TOPLUMSALLIK BİLİNCİ
İnsanlar istisnai durumlar da tek yaşarlar, oranı nedir bilmem ama 1/1000 geçmez sanırım, genel olarak toplumsal hayatın için de yaşarız…. Toplumsal hayatta bir iş bölümünü gerektirir, nasıl mı?
Diyelim ki hepimiz aşagı yukarı toplumsal hayatın içinde bir görevimiz vardır, kimi yargıçtır/savcıdır, avukattır, yargılar/ iddia eder, savunur, öğretmendir/öğrencidir öğretir/öğrenir, kimi doktordur/hemşiredir sağaltır, kimi polistir/jandarmadır toplumsal hayatı güvenli kılar, kimi İmamdır dini bilgi verir, ibadet yaptırır, kimi şöfördür bizi işe ulaştırır, terzidir sökükleri diker, aşçıdır karnımızı doyurur, fırıncıdır has has ekmekler yapar ve çöpcüdür kenti temizler hangisi önemsizdir? Toplumsal hayatı bir zincir gibi düşünürsek bunlar zincirlerin birer halkasıdır, bi halka yoksa zincir yok demektir çün ki işe yaramaz…
Toplumsal zinciri kim koparırsa o altında kalır, ister meslek mensubları, ister toplumsal grublardan herhangi biri, bu zinciri sağlam tutmak hepimizin görevi… Diyelim ki polis yada jandarma, görev alanın da güvenligi sağlayamadı, o alan onun namusudur koruyamadı demektir…. Yargı daki eksiklikler ise direk zulüme neden olur, bu alan diger alanları da ayakta tutar… Öğretmen öğrenmek maksadıyla gelen birine öğretmesi gerekenleri öğretmedi, öğrenci öğrenmek için geldiği yerde verilen bilgileri almadan gitti, bunlar nedir derseniz, en sonunda acıklayacagım…
Doktor hemşire görevi nedir hastaları saglatmak, yani insanları paralı parasız olup olmadıklarına bakmadan sağlıklarına kavuşturmaktır, bu toplumsal bilinci yüksek toplumların işleyişi içinde normal bir vatandaş hakkıdır, insan hakkıdır… Bizde her alan da olduğu gibi ticarileşme bu alanda da üst seviye de ve ne yazık ki daha da paracılığımızın oranı artmaya devam etmektedir… Parasız insanları sağlığına kavuşturmayacakmıyız, onlara paran yoksa ölmü diyecegiz… İşte bu alanlarda ki eksiklikleri de hep beraber yaşıyoruz demek ki birilerinin toplumsal bilinçleri gelişmemiş… Aslında yaşanılan her sorun, ya toplumsal bilincin gelişmemiş olmasından yada yeteri kadar sorun yaşanılan alanda bilgilenilmemiş veya bu bilgiler üzere teknik, teknolojik ürünlerle bu bilgileri yeteri kadar toplumsal yaşama yansıtamayışımızdan kaynaklıdır…
Ben polisim bu gece benim güvenli kılmam gereken yerde hırsızlık oldu, bana ne aman, ben yargıcım yargılamada eksiklikler oldu bana ne aman, ben öğretmenin öğrenci öğrenmemiş bana ne aman, fırıncı biri ekmeksiz kalmış bana ne aman, inşaat mütehaiti teknisyeni/mimarı/mühendisisiniz bina çürük olmuş bana ne aman, otobüs şöförüsünüz işe giden ve evine dönenler yolda kalmış bana ne aman, siyasetcisiniz toplumun adına, toplumsal kaynakları, yatırımları, yönetiyor kullanıyorsunuz verimli kullanmışım kullanmamışım bana ne aman demek ahlaksızlıktır, adaletsizlikliktir…. Toplumsallık bilincini ve hayatı öldürmektir...
Ahlak ve adalet yoksulu toplumlar da aidiyet duygusu da yok olur… İçine bebek olarak doğduğumuz ve genç, orta yaşlı yaşlı olarak içinde yaşayacagımzı topluma kendimizi ait hissedemezek, bu toplumun için de bir sorunla karşılaştığımız da bize yardımcı olacagını düşünemiyorsak, aidiyet duygumuz nasıl gelişir... Yada her şeyi paraya endekslemiş ve en önemli hizmetleri, en zaruri hizmetleri bile para kazanma alanına çevirmişsek… Gercekten de toplumsal zincirimiz çok zayıf demektir…
Bunu güçlendirmenin yolu devlet organizasyonunu iyi kullanmak, egitim ve öğretim aracılığıyla toplumsal bilinci artıracak degerleri toplumun kültür haline getirmektir… Bu egitim kültürel bir egitimdir ve ilk olarak beşikte başlar ve mezara kadar devam eder… Bu egitim toplumsal hayatın içinde yararlandığımız herşeyin, toplumsal bir zincirin sonucu olduğunu ve bu zincirin bir parcasıda biz olduğumuzu veya olmamız gerektiği bilinci oluşturacak bir kültür oluşturmalıyız… Toplumsallık bilicin devamı için de bir süreklilik inşa etmeliyiz…
Kültürün aktarımın da özellikle egitim alanında ciddi eksiklikler görülüyor ve durum da paraya odaklanmış meslek mensublarının yetişmesine neden oluyor, herkesin toplumsal hayatı bir hırsla paraya ulaşma yarışına çevirdiğine üzülerek tanık oluyoruz... İşte bu paraya ulaşma sevdası da toplumsal hayatı ve toplumsal güveni öldürüyor… Oysa ki para da diger araçlar gibi toplumsal hayatı kolaylaştıran araçlardandır... Yeniden silkinerek toplumsal bilincimizin artırılması gereğini, zaten toplumsal hayatın içinde ki işlerimizin bir toplumsal sorumluluk olduğunu bunun için ayrıca bir de para kazandığımızı, hatırlatıyor her meslek mensubuna görevini iyi yaptığınız da toplumsal hayatın içinde karşılaştığınız sorunların azalacagını, hatta zamanla yok olacagını garanti veriyorum …. Selam ve sevgilerimle…
Fikri adil – MART 15 -- vatandasfikri.com
|