İNSANLIĞIN KURTLARI -1
(İnsaniyetimizi sinsi, sinsi kemiren içimizde ki kurtlarla yaşamak yerine onları ya kontrol altına alalım yada yok edelim.)
İlk kurtlardan biri Kibirdir, kendini beğenmişliktir, herkesten üstün olunduğuna inanmaktır, şeytani bir özelliktir, şeytan Tanrının Ademe secde et emrine büyüklenme, kibir bencillik nedeniyle uymamış, ve demiştir ki, onu topraktan beni ateşten yarattın, ben ondan üstünüm, neden ona secde edeyim ki diye kibir sergilemiş ve sonuç olarak… Şeytani bir özellik olan bu özelliği bazılarında gördüğümüz de şunu söyleyebiliriz, yazık şeytanın tuzağına düşmüş kişi… Kibir insanı sevimsiz de yapar, arkadaşlarına tepeden bakan birini düşünün, onu kim sevebilir ki… Ayrıca ben kendi hesabıma hep şunu derim, hayata ve topluma katkımla, aldıklarım vicdani bir hesapla, hesaplanmış olsa bırakın kibir sergilemeyi mahcup bile olurum… Allah bizi canlıların en makbulü olarak yaratırken aslında bunun yanı sırada akıl yoluyla kavrayacağımız sorumluluklar yükledi… Nitekim kutsal kitap da bu sorumluluğu kimse üstlenmedi der, sorumluluklarımızı yerine getirmek kibir içinde olma hakkı vermez, sorumluluğun geregidir…
Başka bir kurt ise açgözlülüktür, bu kurt insanı adeta hayvanlaştırmıştır, hatta hayvanlar bile doyduğun da daha fazla açgözlülük yapmamaktadır. Ama biz insanlar yığdıkça yığarız, depoların yanına yeni depolar, kasaların yanına, yeni kasalar ekleriz, bu depoladıklarımız başkalarının rızkı olmasın sakın? Evet, birileri bu kadar çok depolarken diğerleri ise aç acık kalmaktadır, bu açgözlüler, dünyanın rızık dağıtım dengesini bozmuşlardır, işte bu nedenle insaniyeti kemiren kurtların arasına aç gözlülük de girmiştir… Kurtulmak umuduyla şehvet kurduna dikkate davet edelim kendimizi…
O kadar çok kendimizi korumamız gereken kurt vardır ki bunlara karşı önlemler almazsak bizi içten içten yok eder, kemirirler… Bunlardan biri de “Şehvet düşkünlüğüdür” şehvet düzgünlüğü öncelikle cinsel isteklerin kontrolsüzlüğüyle bize ahlakı, adaleti bile şehvetin gerisine atmamıza neden olur, bu kurtla nasıl mücadele ederiz ki? Şehvet için de kontrolsüzlüğü beraberin de getirir, oysaki insan kontrollü bir canlıdır, bunu akılla, ahlakla, adaletle meşrulaştırarak ister cinsellik, ister başka duyguları yaşamak gerekir… Ele alacağımız bir sonraki kurt ise, kıskançlıktır…
İnsan olarak o kadar saldırı altındayız ki çok dikkat etmek durumundayız, bunun için insanlık çınarına dadanan kurtların başlıçalarından biri de “Kıskançlık, Hasetliktir” bu kurt başka birinin, bize göre bir üstünlük göstermesiyle, ya da sevdiğimiz birisiyle başka birinin ilgilenmesiyle ortaya çıkan bu kurdu kontrol altına alamazsak ciddi sorunlara neden olabilmektedir.. Halk arasın da kıskançlık, günücülük, hasetlik, hasutluk, kelimeleriyle de ifade bulmaktadır… Kıskançlık kurdunun kemirgenliğine de dikkat edelim diyerek Oburluğa gecelim mi?
Bize adeta saldıran bu kurtları nasıl engelleriz, engellemenin yolu saldırının olduğunun bilincinin olunmasıdır, işte bu saldırıyı yapan kurtlardan biri de “Oburluktur”. Oburluk sadece yeme içmede değildir, ister ev eşyası, ister giyim, kuşam, ya da teknolojiye dayalı kişisel eşyalarımız konusun da olsun büyük bir oburluk kurdu saldırısı altındayız… Her alana yayılan bu kurt her şeye sahip ol, sahip ol diye sürekli kulağımıza fısıldamaktadır… Bu fısıltılara inandığımız da ise bizi bekleyen kilolar, obeziteye dayalı hastalıkların yanı sıra kredi kartı ve tüketici kredisi borçları olacaktır… Yoksa öyle mi oldu, olduysa acil önlem planları yaparak bir yıl hiçbir şey almamak ve beslenme düzenimizi degiştirerek bu kurtla mücadeleye başlamaktır. Bu kurdu yendik diyelim ki, içimizden söküp attık, başka kurt mu yok, var, buda öfke…
Belki de saldırısına maruz kaldığımız en yıkıcı kurt “Öfke ve buna dayalı yıkıcılıktır” ister hakkımızın gasp edildiğine, ister saldırıya uğrama düşüncesine dayanarak haklı bir gerekçeyle olsun, ister engellenme, incinmeye dayalı olsun karşıdakine karşı gösterilen tepkilerin sınırları aşması, öfke kontrolsüzlüğüne vararak saldırganlığa dönüşen tepkiye neden olan bu öfke kurduyla ancak kontrolü kaybetmeyerek mücadele edilebilir… Tepkilerimizde haklı olsak bile yıkma değil yapma sorumluluğumuzu unutmadan bu kurtla başa çıkabiliriz… Son olarak da içimize yerleşirse ki çoğumuzun yerleşmiş görünüyor tembellik kurdu üzerine durarak yazımıza son verelim mi?
İçimizi adeta kemirerek boşaltan bütün enerjimizi alan bir kurt ise “Tembelliktir” bu kurt bizim enerjimizi alır elimizi kolumuzu bağlar… Ebem buna üşengeçlik derdi ve devam ederdi oğlum üşenmeyin, yarın ne oğlunuz ne de kızınız olur derdi… Ne demek Ebe bu dediğimiz de ise üşengençlikten o işi de yapmazsınız ve çocuğunuz olmaz diye bize tembellikten uzak durulması gereken bir öçü gibi bahsederdi… Gerçekten de sinsi bir öcü, bir defa tembelliğin ataleti üzerimize çöktü mü, insan her şeye alışan bir canlı olduğundan tembelliğe alışıldı mı, Allah korusun ruhsal ve ekonomik dengemiz bozulur… Biraz daha işi abartırsak sevişmeyi bile es geçer ebemin dediği gibi ne kızımız olur, ne de oğlumuz…
İnsanlığın birbirine karşı olan sevgisini, saygısını yok eden kurtlarla mücadele insanlığın insaniyet cemberi içinde kalması için gereken acil mücadeleye önce kendimizden başlamalıyız der… Yaşamımızı kemiren kurtlardan kurtulmak dilegiyle selam ve sevgilerimle…
Fikri Adil --- 5.10.16 --- www.vatandasfikri.com
|