İDARE VE SİSTEM SORUNU -1
(ZİHİNSEL KARIŞIKLIK ve MUHAFAZAKÂRLIK)
Daha önceki yazıyla bir bağ kurmak gerekirse, bizim zihinsel olarak karışıklığımızın toplumsal düzene ve yönetim erkine etkisiyle, bu zihinsel karışıklığın kültürel ve siyasal etkileriyle, bir sistem ve sistemin mantığına dayalı bir toplumsal düzen kurmakta zorlanıyor oluşumuzun nedenleri üzerine düşünsel bir deneme olan ilk yazının devamıdır bu yazı… Karışık zihinsel yapımızın yönetimsel sorunlara nedenleri üzerine düşünmeye devam edelim mi?
Bizde son zamanlarda sistemsizlik moda olmaya başladı, üstelikte bunu kendimize muhafazakar diyerek yapmıyoruz, ben de ona şaşıyorum… Heyy arkadaş sen/ben muhafazakarız, hatta demokrat muhafazakarız diye zaman zaman nutuklar atıyoruz, tek devlet, tek bayrak, tek millet, tek vatan, işte bunları bir sistemi var, ona da Cumhuriyet diyorlar… Aslında bizim sorunumuz sistem değil sistemi daha iyi nasıl işletiriz olmalı… Muhafazakar ne anlama geliyor bakalım mı, neyi muhafaza eder görelim mi?
Muhafazakâr: Mevcut toplumsal düzeni, düşünceleri ve kurumları değiştirmeden olduğu gibi korumak isteyen, Aile kurumunu ve geleneği önemseyen kimse ve kimselere, muhafazakârdır diyebiliriz… Şimdi bu tanım üzerinden biz muhafazakârlara bakalım mı? Bence bizim biraz uç muhafazakarlar dediklerimiz, demokrasiyi hazmedemeyenler, Osmanlı diyor, Şeriat diyor, bu düzeni değiştirmeliyiz diyor, millet yerine ümmet diyor, diyor da diyor… Ama değişim, isteyen sosyal demokratız diyenlerde düzenin savunucuları oluyor… Vallaha anlamış değilim, karışık bir zihinsel yapımız var bu her yere yansıyor, kimin ne yapacağını kestiremiyoruz… Onlarda gerçi kendilerinin ne yapacaklarını bilmiyorlar.. Dün a sistemi diyor bugün b, yarın c… Ekonomik politikalara da bir bakıyorsun, bugün liberal politikalara karşı, yarın bir bakıyorsun en hızlı liberalizm savunucuları oluyorlar, hatta gün içinde bile değişiyor düşünceler… Acaba muhafazakarlar liberal olabilirler mi? Her neyse….
Karışık zihinle idare, yönetim zor, karışık zihin, sistemsizlik demektir, sistemsizlikle de idare olmaz, sadece oluyormuş gibi yapılır… Örnek vermek gerekirse…
Son 5 yıl içinde ekonomik ve politik kararları kısaca değerlendirelim mi? Dış politikada başlangıçta bir müttefik grubun içindeydik, bizim aleyhimize olmasına rağmen onların yanlışlarına göz yumduk diyemeyeceğim ortak olduk… Aradan bir zaman geçti, tam farklı cephede, farklı bir müttefik grubun için de, farklı şeyleri savunmaya başladık, bizim için doğrusu buydu… O zaman baştan neden onlarla birlikteydik? Sistemsiz olursanız bir orada, bir de burada olursunuz.. İran, baştan beri bir sistem içinde hareket ediyor, Rusya keza öyle, ABD de öyle sistemleri ve bu sisteme dayalı politikaları var… Rüzgarla yön değiştirmiyorlar… Sonra ekonomi…
Özelleştirmelerin verdiği ekonomik, sosyal zararlara girmiyorum, yap işlet devret yöntemiyle yapılan zararlara bakalım mı? Örnegin Türk Telekom Özelleşti buradan gelen paralarla daha iyi bir teknoloji üreten kuruluş kurmadıksa, yol e adliye sarayı yaptıysak kaybettik demektir… Dönelim YİD yöntemiyle yapılan Köprülere ve projelere, bunlar kaba taslak rakamlardır.. Örneğin adam geçiş garantili bir köprüyü 1.5 milyar dolara mal ederek yapıyor, köprüden geçenlerden 10 milyar doları geçecek gelir bekliyor, elde de edecek, köprüden geçilse de, geçilmese de parası garanti ödenecek…. Bu para kimden çıkacak bu toplumdan, bu ekonomik piyasadan, milletimizden, başka milletlere bu para akacak… Şimdi ekonomik bir zihniyetimiz ve sisteminiz varsa ekonomi neye dayanır, maliyet, kar ve fayda ilişkisine siz bu sistemi düşünerek hareket ederseniz böyle sözleşmeleri zor yaparsınız… Ama ekonomik sisteminiz yoksa, maliyet, kar ve fayda ilişkisini de önemsemezsiniz… Zihniniz karışıksa, davranışlarınızda karışık olur… Bu ne demektir?
Başa dönüyoruz, eğitime, bilgiye, düşünceye dayalı bir sisteminiz yoksa, zihiniz karışık demektir, karışık zihinler sürekli yanlış yaparlar, sürekli başkaları tarafından aldatılırlar, sürekli zararlarla sonuçlanan politikalar üretirler… Sonuç karışık zihin eşittir kişide de, toplumda da zarar demektir, sorun demektir…
O nedenle zihinsel sistemler oluşturmalı, bunları reel dünyaya, yani toplumsal hayata taşımalı ve maliyet, kar, fayda, yarar, zarar ilişkisini kurarak, bunların sosyolojik/toplumsal düzende karşılığı ise mutluluk, huzur barış demektir, bir politika mı üretiyoruz, maliyeti ne olacak, toplumda ne kadar barışa, huzura, refaha, mutluluğa neden olacak diyerek olaylara yaklaşmalıyız…
Yoksa nereden tutarsan tut, tutarsızlık, zarar, nereden bakarsak bak sorun… Sonrada neden böyle oluyor diye sormuyoruz bile.. Hemen karışık zihnimizle suçlayacak başka birilerini buluyoruz… Ya dış güçler, ya muhalefet, yada hain cemaatler… Allah ve akıl, bilgi, bilim bize sağlıklı sistemli zihinler nasip etsin, etsin ki toplumsal düzenimizi daha iyi, daha güzel, daha doğru işletebilelim ve yaşadığımız sorunları aşabilelim… Selam ve Sevgilerimle..
Fikri Adil – 20.3.18 – vatandasfikri.com
|