MUHALİF DURUŞ
(Akademik Ve Entelektüel Muhalefet)
Muhalif: Gördüğü, bildiği gerçekler üzere, inanmadığı bir doğru sanıya, yanlışa, bir düşünceye, siyasal bir karara bir tutuma, bir görüşe, bir davranışa topluma zarar vereceği için karşı olan… Karşı olmakla kalmayıp daha iyiyi ararken karşılaştığı engellerle mücadele eden kişiler, Sivil Toplum Örgütleri, Partiler diyebiliriz… Biz bu muhalif duruşu Akademisyenler ve entelektüeller üzerinden değerlendireceğiz..
Bir toplum da bir düşünce eleştirilerek, tartışılarak, iyiliği, kötülüğü, doğruluğu yanlışlığı Akademik ve Entelektüel tartışmalarla ortaya çıkarılır… Biz bu alanda durumumuz nedir derseniz ne yazık ki çok zayıfız demek zorundayım, ne asistan, hocanın sunduğu düşünceye muhalefet edebilir, bu yan eksik, şu yan şöyle olsa iyi olur diyebilir, nede hoca rektöre ve siyasilere karşı eleştiri yapabilir… Şu söz çok işitilir evde babam, kocam bilir, işte patron, amir bilir, akemide Hocam bilir, siyasette lider, büyüklerimiz bilir… Bu toplumdan bir muhalif duruş çıkmaz… Hele hele Akademik ve Entelektüel muhalefetin olmadığı yerde de düşüncelerin iyiliği/doğruluğu test edilemez, sonra ne olur? Ne olacak uygulanacak düşünce doğruluğuna, yanlışlığına bakılmadan uygulanır, ne olacak diye sonuca bakılır… Genelde de sonuç köktü olur…. Neden?
Bir örnekle anlatalım mı, Türk Telekomu sattık yol yaptık, yol da Türk Telekom da ulaşım iletişim aracı biri fiziki yatırım biri teknolojik yatırım, fiziki yatırımlarımızı teknoloji üretecek Ar-Ge ler, laboratuvarlar değil de yol, köprü, ceza evi, adliye, kamu binaları şeklinde atıl yatırımlar yaparsak yanlış yatırım yapıyoruz demektir… Yanlış yapıyoruz, bunu uygulayan siyasilerin parti içi muhalefetle uyarılmazsa, yanlış düşünce uygulamaya dönüşür, hadi burada vekiller beni aday gösteren lider diyor muhalefet edemiyor… Bu yanlış yatırımları gören Akademik personele ne oluyor, onlar hükümeti raporlarıyla, yazılarıyla neden uyarmıyor? Efendim Rektör ek derslerimi kesiyor, tez almamı engelliyorlar, lojman vermiyorlar, emekliliğim yaklaştı emekliliğe zorlarlar…. Rektör atanma Umudum var siyasetçiler benim rektör olmamı engellerler… Hadi bunu da anladık çok gerekçesi var, Entelektüeller nerede, hani o muhalif kişilikler, aykırı tipleriyle, lüzumlu, lüzumsuz arkadaş ortamlarında her şeye muhalefet edenler… Neden yanlış gördüklerinize muhalefet etmiyorsunuz? Yanlışa sen yanlış demezsen, Akademisyenler demezse, ben demezsem, o demezse, vekiller demezse, muhalefet partilerinden biri teröristlerle diyalog içine girerek kendi kendini lav etmişse, diğeri iktidara muhalefet edeceğini unutarak kendi kendini lav etmişse, öbürü aşırı muhaliflik yorgunluğu içindeyse….
Siyasal, entelektüel, akademik muhalefet tıkanmışlığı içindeyiz demektir, bu durum da toplum alternatif bir yeni bir siyaset çıkaramayacaktır… Daha da kötüsü bazılarımız, bu yanlışları alkışlayarak ekonomik, uluslararası, sosyal, bilimsel, siyasal sorunlarımız karşısında hep beraber deve kuşu numarası yapıyorsak… Yanlış yapıyoruz çünkü yanlışa göz yumuyoruz demektir, hayatın gerçekleri bize deve kuşu olmadığımızı anlatıyor, gelecek 15 yılı borçlarla ipotek etmemize, kurumlarımızı, arsalarımızı satmamıza rağmen ekonomik sorunlar deve kuşu numarası yapmıyor, bize biz buradayız bizi yok sayamazsınız diyorlar, daha da anlatacakları var biz dinlemezsek de dinletirler. Akademi, medya, STÖ’leri olarak, entelektüeller ve vatandaşlar olarak bu kötü gidişi izliyoruz, susuyoruz sorumluları alkışlıyoruz, itiraz etmedikçe, muhalefet etmedikçe sorumlusuyuz… Sorumluluk hisseden var mı? Yok… Neden?
Ben siyasetçiyim beni lider seçti, bana el kaldır dediler kaldırdım, Ben akademisyenin bunlar siyasal işlerdir karışma dediler, dekan, rektör olma ihtimalin doğar dediler karışmadım, ben patronum devletle işlerimiz var, vergi açıklarımız var ses çıkaramam ticaretim bozuluyor, ben entelektüelim sesim topluma ulaşmıyor, bir de beni düşüncem üzerinden eleştirmiyorlar, onlara ters gelen sakalımdan, alkolümden, onlarca meşru görülmeyen ilişkilerimden dolayı itibarsızlaştırılma korkum var… Ben vatandaşım neden tepki göstereyim bu yönetimi vatandaşların bir bölümü olarak ben seçtim, seçmeyenler nerede, bakın ülkenin tüm kurumları yabacılara satıldı arsaları satılıyor, ev satın alan herkes vatanıma ortak vatandaş olacak, Suriyeli Sıgınmacılar vatanıma ortak vatandaş olacak neden tepki göstermiyorsunuz, muhalefet etmiyorsunuz? Valla örgütümüz yok, sendikalar tepkisiz, muhalefet partileriyle bir türlü aynı frekansı yakalayamıyoruz, Sivil Toplum Örgütleri Belediye başkanının yalakası olmuş, ben tek başıma mı tepki göstereyim… Hepinizden özür dilerim, ben de muhalif olmaktan vaz geçtim, ilk miting de bu siyasal kararları alan lideri alkışlamaya gideceğim… Allaha ısmarladık, yetki verdiğimiz birini toplum olarak denetleyemiyorsak, ben de tek başıma muhalefet yapamam… İyi günler yanlış olduğunu bile bile susanlar, iyi günler yanlış olduğunu bile bile alkışlayanlar… Hele hele o akademisyenler, bazı özel üniversitelerde doğruları topluma anlatmak için çırpınanlar istisna, koltuklarınız da rahat rahat oturun, alınan borçlardan, yapılan özelleştirmelerden gelen paraları nerelere hangi yatırımlara yatırdık diye sormayın, aman siyasilerin yanlışlarına ses çıkarmayın… Aman konformist entelektüeller, şarabınız var mı, yanınız da sevişecek biri var mı, sorununuz çözüldü demektir devam edin entelektüellik numarasına… Bazı entelektüellerin bizimde canımız var, dediklerini duyar gibiyim, Sokrates’in de canı vardı… Vatandaş olarak seçtiğini, sorumluluk verdiğini denetleme sistemi geliştiremezsen işler kötüye gidince neden böyle oluyor diye bana sorma… Ben iyi günler dilemiştim ya, dertler yine konuşturdu vay.. Hadi iyi günler…
Son söz muhalefet şart, Entelektüel, Akademisyen olarak, Siyasetçi olarak, sendika, sivil toplum örgütleri ve vatandaşlar olarak istisnada olsa görevini yapanlar var, bizde onlarla birlikte hareket etmeliyiz, yanlışa muhalefet etmeliyiz der, selamlarımla iyi günler…
Fikri Adil – 13.2.17 --- vatandasfikri.com
|