LÜKS OYUNCAKLAR, TEMEL İHTİYAÇLAR ÇATIŞMASI
( Toplumsal Çatışmalara Bir Neden Daha)
Evet, eskiden sag, sol, emek sermaye sınıf çatışması, Mezhep çatışmaları, Hindistan gibi kast sistemi devam eden ülkeler de kast çatışması olurdu, bu çatışmalar örtülü de olmaya devam ediyor… Asıl başka bir çatışmadan bahsedeceğim, bugünün çatışması ise Lüks kişisel araç gereç, kozmetik, barınma, araba, yat gibi pahalımı pahalı, lüks mü lüks yaşayanlarla, temel ihtiyaçlarını zar zor karşılayanlar arasında olacaktır, bunun tepkilerini toplumda görüyoruz. Bunları nereden mi çıkarıyoruz, çünkü toplumlar da, aidiyet adalet, güven, adil paylaşım üzerine oluşursa meşru bir birliktelik yaşanır… Yoksa ister hukuki adaletten, ister ekonomik adaletten, isterseniz sosyolojik adaletten uzaklaştıkça toplumun fertleri kendini o topluma ait hissetmemeye başlar işte buda toplumsal sorunların ana kaynağıdır… Ne yazık ki ülkemizde durum hızla bu aşamaya doğru ilerlemektedir… Nasıl mı?
Bir toplum da hem yoksullar, hem varsıllar aynı hızla artıyorsa o toplum da, üretilenleri adil paylaşmama sorunu yaşıyor demektir… Düşünün ki hem sosyal yardım alanların sayısı hızla artıyor hem de trilyonerlerimizin sayısı sizce burada bir sıkıntı yok mu? Son on yılda 60 bin olan trilyoner sayısı 95 bini geçmiş… Yani toplumun parasının neredeyse %80-90’ını bu 95 bin kişide toplanmış, sistemi iyi ayarlayamamışız, yada bilinçli sistemi fakirlerden zengine doğru para akışına göre ayarlamışız… Diyelim ki paralar bu 95 bin kişiye aktı, bunlar bu kadar parayı ne yapacaklar? Ya da ne yaptılar, ne yapıyorlar? Asıl dananın kuyruğunu bu sorulara bulduğumuz cevaplar koparıyor…
Bizim gibi maaş alanlar hele bir de emekliyse temel ihtiyaçlarını bile karşılayamamaktadırlar… Hele, hele bir de ailelerinde işsiz varsa ki genel de var, onun da giderlerini karşıladıkları için ciddi sıkıntı içinde yaşamaktadırlar, hele bir de ev kirası veriyorsa, sıkıntıdan sıkıntı begen… Gel gelelim bu 95 bini gecen trilyonere bunlar bu paraları ne yapmaktadır… Tabiki para iki işe yarar ya tüketirsin, yada yatırım yaparsın… Bizim toplumda parayı eline geçirenlerin büyük bir bölümü lüks tüketime yöneliyorlar… Buna üzülerek tanık oluyoruz, en pahalı arabalar, en lük yerlerde yemekler, en pahalı giyim eşyaları, kozmetik ürünleri ama temel ihtiyaçlarını karşılayamayanların tersine o kadar para var ki ne yaparlarsa yapsınlar harcayamıyorlar… Hep anlatırım bir hac yemeği, genel olarak muhafazakarların olduğu bir davet, benim masam da 6 kişi oturuyoruz.. Giyimlerinden kuşamlarından halleri vakitleri iyi görünüyor.. Ama para idare etme kültürü olarak zayıf oldukları anlaşılıyor… Neden mi? Parayı idare etme de bir kültür işidir, çok paraya ulaşınca ne yapacağını şaşırmazsın, ne yapacağın bellidir… Para ne yapılabilir ki, tabağa konup yenilmeyeceğine göre.. Ya kültürsüzsen lüksle harcarsın, para idare etme kültürün varsa da yatırıma dönüştürüşün..
Bunlar kendi aralarında ya bu kadar parayı ne yapacağız diye soruyorlar… Aralarından biri diyor ki, iyi bir ev dedik aldık, çocuklara da iyi bir ev aldık, iyi bir araba dedik aldık, çocuklara da iyi bir araba aldık, şimdi biz bu paraları ne yapacağız? Benim çok param olmadığı için hiç düşünmedim bu paraları ne yapacağız diye, ama adamlara üzüldüm parayı ne yapacaklarını şaşırmışlar lüks aldıkça alıyorlar, daldıkça dalıyorlar… Onların iyi dedikleri 200-300- daha sınırları zorlayanlar için 500-600 bin liralık arabalardan, 1 trilyonluk evlerden bahsediyorlar… Ben çok parası olanlarla çok yan yana gelmemeye çalışırım neden mi? Şımarık oluyorlar, her şartta kendilerine hak verilsin, karşı taraf geri adım atsın istiyorlar, bende böyle tiplerle aynı mekanlarda yaşamak istemiyorum.. Neyse, ben bunlara bazı önerilerde bulunuyum dedim, arkadaşalar, para çoksa, harcanmak için değildir dedim… Hepsi bana doğru döndüler iyi giyinmiştim fakir olduğum belli oluyormuydu bilmiyorum… 5 bin lira harcanır, 10 bin lira harcanır, 100 bin lira harcanır, 1 trilyon harcanır ama daha fazlası harcanamaz, harcanmamalı, bu paralar lükse kurban edilmemeli dedim… Sonra hiç durmadan bu paralar toplumun parası olduğunu, herkesin hakkı olduğunu, bunun için bu paralarla hayır hasenat işleri yapılması, vergilerin düzgün verilmesi, çalışanlarınızla paylaşmanız gerekiyor dedim, hepsinin yüzü gözü asıldı… Bütün bunları yapmıyorsanız bu paralarla yeni yatırımlar yapmanız gerekiyor dedim.. Hepsi buz gibi kesildi ve bakışlarından anladım ki beni sevmediler… Neden?
Ben onlara normal olanı hatırlattım, onlara ise normal, anormal gelmeye başlamış, çalışanlarına 1300 lira verirler, onu da daha 6 aydır, ama kendileri 1.300.000 liralık arabaya binerken rahatsız olmazlar.. Bu arabayı patronun ailesinden iki kişinin aldıklarını düşününün… Bu olay örnek bir vaka… Nasıl temel ihtiyaçları karşılamayanlarla, parayı ne yapacaklarına şaşıranların ayrıştığı bir toplum olmaya başladık.. Yatlarına, garajda ki arabalara, giydikleri 8-10 bin liralık kıyafetlere bakın bu ayrışmayı görürsünüz… Asıl çatışma buradan çıkacaktır… Biz bunu bugünlerde aynı ümmetteniz, aynı milletteniz, aynı siyasal düşüncedeyiz gibi kılıflarla temel ihtiyaçlarını karşılayamayanları ayrışmayı gizlemeye çalışıyoruz… Ya da toplumun ilgisini cambaza bak, cam baza diyerek cüzdanını çarpan üç kâğıtçılar gibi başka yönlere çekmeye çalışıyoruz ama yara büyük.. 1300 lira alan kişi evine ekmek götüremez, çocuğuna süt alamazken patronların patroniçelerin bindiği arabanın fiyatlarını merak etmemesi buna tepki göstermemesi ne mümkündür… Demem o ki geleceğin çatışması lüks yaşayanlarla, temel ihtiyaçlarını karşılayamayanlar arasında olacaktır… Dileğim o ki bu çatışma ortaya çıkmadan sosyal politikalarla, siyasal düzenlemelerle bu sorunu çözer sosyal adaleti sağlarız.. Dilek ve temennilerimle selam ve sevgilerimle…
Fikri Adil --26.06.2016 09:35– www.vatandasfikri.com
|