MİLLET-VEKİLİ TAVRI
Fransa’da, Ermeni katliamı olmamış demeyi suç sayan yasayı Sarkozy istedi sosyalistler destekledi ve yasa az sayıda milletvekilinin katıldığı bir oturumla kabul edildi.
Buraya kadar yasamanın yasa yapma işlevi gibi işliyor, görünüm ve davranışlar normal, ama ifade hürriyetini kısacak bir yasa, üstelikte bizim için ayrı bir dert, vatandaşlarımız orada Ermeni katliamı olmamıştır dese ceza alacaklar. İfadenin zincirlenmesi demektir, ama lider böyle istiyor demedi hiç kimse.
Bu aşamadan sonrası için demokratik düzende nasıl hatadan dönülüyor, bunun gösterisi yapıldı adeta. Liderlerinin desteklediği yasayı iptal için anayasa mahkemesine götüren milletvekilleri otoriter tavır takınan kendi partisinin liderine ve iktidarına muhalefet ederek bu yasayı anayasa mahkemesine götürüyorlar. Sarkoyz’nin patisinden ve muhalefetteki sosyalist vekillerden oluşan 147 milletvekili anayasa mahkemesine başvuruyorlar. Bağımsız milletvekili, milletin vekili olma tavrı işte budur, lider olur demiş, ama kendi içine sinmemiş, genel kural ve kaidelere ters geldiğine kanaat getirmiş, bunun için anayasa mahkemesine başvurmuşlar.
Anayasa mahkemesi de, anayasanın 34 maddesindeki yurttaş özgürlüklerine aykırı bulunduğundan, Fransız devriminin insan ve yurttaş hakları bildirisinin ruhuna uygun olmadığından, Avrupa insan hakları sözleşmesine aykırılığından bu yasayı iptal edilmiştir. İptal gerekçelerinin, devamında ise gerekçelerini saymaya devam ederek, parlamenterler tarihi gerçeklerle ilgili karar veremez, bu özgürlüklere aykırıdır, güçler ayrılığı ilkesine aykırıdır. Diye karar veriyor, yasayı iptal ediyor.
Önce milletvekilleri kendi liderlerinin onayına rağmen, anayasa mahkemesine başvuruyorlar, anayasa mahkemesi üyeleri ağırlıklı olarak Sarkoyz’nin partisine yakın kişilerden olmasına rağmen yukarda sayılan gerekçelerle iptal kararı veriyorlar. Bütün bunlar yasamanın ve yürütmenin yargının nasıl demokratik düzenin ahengi içinde kendilerine ayrılan alanda çalıştıklarının göstergesidir.
Bütün bunların yaşanışında bağımsız aynı zamanda vatandaşın milletvekillerinin, bağımsız yargıçların sistemden yana, sistemin iyileştirilmesinden yana kendi partilerine, kendi liderlerinin işaretlerine göre değil anayasadan, insan, vatandaş haklarından, demokratik kural ve kaidelerden yana tavır koyabiliyor olmasından kaynaklı bir tavırlar zinciri içinde olmalarının göstergesidir. O zaman demokrasi iyi işletiliyor, iyi işliyor demektir.
Yanlış alan kararların düzeltilmesi için tartışılması, kendi gurubumuz, partimiz, liderimizin kararları bile olsa bize göre yanlışsa önce grubumuza, partimize, liderimize, karşı iç muhalefet yapabilmek için içinde bulunduğumuz ortamlardan azda olsa düşünsel bağımsızlık içinde olabilmeliyiz, kendimizin düşünceleri de olmalı değil mi, hep lider düşünür biz evet dersek ya, lider yanlış karar verirse. Ayrıca muhalefet partisine mensup milletvekilleriyle birlikte ve liderinize karşı bir tavır içinde olmak, bize ne kadar ters geliyor değil mi? Yoksa lider ne diyorsa doğrudur diye düşünen bir zihinsel yapıdaki milletvekili, büyüklerimiz iyi bilir diyen bir vatandaş kitlesi, ben lidere karşı görüş beyan edersem siyasi ve ticari olarak işim biter korkusuyla sadece liderin düşüncelerini hep bir ağızdan ve yüksek sesle tekrarlamanın dışında siyasi düşünceleri ve görevleri olmayan yapılar ne kadar demokrattır. Bu sadece iktidar partilerinde değil, ülkemizin diğer partilerinde, sivil toplum örgütlerinde de temel zafiyetlerimizdir.
Alacağı, aldığı kararlarında sadece yasa ve anayasaya karşı sorumluluk duyan yargıçlardan oluşacak, kendi ideolojik duruşlarını yargılama işine karıştırmayacak, dün 28 Şubatta yaşanılan, bugün tersi bir davranış içinde gelişen olaylara karşı, oluşturulan kamuoyuna karşı, yasaları ve yasaların dayandığı demokratik hukuk kurallarının ve anayasanın ruhuna göre sistemi işleten, karar alan kamuoyu ve siyasi baskılara karşı bağımsız yargıçlara, bağımsız milletvekilleri oluşuncaya, yasamada yerlerini alıncaya kadar daha çok ihtiyacımız var demektir.
Demokrasi bir kültür, demokrasi bir hukuk kuralları, demokrasi bir vatandaş ve insan hakları rejimidir, demokraside lidere de, iktidara da muhalefet edilebilir. Ama parti içi demokrasi varsa, liderin degil, milletin vekilleri meclis de varsa, güçler ayrılığı iyi yorumlanmış ve özümsenmişse. Demokratik sistem iyi işler yoksa, demokrat olmayan partiler, liderler, bu durumu kanıksamış vatandaşlar demokrasiyi iyi işletemez. Demokratik kültür örgütlerimizde özümsendikçe demokratik işleyişler yerleşecektir.
Sivil toplum örgütlerimizin, demokratik siyasetin ana unsuru olan partilerimizin, iç işleyişlerini demokratik hale getirmeden demokrasimiz beklenen ve istenen şekilde işlemeyecektir. Bunun yolu da anayasanın yanı sıra partiler ve seçim yasasını da daha demokratik hale getirmekten geçmektedir.
Daha çok demokrasi hiç kimseyi korkutmasın yeter ki tavrımız demokratik kurallara ve kaideler göre olsun. Demokratik bir seçimde kazanmakta kaybetmekte partileri, liderleri ve bu sistem içinde aday olanları büyütür. Demokrasimizin, bağımsız, millet vekillerine, duyarlı vatandaşlara ihtiyacı var ve oluşturulduğunda daha iyi işleyeceğini düşünerek.
Selam ve sevgilerimle…
Fikri Adil > www.vatandasfikri.com
|