İNSANLIK TECRÜBESİ GÖSTERMİŞTİR Kİ!
İnsanlar birkaç nedenden dolayı tartışırlar, savaşırlar, bunların bazısı kişiseldir bazıları toplumsaldır, biz olayların genel olarak toplumu ilgilendiren yanıyla ilgilendiğimiz için, yine toplumsal düşünmeye çalışacağız… Nasıl mı? İnsanlar neden çatışır, savaşır, neden öldürürler, ölürler? Zor bir soru gibi dursa da aslında kolay cevabı…
Kişisel tartışmaların çatışmaların temelinde de bu bahsedeceğimiz konular vardır, ama kişisel çatışmalar ve kavgalara erkek olsun kadın olsun hoşlarına giden, sevdikleri, hormonların etkisiyle sevdiklerini sandıkları kişilere sahip çıkma, sahip olma, koruma, başkalarından kıskanma gibi nedenlerle çatışmaktadırlar… Bu bir yere kadar normaldir, ama beni sevmeyen, beni istemeyen başkasını seven, isteyen birini ne kadar severseniz sevin, ne kadar sahiplenirseniz sahiplenin ne kadar kıskanırsanız kıskanın sonuç değişmeyecek sizi sevmeyecek ve siz de bunu kabullenemezseniz çatışma çıkacaktır… Bunun için seveni sevelim, isteyeni isteyelim yani sevgiler, istekler arzular, hormonlar bir yerde buluşsun bu yer karşılık sevgiye/rızaya dayanan yer olsun ki cinsellik alanın da çatışma az olsun… Şimdi asıl büyük çatışmaların ve kavgaların, hatta savaşların yaşandığı alana gelelim mi?
Bu alan, ekonomik alan, toprak, yani vatan da bunun için de, iktidarı ele geçirme bunun için de, dini görünümlü çatışmaların temelinde de neredeyse bu var… Sonra bu çatışmalara kutsallık veriliyor ki taraftarlarımız parasal nedenlerden veya iktidarı ele geçirmek gibi dünyevi nedenlerden dolayı bizi desteklemezler, ölmezler, öldürmezler… Bunun için kutsallar üretelim ve bu kutsallarla asıl isteklerimizi maskeleyelim ve taraftarlarımız bizim adımıza kutsallar için savaşsınlar… Evet ne yazık ki hep böyle olmuştur… Kimi verimli toprakları ele geçirmek için savaşmış, buna dini referanslar bulmuş, vahyedilen topraklar gibi… Kimi iktidarı ele geçirmek için savaşmış milli ve dini referanslar bulmuş, ben Kıralım beni Tanrı sizi yönetsin diye gönderdi, ben Padişahım, halifeyim yer yüzünde Allah’ın gölgesiyim, bana biat edeceksiniz gibi… Kimi de başka bir ülkenin zengin yeraltı kaynaklarını ele geçirmeye çalışmış, insani değerlerle bu saldırısını kamufile etmiştir.
Şimdi bir soru, “Kerbela vakası siyasi bir meselemidir, içtihadi bir meselemedir?” işte 1400 yıla yakın bir zamandır bu konu tartışılırken bu soru sorulmaz… Herkes kendini haklı çıkarmak için konuşurda, konuşur… Sonuç da ne değişir, hiçbir şey sadece konuşmak için konuşanları kendi taraftarları dinler ve çoşku ile onaylarlar ve alkışlarlar… Ya karşı taraf ne düşünür? Hiç kimsenin umurunda değildir, aslında dünya tarihi incelendiğinde karşı tarafın ne düşündüğü üzerine düşünenler, uzun vadede kazananlar olmuştur. Bu dini çatışmalara bir örnektir ama altında yine iktidar kavgası vardır, şu haklıdır bu haksızdıra hiç girmiyorum… Neden tarihsel bakarsan bir yan haklı, manevi bakarsan bir yan haklı, güç ve siyaset odaklı bakarsan bir yan haklı ama çatışma kutsal değil, dini değil iktidaridir… Ekonomik çatışmaların nedenine geldiğimiz de ise…..
Ekonomik kazançların önemli bir bölümü akılla, bilimle, teknikle, araştırmayla, geliştirmeyle çıkarılan ürünlerden elde edilir… Ama bunun ötesine geçmek isteyen, ister adına ganimet deyin, ister el koyma deyin, şimdiler de olduğu gibi sözleşmelerle anlaşmalarla güçlü olanın karşı tarafa dayatmasına bağlı büyük ve güçlüler için rant, nimet, güçsüzler için ise zahmet sömürülmek olan bir dünya sistemi deyin ve içinde yaşıyoruz… Bunların çözümü adil bir dünya düzeni kurulmasıdır, tabiki üreten zengin olacak, tabiki ülkesinde yeraltı ve yerüstü zenginlikleri olanlar zengin olacak buna çalışanların, tasarruf edenlerin de zenginlini ekleyebiliriz… Ama bundan ötesi sömürme ve sömürülme ilişkisidir, buda ister emek sermaye çatışmalarını olsun, ister uluslararası çatışmaları olsun sürekli körüklemekte ve çatışmalar gereğinden fazla büyümektedir… İster emek sermayeye dayalı olsun, başka nedenlere dayalı olsun, iç/dış çatışmalara neden olmaktadır.. Bu durum da devletlerarası savaşa neden olduğu için dökülen kanların nedeni ekonomik ve siyasal nedenlerdir, yönetenlerin yanlış kararlarının sonucudur.
Bunun çözümü nedir derseniz? Yazı uzadı kusura bakmayın, çözümü bir paragrafla anlatacak olsak…
Bir dini temelli çatışmaları önlemek için laiklik, iki iktidarı ele geçirme için yapılan çatışmaları önlemek için demokrasi, üç ekonomik gerekçelerle ortaya çıkan çatışmaları engellemek için adil bir paylaşım, dört toplumsal gerilimleri besleyen yaşam tarzlarına, inanış farklılıklarına, siyasal düşünce farklılıklarına karşılıklı hoş görüyle, saygıyla bakabilmek, yaklaşabilmektir. Uluslararası ilişkilerde de diplomatik olarak karşılıklı saygı, diyalog ve müzakereye dayalı hak ve adalet içerikli anlaşmalar, sözleşmeler yaparak bunlara uygun davranmaktır. Dilerim insanlık daha az çatışır, daha az savaşır ve daha huzurlu, barış için de bir dünyada yaşarız… Selam ve sevgilerimle…
Fikri Adil --- 15-8-16 --- www.vatandasfikri.com...
|