MUTLULUK ARAYIŞLARI
MUTLULUK AŞAMALARI
Hemen hemen hepimizin amacı mutlu olmaktır, ben acı çekeceğim, çile çekeceğim diyen kimseye tanık olmadım, insan acıdan kaçar, mutluluğa ulaşmak ister… Acısıyla bile mutlu olmaya çalışanlara denk geldim… Bunun için mutluluk önemlidir, bunu önemsemek gerekir, önemsiyormuyuz, net cevap veremem, mutluluğumuzun üstünde o kadar kara bulutlar dolaşıyor ki, bunları dağıtmazsak mutluluk zor görünüyor… Nasıl mı? Birlikte bakalım mı?… İnsan hayatının aşamalarına bakarak, bu aşamaları anladığımız da kara bulutların da nedenini anlarız umuduyla mutluluk arayışımıza başlayalım mı? Buyurun, aşamaların bakalım mı?
Birinci aşama Bebeklik aşaması, en zayıf ve en duyarsız, en çok yardıma muhtaç olduğumuz andır, bardak da ki suyu bile içemeyiz biribnin içirmesi gerekir… Hayata ilk adım attığımız bu dönem de, tat alırız mı almazmıyız bilmiyoruz, bebekleri izliyorum tat aldıkları izlenimi ediniyorum demek ki bir lezzet arayışı var… Bu aşamaya 0-5 yaş aralığı dersek biraz 3-4 dört yaş aralığına haksızlık yapmış oluruz diye düşünüyorum… ama herkes küt diye yaş aralığını geçemiyor bazılarında bu geçiş genel olarak 2-3 yaş ileri ve geri sarkar, bu geçiş dönemi yaş sayısı arttıkça arttığını düşünürüm… Bu ilk aşamada amacımız, beslenmek ve ayakta, hayatta kalmaktır… Bu arada mutluluk aranmamaktadır… Ama gülmek ve neşelenmek yine de vardır… Hemen baştan belirtelim bu aşamaların zamanın da yaşanması hem bu aşamalarda hemde sonraki aşamalarımız da mutluluğumuzu etkileyecektir, aman ha zamanında yaşanacakları öteki aşamalara aktarmayalım, birikim olur hepsini aynı anda yaşama sevdasına kapılırız fiziki, biyolojik ekonomik şartlar izin vermez mutsuz oluruz…
İkinci aşama çocukluk dönemidir, 5-12 yaş aralığı diyebiliriz, bu arada birçok şey gelişiyor, bizde bu gelişim aşamasın da mutluluk arayışına başlıyoruz… Mesela cinsel tercihimizin karşı cinse yönelmesi gereken bir yaştır… Ama birçok şeyi fark ediyoruz ve anlayarak ya da anlayamadan ergenlik cağına geliyoruz… Bu cağa geldiğimiz de bencilliğimiz artıyor haz ve mutluluk arayışlarımız yoğunlaşıyor, cinselliğimizin daha da bir farkına varıyoruz… Bu fark ediş bizi karşı cinse ilgiye itiyor, bu itişler bazen abartılı da olsa mutluluk arayışlarımızı kamçılıyor… Bir yandan eğitim öğretim bir yandan toplumsal hayata uyum sağlama, Toplumun inancını inancın sayma, toplumsal hayatta taklit yoluyla öğrenme ve içinde yaşadığın toplumun kültürüne uyum sağlama dönemi de sayabileceğimiz bu dönem de mutluluğa ulaşamadan geçilen aşamalardır… Bu iki aşamada inisiyatif büyüklerimizdedir, onlarda kendi doğru bildikleriyle bize doğru şeyler önerirler ve yaptırmaya çalışırlar…
Üçüncü aşama ise gençlik aşmamızdır ki, 15-25 yaşları arasıdır… Bunun içine ergenlik sorunumuzda girer ki sormayın gitsin… Ergenlikte hormonların yoğunlaşmasıyla başlar, duygu dünyamıza hücum etmesi ile devam eder…. Bu durum adeta bizi yarı deli hale getirmektedir, oysa mutluluk bir akıl duygu dengesi hali degilmidir? İşte bu coşkunlukla toplumla, ailemizle, hatta zaman zaman kendimizle bile, kendimizi çatışır hal de buluruz… Bu çatışmalardan mutluluk çıkarmı çıkaranlar vardır, işte ben buna başarılı insan derim… Başarı nedir derseniz mutlu olmaktır, mutlu yaşamaktır, başarırsak başarılıyız demektir… Ama heyecan, coşku, her şeyden abartılı etkilenme, abartmalar dönemi de diyebileceğimiz bu dönemde mutluluk aşaması acısından heba edilen aşamadır ki… İçinizden mutluluk aşamalarına ne zaman geleceğiz dediğinizi duyar gibiyim.. Merak etmeyin önümüzde daha çok zaman var devam edelim bakalım başka bir aşamada, orada mutluluk varmı?
Orta yaş da diyebileceğimiz yaşa geldiğimizde ise 25-40 mutluluğa en yakın aşamadır da diyebiliriz… Ne yapacağımızı ne yapamayacağımızı kestirmeye başlayarak kabullenme dönemine gireriz… Hatta bazı uzmanlar bu yaşları 5 aşağı beş yukarı hesaplarlar bunun nedeni herkes aynı anda aynı yaşda aynı şeyleri yaşamaz da ondan olsa gerek… Mesela 40- yaşında olup da genç ve dinç olanların, olduğunu hala gençlikteki arayışlarını sürdürdüklerini biliyoruz, görüyoruz… Her neyse bu yaşda mutluluğa ulaşanların sayısı daha çok olmaktadır, oran vermek gerekirse mutlu olanların yarısından çoğu bu dönemde mutluluğu yakalamaktadır… Bu dönem de hazların yanı sıra maddi başarıların da mutluluğa katkıları olduğunu görüyoruz… Her şeye rağmen insanların ne kadarı mutlu derseniz ben bilemiyorum kendimden ve çevremden yaptığım gözlemlerimle %10-15 diyebilirim… Mutsuzlarda en %10-15 dersek toplumun büyük bir bölümü ne mutlu ne de mutsuzdur, bir mutlu bir mutsuz, iki mutlu üç mutsuz yaşar gider…
Bazılarınız sıkıldı ya biz mezarda mı mutlu olacağız diyorsanız hayır orada ne yaşanılır bizim için mechuldür, biz burada mutluluğu yakalayacağız öyle anlaşılıyor, mutluluğu yakalamanın da yolu ahlak ve adalet içinde bu aşamaları yaşayarak aşmak vardır… Bizi mutlu bunlar (Adalet, Ahlak) yapar bu zamana kadar arayışlarımızı da ve aşamaları da bunu eksik ettiğimizden dolayı tam anlamıyla olsun, oransal olsun mutluluğu ulaşmadığımızı düşünüyorum. Zaten ilk aşamalarımız da bu değerler oluşmamıştır, sonraki aşamalarımızda da, mutluluk arayışlarımızda maddi unsurlara gereğinden fazla anlam yüklediğimizden olsa gerek yok saymışız, böylece her aşama da büyük ölçüde boşa çıkmıştır… Bu boşa çıkış bizi daha da mutsuz edebilmekte ve arayışlarımız sürmektedir… Genel de olgunluk yaşı ile yaşlılık yaşı arasında ki 40-60 yaşları manevi acıdan mutluluk arayışlarımızın yoğunlaştığı aşamalardır… İşte bu aşama dünya hazlarının da aşıldığı adalet, ahlak, merhamet, vicdan, nimeti de külfeti de paylaşma duygularımızın öne çıkmasıyla mutluluğa biraz daha yaklaştığımızı söyleyebiliriz… Arayışlarımızın bizi mutluluğa en yaklaştırdığı aşamadır, şunu anlamışızdır, ister hormonların zorlamasıyla, ister maddi motivasyonlar, ister sahip olunan tüketim malları anlık tatmin ve mutluluk sağlar… Bunu fark edenler, mutluluğu daha çok hak ederler ve ulaşırlar, olurlar umut ederiz…
Ben bu aşamayı yaşıyorum, ama çevresel, ailesel, toplumsal şartlar yanın da sağlık sorunlarının da başladığı bir dönem oluyor ve yine bu yaşlarımızda başka karabulutlar oluyor, yani baştan söylediğimiz karabulutlar her aşama da ama farklı olarak karşımıza çıkıyor, mutluluğumuzu gölgeliyor… Mutluluğumuzu gölgeleyen en önemli nedenler arasın da beklentilerimizin çok yüksek, cabalarımızın beklentilerimizden çok düşük olması olduğunu belirterek… O zaman iki yol kalıyor, ya beklentilerimizi kendimizden, toplumdan, aileden, eşden dosttan düşüreceğiz, yada cabalarımızı beklentilerimizi gerçekleştirecek seviyeye yükselteceğiz… Hangisini yapalım derseniz kişisel bir karardır… Siz bilirsiniz… Biz her şeye rağmen mutluluğa ulaşma çabası için de olacağız ve bu caba da mutluluk beklentimizle, cabamızı dengede tutarak mutlu olmaya çalışacağız… Olurmuyuz oluruz, önce inanmalıyız… Selam ve sevgilerimle…
Fikri Adil 09.04.2016 23:16 – www.vatandasfikri.com
|