerimizin yüzüdür, bunun içindir ki sokak önemlidir, bunun önemini bilerek sokaklarımızı, yani kentlerimizin yüzünü güvenlikle, sanatla, felsefeyle bunları ürünü olan düşünceyle sokağa çıkanların buluşabilmesi, orada rahat bir şekil de dolaşabilecekleri özgür alanlar yapabilirsek, kentimizin yüzü gülmüş olur…
Sokak hayattır, sokak ulaşım ve iletişim aracıdır, kentte sokak her şeyi etkiler, yönetenlerin yanlış kararlarına tepki yine sokakta gösterilir, sokak bu nedenle evimizin kentte acılan kapısıdır… Sokağın bu kadar önemi vardır anlayan toplumlar sokaklarında huzur ve barışı düşünce ve yaşam tarzı özgürlüğünü sağlamışlardır… Huzur ve özgürlüğün teminatı olan sokak sanatsal faaliyetlerle ve felsefeyle sokağı bir kültür alış veriş haline getirebilir… bu nasıl olacak sanatçılar ve felsefeciler, filozoflar sokaklar da sanatlarını ve düşüncelerini ifade edecekler, savunacaklar, anlatacaklar toplumla sanat ve felsefeyi buluşturulacaklar ki sanatın ve felsefenin siyasete, düşünceye, düşüncenin de plan ve projelere katkıları olsun ve toplumsal ilerleyiş için sokaktaki, felsefedeki ve sanatdaki enerji toplumsal enerjimizin kaynağı olabilsin…
Başka iletişim kaynakları da Sokak Sayılır mı?
Sokak kadar özgürse, sayılabilir, örneğin sosyal medya, internet, tv, radyo kanalları, gazeteler, dergiler sokak sayılabilir mi? Bence evet, iletişim var, kısmen özgürlükler var, bazıların da tek taraflı iletişim olsada sonuç bir düşünce üzerinedir, seçme özgülüğü vardır, ticareten alış veriş var… O zaman bizler neyi alacağız onu iyi seçmeliyiz, bize her verileni alırsak o bilgileri hazırlayıp sokağa ve iletişim kanallarına yükleyenler, sunanlar bizi istedikleri gibi etkilerler… İletişim kanalları o kadar çoğaldı ki her yerden malumat alıyoruz, bu malumatlar bizi malumatfuruş etmesin… Bilgi gelir, gelsin de ama bu bilgileri buralara yükleyenlerin amacı nedir diye düşünelim, reklam mı, bir sonra ki adımda bizi nasıl etkileyerek yönlendirecek, biz bu bilgilerle neler yapabiliriz, ne yapmalıyız, bize hangi bilgiler gerekiyor diye düşünerek gelen bilgileri ayıklamamız gerekir… Yoksa kafamız hercü merc olur, bilgiliyiz gibi, düşünürüz ama bu bilgilerin ne işe yarayacağı konusunda bir fikrimiz olmaz… Bunun olabilmesi için ne yapmalıyız?
Evet, bilginin kaynağı, bilginin neliğini sorgulamak için sokak felsefemiz güçlü olmalıdır, bunun için sokağımızı felsefeyle, felsefecilerle, filozofların düşünceleriyle buluşturmalıyız ki, sokaklarımızı, buna günümüz sokakları olan diğer iletişim kaynaklarını da düşünce alış verişi yapılacak kadar güvenli, özgür alanlar haline getirmeliyiz… Getirebildik mi?
Sokaklarda şu sorunları görüyoruz, bir mahalle baskısı, farklı olan düşünceye, yaşam tarzına izin vermiyor, oysaki düşüncen iyiyse, yaşam tarzın insani ise neden korkuyorsun ki… Sokak da hakim düşünce neyse ancak o, konuşulabiliyor… İki sistem kendini korumak için bazen paronayakca hareket ederek her düşünceyi tehlikeli görebiliyor ve sokağın sanat ve felsefeye dayalı düşünce alışverişi adeta hadım ediliyor… Toplumların düşünce kaynaklarına, iletişim kanallarına artık iletişim sokakları da diyebiliriz… Bu sokaklardan beslenmeyen toplumlar ne hale gelirler?
Felsefeye dayalı sorgulamalar, anlamalar, düşünceler yoksa toplum ne hal alır, kendi içine kapanır, kendi yanlışlarını bile kutsayabilir, yanlışlarında ısrar eder, gelişmeyi, ilerlemeyi bırakın yerinde patinaj eder, bu hareketi de ilerliyoruz sanısıyla alkışlar dururuz… Öylemi oluyor ne? Örnegin ilerdik lafızlarını şöyle bir sorgulasak mı? Dünya ne kadar ilerledi, örneğin son 30 yıldır G.Kore ne kadar ilerledi, biz ne kadar ilerledik? Teknolojik gelişmelere katkımız nedir, sadece müşteri olarak, kullanmak teknolojik gelişme sayılır mı? Son 20 yıldır başka toplumlara pazarlayabildiğimiz bir icadımız, teknolojiye dayanan ürün var mı? Borçluluk oranımız son 20 yıldır ne kadar arttı gibi soruları bize ne felsefi düşünceler sorduracaktır… Ya yoksa yandı gülüm keten helva…
İletişim kanalları yeni sokaklarımızdır demiştik, sosyal medyada bunların içindedir, fiziki sokaklarımızda bunlara dahil ederek, hem bilgi, düşünce paylaşımı hem sosyal alan olarak yaşanılabilir, konuşulabilir, iletişime geçilebilir alanlar yaptığımız da daha iyiye nasıl ulaşırız sorgulaması başlar… Sorgulama felsefenin en önemli işlevidir, sokağı felsefe beslerse, toplum buradan beslenecek ve daha iyiyi arayacak düşünceler gelişecektir… Daha iyiyi istiyormuyuz, arıyormuyuz o zaman felsefenin önünü açacağı, insanlarımız Sinoplu filozof Diyojen gündüz gözüyle fenerle aradığı düşünen insanlardan olacak… Düşünen insanı ne elma şekeri vaat eden yabancı yönlendiriciler, nede siyaseten istismar edecek istismarcılar, nede dinen toplumun, aklını, iradesini kontrol etmek isteyenler yönlendirebilirler…
Düşünenlerin, gerçeği gündüz gözüyle fener yakarak arayanların, neden böyle oldu diyenlerin, daha iyiyi amaç edinenlerin, sokağında yalan, dolan, istismar olmayacağı için sokaklarımız bizim için felsefeyle daha güvenli hale gelecektir… Böylece kentlerimizin yüzü gülecek, bizde daha sağlıklı ve mutlu yasacağız, yaşarız umuduyla, selam ve sevgilerimle…
Fikri Adil --- 17.10.16 --- www.vatandasfikri.com
|